Ermeni aydınları sırasından Türk alehdarı kadroların hazırlanması

                                                                              Ali Şamil Hüseyin oğlu
Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi
Bakı-Azerbaycan

 

ERMENİ AYDINLARI SIRASINDAN TÜRK ALEYHTARI

KADROLARININ HAZIRLANMASI

 

Özet

Türk-Ermeni ilişkilerinin uzun bir geçmişi var. Aynı bölgede yaşadıklarından kültürlerinde bir ortaklık da yaranmıştır. İster doğal tabiatta, ister cemiyette baş veren acıları da birlikte bölüşmüşler. 19. yüzyılın sonlarında birlikte yaşamda  çatlak baş vermiştir. Bunun sebebi dış güçlerin Osmanlı devletinin çöktürmek ve tarih sahnesinden silmek isteki idi.

Savaşlarla Osmanlı devletini çokdüremeyeceklerini iyice anlaya sömürgeciler içten onu yıpratmak için uzum müddetli plan hazırladılar. Bu planın en mühim bir hissesi de halklar arasında nifak salmak, halkları devlete karşı ayaklandırmak idi.       Bundan iyice yararlanan Rusya Osmanlı topraklarını işgal etmekle sınırlarını güneye doğru genişlendiriyordu. Hıristiyan devletlerinin birçoğu Ermenilere destek olmak adı altında planlı iş görüyor, Osmanlıya ağır darbeler vuruyordular.    

Bir taraftan Osmanlı devletinden göçürdüğü Ermenileri sınıra yakın bölgede yerleştirerek onlara oyuncak devlet yaratmayı planlıyor, o birin taraftan  da onun planlarını hayata geçirecek kadrolar hazırlıyordu. Rusya üniversitelerine ve ordusuna çoklu Ermeni genci alınıyor, onlar sonradan devlet memurları, bürokratlar sırasına atanıyordu.

Türk-Ermeni ilişkilerinin çatlak vermesinde Rusya okullarını bitirmiş Ermeni gençlerinin çoğunun özel rolü olmuştur. İlk bakışta şu aydınlar milletini gerilikten kurtarmaya çaba gösteriyordu. Aslında ise onların yüzde iyi gözüken maksatlarının arkasında Rusya yetkililerinin kötü emelleri duruyordu.

Yüz yıllar boyu Ermeni toplantılarında âşıklar Türkçe okurdular. Kaynaklar 300’den fazla Ermeni aşığının Türkçe şiir söylediklerinden haber veriyor. Aşıklar Türkçe halk hikayeleri söyleyende, şarkılar, maniler okuyanda Ermenilerin çocukları, ihtiyarları bile göz yaşlarını tutamıyorlardı.

Rusya yetkilileri Türk dilini, Türk kültürünü Ermenilere unutturmak için Ermeni aydınlarını görevlendiriyor. Hacatur Abovyan  Türk aşık şiiri tarzında Ermenice cinaslı şiirler yazıyor. Onlarla yazar tarihi konuda eserler yazmaya görevlendiriliyor. Ermeni dilinde gazete, dergi ve kitap yayınını destekliyor.

Şunlar da Ermenilerde şuuraltı bir Türk düşmanlığı fikri oluşturuyor. Böylece Ermeni milliyetçilerinin yanlış ideolojisi formalaşmaya başlatılıyor.

Bildiride 19. yüzyılda Rusya’nın Ermeni aydınlarını millî tarihlerini, kültürlerini araştırmak ve tebliğ etmek adı altında nasıl Türk aleyhtarı olduklarından söz açılıyor.

Anahtar kelimeler: Ermeniler, Türk halk edebiyatı, Rusya, Amerika, Avrupa sömürgecileri.

 

Giriş

 

Ermeni tarihçilerinden Miladi V yüzyılda yaşamış Pavstov Buzand, Agatangeğas, Movses Horanasi, Goryun, Yeğişe, Gazar Parpesi, VII yüzyılda yaşamış Seboes ve Movsas Gağangatvası, XI yüzyılda yaşamış Aristokes Lavitvarensi, XIII yüzyılda yaşamış Girakes Gandzagetsi, XVII yaşamış Arkel Tabrizi, Simeon Lexasi, Zakari Kanaketsi vb. eserlerinde savaşlardan çok yazmışlardır. Bu savaşlar hakkında bilgileri dikkatle inceledikte bir defa da olsun Türk-Ermeni, Ermeni-Müslüman savaşlarına rastlanılmıyor. Savaşlarda iki taraf gösteriliyor: hücum edenler ve savunanlar. Hücum edenler onlara karşı duranlarla aynı türlü davranıyorlar.

Savunanlar arasında bölgede yaşayan halkların hepsinin durumunun aynı olduğu gösteriliyor.

18 yüzyıldan başlayarak Ermeni tarihçilerinin ve yazarlarının eserlerinde büyük savaşlara, mahalli münakaşalara bile millî açıdan yaklaşımlar görüyoruz. Bunun da birinci sebebi günden-güne harbi gücü artan Rusya’nın bölgeni işgal etmek, Avrupa devletlerinin Osmanlını çöktürmek  planları ile bağlıdır.

Bunu milliyetçe Ermeni olan tarihçiler de döne-döne tekrarlamışlar. Mesela, Yesai Hasan Calalyanın “Alban  ülkesinin kısa tarihi (1702-1722)”  eserini Ermeniceden  çeviren ve onu yayına hazırlayan tarihçi T.İ.Ter-Grikoryan yazıyor: “Karabağ ve Zengezur melikleri (Ermeni ağaları-A.Ş.), aynı zamanda tacirlerin numayendeleri kendi nazarlarını Rusya’ya dikmiştiler. Rusya çarı I Pyotr Rus ticaret kapitali (sermayesi) için yeni pazarlara, Hindistan’a yol açmak için Doğuya yürümek fikrini götür-koy ediyordu. Zakafkazya (Güney Kafkasya), özellikle onun doğu kısmı çarın bu planlarında az rol oynamıyordu”(Calalyanın Yesai Hasan, 1992:6).

Soru yaranıyor: neden Ermeni melikleri dikkatlerini Rusya’ya yönetmiştiler? Kazanı, Heşterhanı vb. bölgeleri işgal eden Rusya sınırlarını Güney doğru daha da genişlendirmek, Hindistan’a dek giderek İstanbul’u  (Konistantinapolu) kendi başkentine çevirmek istiyordu.  Rusya’nın kurduğu bu tuzağı Hindistan’daki ve Avrupa’daki ermeni ticaret şirketleri, Karabağ melikleri, Ablan katalikosu ve Gürcü çarı da destekliyor, bu işte onlara yardımcı oluyorlardı. T.İ.Ter-Grikoryan küçük ön sözde bu konuyu da aydınlatıyor. O, yazar: “Ganzasar mabedi Karabağ meliklerinin gizli toplantılarının düzenlendiği,  I Pyotra ve onun varislerine mektupların hazırlandığı, isyancıların  ve meliklerin harbi kuvvelerinin toplandığı, Rus ordusu ile birlikte harbi ameliyatlarda iştirak planları hazırlama vb. görevleri hazırlamak merkezine çevrilmiştir.

Harekata daha gerçekçi karakter vermek maksadı ile Ganzasar katalikosu ve melikleri Aşağı Haçın mukaddes İakov manastırının baş rahibi vardapet Minasın şahsında kendilerinin salahiyetli elçilerini şu mesele ile ilgili Rus hükümeti ile konuşmalara girmek için Peterburka gönderiyorlar.

… Her iki taraftan elçiler sık sık gedip geliyorlardı: Peterburg’a meliklerin ve Ganzasar katalikosunun mektupları  ve haberleri, Karabağ’a ise çar hükümetinin ruhlandırıcı mektupları çattırılıyordu”. (Calalyanın Yesai Hasan, 1992:6).

Deli Petro Derbendedek gelse de orada duruş getire bilmeyip geri çekildi. Rus yetkilileri anladılar ki, halkın desteği olmadan Ermeni tacirleri, din adamları ve asilzadeleri Rusya’ya yardımcı ola bilmeyecekler. Halk ise yaşamından rahatsız olsa da, mevcut  hakimiyeti sevmese de onunla komşu olan halkla aynı kadarı paylaşırdı. Aralarında bir kültür, yaşam birliyi vardı. Rusya yetkilileri kültür ve yaşam birliğini bozmak için uzum müddetli plan hazırladı. Bu planı hayata geçirecek kadrolar hazırladığına önem verdi.

Soru yarana biler ki, Rusya neden Ermenilere böyle dikkat yetiriyordu? Hamin dönem Kafkasya’da Ermenilerden hem nüfuzca  çok olan, hem de yetenekli hiristian Gürcüler de vardı.

Rusya iyice biliyordu ki, Gürcülerin  devletçilik geleneği var. Onlar bu gün Rusya ile iş birliyi kursalar da yarın güçlenen gibi ondan ayrılacaktır. Ermenilerin ise bölgede devletleri olmadığından Rusya’nın yarattığı devleti kaybı etmemek için    hiç zaman Rusya’dan kopmacıklar.

Avrupa devletleri Ermenilere diplomatik vasıtalarla yardım ediyorduysa, Rusya bu işi açık hayata geçiriyordu.                   

Rusya ve Avrupa saraylarında Ermenileri din adamları, yerli hakimiyetten istedikleri payı ala bilmeyenler büyük ihtiramla kabul ediliyor, onlara maddi ve manevi destek veriliyordu. Yesai Hasan Calalyanın “Ablan ülkesinin kısa tarihi (1702-1722)” kitabında bu konuya aydınlık getiren belge gibi değerlidir.

Ermenilerin yerli hükümetten istediği payı alamayan, kendi halkını daha çok sömürmeğe çalışan ağaları ve din rehberleri dış güçlerden yardım istedikleri zamanda Ermeni halkı nasıl yaşıyor ve nasıl düşünüyordu?

Bu soruya cevap için başka kaynaklara değil, Ermeni aydınlarının yazdıklarını dikkatinize çattırmaya çalışacağız.

 

1.Ermeni halkının ve yazarlarının Türkçe’den yararlanma nedenleri  

 

19. yüzyıla dek Ermenilerin kullandığı yazı dili grabar adlanıyor. Bu dilde esasen kiliselerde dualar okunuyor, dinî kitaplar yazılıyordu. Bunu da halk iyice anlaya biliyordu. Halkın anlaya bileceği dil 19. yüzyılda   formalaştırıldı ki, bu da aşhabar  adlanıyor.

Halk zor anlaya bildiği kilise dualarını dinlemektense asan anladıklar ve duygu sallandıkları aşıkları dinlemeye daha çok heves gösteriyordu. Aşıkların çoğu Türklerdi. Bu Türklerin çoğu Müslüman olsa da, onların sırasında  Hiristianlığın Kirikorian tarikatına mensupları da vardı. Ne yazık ki, son yıllara dek Kirikorian inançlı Türkler hakkında araştırılmalar aparılmamıştır.

Buna göre de uzun yıllar Kürükoryan inançlı Türkler de ermeni gibi gösterilmiştir. Son yılların araştırmalarında Ermenilik bir milli mensubiyet değil, dini mensubiyet olduğu fikri söyleniyor ve milli mensubiyet olarak hay olduklarına dair belgeler ortaya koyuluyor.

Ermeniler adlandırılan halkın milli ve dini mensubiyeti meselesi zamanında yeterince öğrenilmediğinden uzun yıllar ister Ermeni, ister Türk araştırıcıları 300 fazla Ermeni aşığının Türkçe şiir yazdığını, Türk kültürüne hizmet ettiğini yazmışlar.

 Önde söylediğimiz gibi kiliselerde yaygın olan Grabarı tekçe halk değil, aydınlar da iyice anlayamıyordular. Buna göre de onlar iyi anladıkları Türk dilinden yararlanıyordular. Konunun iyi uzmanı olan Ermeni araştırıcısı Prof. Dr. G Antonyan  “Nizami ve Ermeni Edebiyatı” eserinde yazıyordu: “XIII yüzyıldan başlayarak bizim yazarlardan çoğu - Haçatur Ğeçapetsi, Ağtamaretsi, Konistantin Yerzakanetsi, Sayat Nova, Proşyan, Raffi, Tumanyan, Papazyan, İsahakyan, Teryan vb. az çok Nizami yaratıcılığıyla bağlı olmuş, onun mevzularından, suretlerinden istifade etmiş, Azerbaycan halkının bu büyük şairinin ölmez poemalarını (uzun şiirlerini) derinden benimsemişler”.(Abbasov İsrafil, 1977:12)

Yine aynı yazar “Edebiyatta Ermeni-Azerbaycan Dostluğu” makalesinde başka bir Ermeni araştırıcısı Y.Torosyan’ın fikrine dayanarak Türk halk hikayelerinin Ermeniler tarafından bilindiğini gösteriyor ve yazıyor: “ Şarkın meşhur nağıl (masal), muhabbet destanı (halk hikayesi) – “Aşık Gerip”, “Aslı ve Kerem”, “Şah İsmayıl”, “Ferhat ve Şirin”, “Leyli ve Mecnun”, kahramanlık motifleri ile zengin olan “Koroğlu” Fars, yahut Türk dillerinden Ermeni diline çevrilmeye, tebdil edilmeye, yahut da ki, aynı mazmunda yaranmağa başlanıyor”. (Abbasov İsrafil, 1977:13)

Ermenilerin Türk diline, Türk edebiyatına ve kültürüne sevgileri uzun zaman onlarla birlikte yaşamalarına bağlı değildir. Ünlü Ermeni yazarı ve araştırıcısı, yeni Ermeni realist edebiyatının yaratıcısı Haçatur Abovyan şunu böyle anlatıyor: …şairaneliyi, seslenmesi ve akıcılığı ile Tatar (Türk) dili gramer bakımından bütün diller arasında tek dildir”. (Abbasov İsrafil, 1977:13)

Yazar başka bir makalesinde ise yazıyor: “Bizim yeni dilimizin yarısı Türk ve Fars sözleridir... onların dili bizim milletin ağzına o kadar tatlı geliyor ki, kendi dillerinde konuşanda böyle ata sözlerini, masalları, mani ve şarkıları Türkçe deyirler”. Yazarın Fars dilinden aldıklarını söylediği  sözlerin çoğu da Ermeni diline Türk dili vasıtası ile geçmiştir.   

Akademik Hraçya Acaryan ise 1906 yılda Vağraşabat’ta yayınlattığı “Yeni Ermeni edebiyatı tarihi” eserinin ön sözünde yazıyor ki, Türk-Tatar dilinin tesiri  neticesinde Ermeni dilinin grameri değişmiştir. Yeni aşhabara çevrilmiştir.

Akademik M.Abeğyan’ın  1904 yılında Vağraşabat’ta yayınlattığı “Halk nağmeleri” kitabında konuya aydınlık getiren fikirlerle rastlaşıyoruz. O yazıyor: “Elimizde olan muhtelif varyantlarıyla  1700 yakın dörtlük olmakla görüyoruz ki, bedbahtlıktan dilimiz kafiye bakımından yoksuldur. Aynı ahenkli sözler mahdut miktardadır. Bu sebepten de halk çok zaman kafiye için ancak tanış olduğu Türk diline müracaat ediyor”.

Bütün bunlar bir daha onu gösteriyor ki, Ermeniler zor gücüne Türk dilini öğrenmemiş, Türk kültüründen  zor gücüne yararlanmamışlar.

 

2.Türk halk edebiyatının yayılmasında ve yayınlanmasında Ermenilerin rolü

 

Türk halk edebiyatını kendi kültürlerinin bir parçası hesap eden Ermeni yazar ve aydınlarının topladıkları, çevirdikleri ve yayınlattıkları kitaplar hakkında çok yazılmıştır.

Araştırıcılar bunun 4 şekilde olduğunu gösteriyorlar:

1.Aşıklardan ve başka söyleyicilerden toplanarak Türk dilinde basılanlar,

2.Toplanmış halk edebiyatının nesir-düz yazısını Ermeni dilinde, şiirleri ise Türk dilinde yayınlattıkları,

3.Toplanmış halk edebiyatının tümünü Ermeni diline çevirip yayınlattıkları,

4. Halk arasında yaygın olan mevzuların yeniden Ermeni dilinde yazılarak yayınlatılması.

Türk halk edebiyatının Ermeniler arasında geniş yayılmasında ozanların, aşıkların, gusan ve yanşakların rolü büyük olmuştur. Bu konuda Ermeni araştırıcıları da  yazmışlar. Mesela, Akademik M.Abeğyanın  1931. yılında Yerevanda yayınlattığı “Gusanlar-saz şairleri” makalesinde yazıyor: “Guzanlar-saz şairleri, aşıklar toylarda (düğün) vb. toplantılarda çoktan okumuşlar ve şimdi de okuyorlar”.

Akademik M.Abeğyanın “çoktan” dediği 10 yıldır mı,  50 yıldır mı, 100 yıldır mı? Buna Levoyan sanki aydınlık getirerek yazıyor: “ Öten (XVII-XVIII) yüzyıllarda bizim aşıklar Türk dilinde şarkı söylüyor, Türk dilinde şiir yazıyorlardı. Bir çok ünlü aşıklarımız var ki, onların Ermeni dilinde hiçbir eseri bile yoktur”

Konunu bir az da aydınlatan A.Arşaurin 1941 yılında yayınlattığı makalesinde yazıyor: “Bu fakt onu gösteriyor ki, Türk dili Ermeni halkının ve Ermeni aşıklarının doğma dili olmuştur. Aks taktirde dinleyenler karşısında muvaffakiyet kazana bilmezdiler ve onların dili dinleyenler için anlaşılmaz olurdu”.

Ermeni tarihini yazan araştırıcılar bile Türk dilinin zenginliğinden, Ermeni kültürüne etkisinden söz açmadan geçinemiyorlar. Ünlü Ermeni tarihçisi Leo 1945. yılda Yerevan’da yayınlattığı “Ermeni tarihi” kitabının 3. cildinde yazıyor: “Aşık kendi masal ve şarkılarının konusunu aldığı hayatın tasviri için Türk dili kullanmış ki, Ermeni halk ağzından daha selis, daha ifadeli ve daha zengindir”.

Onu demek lazımdır ki, Ermeniler 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında Türk halk edebiyatının toplanmasında, yayılmasında ve basılmasında hiç de Türklerden az rol oynamamışlar.

Böyle bir kültür yakınlığı ve “sevgi” olan yerde düşmanlık  nasıl yarana biliyor? Bu soruya cevabı Ermenilerin toplum yaşadıkları Osmanlı ülkesinden önce diş memleketlerde aramak lazım geliyor.

 

3. Dış memleketlerde düşmanlık yapacak kadroların hazırlanması

 

Rusya ve Avrupa ülkelerinin güçlenen devletleri Osmanlını çöktürmek için yollar arıyordular. Şu işi göre bilecek kadrolar hazırlamak işine para ayırtmaktan geri durmuyorlardı. Şu işi  uzun zamanlı planla hayata geçiriyorlardı.

Rusya 18. yüzyılın sonlarında çar II Katerina  Ermenilere Ararat Krallığının kurulması hususunda onlara yardım edeceyini söyleyip. (Arslan Ali, 2005:28)   1816. yılda kadro hazırlamak için  Moskova’da “Ermeni Doğu Dilleri Enstitüsü” kuruluyor. Kafkasya’da  Ermeni nüfusunu artırmak için 1828. ve 1829. yıllarda bağlanmış anlaşmayla İran’dan ve Osmanlı ülkesinden Kafkasya’ya  Ermenileri getiriyor.

Bilindiği gibi Rusya ile Fransa 18. yüzyıl ve Büyük Britanya ile Amerika is 19. yüzyıldan başlayarak Osmanlı və İran topraklarındaki politikalarını hayata geçirmek maksadıyla bu ülkelerdeki Hıristiyan kişiler, o sıradan Ermeniler  üzerinde nüfuz sahibi olmaya çalışıyorlardı. Fransa’nın 18. yüzyıldan itibaren yürüttüyü misyonerlik faaliyetler neticesinde ve nihayet Fransa’nın tazyiki ile Katolik cemaati 1831 yılında Osmanlı devleti tarafından kabul edilmiştir.

    Osmanlı devletinde İngiliz misyonerler 1815 yılından, Amerikalı misyonerler ise 1826 yılından itibaren faaliyete başlamış ve Ermenilerin bir kısmini Protestanlaşdırmışlar ve nihayet Büyük Britanya’nın tazyiki ile 1846 yılında Osmanlı topraklarında Protestan Kilisesi kurulmuştu.

     Amerikalı misyonerler ilk olarak 1834 yılında Urmiye’ye gelmişler. İngilizler ve Fransızlar da aynı şekilde 19. yüzyılın ilk on yıllıklarından itibaren İran’da misyonerlik faaliyetine başlamışlar.

Dış memleketlerde Ermeni kadrolarının hazırlanması hakkında en ilginç belgeni yine de ermeni kaynaklarından ala biliyoruz. Ermeni yazarı Avetik İsakyan şunu böyle anlatıyor: “Çok genç yaşlarımda Avrupa’ya gittim. …talebelerin karşısında ırkçılık nazariyesi hakkında nefis basılmış ciltlerle kitaplar vardı. Bunlar büyük ve küçük halklar hakkında düşmanlıkla yazılmış kitaplardı”.(Yerevanlı Akber,1975:19)

1828-29. yıllarda şimdi Ermenistan adlandırılan bölgeye İran və Osmanlıdan 130 bin, sonraki zamanda   isə 600 bin Ermeni getiriliyor. (Aşırlı Akif, 2005:12) Sonraki yıllarda da bu iş devam ettiriliyor.     

    1877-78 Osmanlı-Rus savaşından sonra Doğuda çıkarlarını artırmak için Büyük Britanya Berlin kongresinde Ermeni konusunu kendi işi adlandırdı. Bununla da Ermeni konusundan büyük devletler şark sömürgeciliğinde istedikleri gibi yararlandılar. Büyük Britanya ve Rusların yardımı ve himayesi ile Ermeni teşkilatlarının kurulması hızlandırıldı. Hınçak Komitesi Kafkasyalı Ermeniler tarafından 1887 yılında İsveç’te  kuruldu. Daşnaksütyun Komitesi ise 1890 yılında Kafkasya’da faaliyete başladı. Onların amacı da Osmanlıda faaliyet gösteren Ermeni derneklerini birleştirerek bir Ermenistan devleti kurmaktı.(Uçarol Rifat, 1995:376-377). 

   Ermeni Komiteleri bu tarihlerden Osmanlı Ermenilerini ayaklanmaları için tahrik etmeye başladılar. Bunun neticesinde 1894’te Bitlis isyanı baş verdi. İsyancıları ve sui-gestcileri  Büyük Britanya, Rusya ve Fransa açıkça destekliyordu. Şunu 1905 yılında Sultan II. Abdülhamid’e edilen saldırıda tutuklananların mahkemesi bir daha ispatladı. .(Uçarol Rifat, 1995:378).

  Bu da açıkça onu gösteriyor ki, Rusya ve Avrupa devletlerinin 100 yılda hazırladıkları kadrolar ve bu işe koydukları yatırımlar netice verdi. Ermenilerin çoğu düne dek birlikte yaşadıkları halklara düşman gibi bakmağa başladı. Bu da her iki taraftan binlerle insanın ölümüne ve evlerini ittirmesine sebep  oldu.            

             Birinci dünya savaşında Ermeniler itlaf devletlerinin yanında yer alarak Osmanlı devletine karşı savaşa girdiler. 1917 7 Noyabr (Kasım) tarihinde Bolşevikler Rusya’da iktidarı ele geçirdikten sonra Rusya savaştan çekildi. 1918. yılın Ocak ayında Kafkasya Rusya’dan ayrıldı. Önce Kafkasya Geçici Hükümeti, sonra yerinde Azerbaycan, Ermenistan və Gürcistan Cumhuriyetleri kuruldu.

   Kaynaklara göre, 1905-1907 ve 1914-1920 yıllarında Ermenilerin eliyle Kafkasya’da öldürülen Türklerin sayısı tahminen 500 bin kişini geçti. 

 

 Sonuç

 

Rusya Birinci Cihan Savaşında kaybettiklerini yeniden ele geçirmek için tarih sahnesine yeni adla çıktı.  Sosyal adalet sloganlarıyla halkları aldatarak, binlerle insanı ise kurşunla, açlıkla, sürgünler ve ceza evleri ile  mahvederek Sovyetler Birliyi adlı devlet kurdular. Şu devlet de sözde beraberlikten, halkların kardeşliğinden, söz azatlığından dem vursa da emelde şunların tersini yaptı.

Yaratılmış Ermenistan Cumhuriyetinden zaman-zaman yalnız Türk-Müslüman halkları değil, başka halklar da çıkarılmakla orada Ermenilerin çoğunluğuna  nail oldular. Açtıkları okul ve Üniversitelerde Türk  düşmanlığını tebliğ ittiler. Eskiden olanları unutturmak için kurnazcasına davranarak yeni ve sahta tarihler yazdırttılar.

Böylece bin yılın tarihi ve kültürü unutturularak komşu halklarla düşmanlık hissi aşılayan bir sistem yarattılar. Bu sistemin baş elamanları ise Ermeni halkına aydın, yazar, bilim adamı gibi tanıtılan dış güçlere uşaklık yapanlar oldu. Halkını candan seven, hakikati yazan Ermeni aydınları ise kurşuna dizildi, sürgün ve ceza evlerinde mahvedildi.

Tarih 100 yıldan, 200 yıldan ibaret değil. Başta Rusya olmakla, Avrupa ve Amerika’nın sömürgecileri Ermenileri ne kadar kışkırtsalar da bunun sonu olmayacak. Onlar zayıfladıkta Ermeniler eski çağlara dönmeye, ötenleri yeniden öğrenmeye mecbur olacaklar.                      

 

 

Kaynaklar

 

  1. Abbasov İsrafil.(1977). Azerbaycan folkloru XIX esr Ermeni menbelerinde,  Bakı.
  2. Abbasov İsrafil.(2007). Azerbaycan destanlarının yayılması ve tesiri meselesi, Bakı.
  3. Arslan Ali.(2005). Kutsal Ermeni Papalığı, İstanbul.
  4. Akif Aşırlı.(2005) Türkün Hocalı Soykırımı, Bakı.
  5. Ermeni Terrorizmi ve Cinayetleri.(1994). Azerbaycan Bilimler Akademisi, Bakı
  6. Hesenli Cemil.(1998) Azerbaycan Tarihi (1918-1920), Ankara.
  7. Hüseyin oğlu Ali Şamil(2007). Azerbaycan'da Gagauzlarla ilgili belgeler, 14.KIBATEK edebiyat sempozyumu, Gagauz kültürü, 6-10 Ekim 2007, Moldova, Chışınau.
  8. Memmedov İsrafil(1985). Sovyet Ermenıstanında Azerbaycan kitabı(1925-859, Yerevan.
  9. Ramazanov Yusif.(1976). Azerbaycan dilinde yazıp-yaradan Ermeni aşıkları, Bakı.  
  10. Ramazanov Yusif.(1985). XIX esr Ermeni nesrinde Azerbaycan folkloru motifleri, Bakı.  
  11. Seyıdov Mireli(1976). Azerbaycan-Ermeni edebi alakaları, Bakı.
  12. Seyıdov Mireli(1954).Sayat-Nova, Bakı.
  13. Uçarol Rifat.(1995). Siyasi Tarih (1789-1994), İstanbul.
  14. Tarverdiyev Gövher(1985). Azerbaycan medeniyeti Ermeni devri metbuatında, Bakı.
  15. Yerevanlı Akber.(1958). Ermeni-Azerbaycan şifahi halk edebiyatı, Yerevan.
  16. Yerevanlı Akber.(1968). Azerbaycan-Ermeni edebi alakaları, Yerevan.
  17. Yerevanlı Akber.(1975). Avetık İsakyan ve Azerbaycan edebiyatı, Yerevan.  

 

 

 

 

 Ali Huseyin Shamil
Azerbaijan National Scientific Academy
Baku-Azerbaijan

 
 

TRAINING  OF ANTI-TURK PERSONNEL AMONG ARMENIAN

INTELLECTUALS IN RUSSIA

 

Turkish-Armenian relationship which had long history and joint heritage was damaged in the end of XIX century. The main reason which created such damage was the collapse of Ottoman Empire and foreign powers that led way to it. Russia had its own role in this collapse by expanding its borders in the south, occupying Ottoman lands and weakening the empire from the inside. Chrisitan unity was carrying out a planned activity under the name of helping Armenians.

Russia was planing to form so called country for Armenians who were moved out of Ottoman state and this so called government was planned to be formed near the borders of Ottoman Empire. For this reason Russia was preparing personnel who would realize these plans. Many young Armenians were accepted to Russian universities later on becoming state officials and bureaucrats.

Young Armenians who were graduated from Russian universities played a huge role in breaking Turkish-Armenian relationship. They seemed to be helping their nation with the intellectual darkness. But in the reality the true activities of Russian officilas were camouflaged with “benevolent” intentions of Armenians.

The ashugs in Armenian lands were singing in Turkish language for centuries. The sources inform that more than 300 Armenian ashugs were reciting poems in Turkish. Even Armenian children and old people could not keep themselves from crying when ashugs were telling folk stories in Turkish, singing songs and bayatis (folk poem).

Russian officials put responsibility on Armenian intellectuals to make Armenians forget Turkish culture and language. Hajatir Abovyan started writing poems in Armenian language in the form of Turkish ashug poetry. Tens of writers started writing works on history. The publish of newspapers, journals and books in Armenian language were motivated.

All these activities led to the creation of anti-turk ideas unconsciousnessly which resulted in the formation of wrong ideology of Armenian chauvinists.

The thesis deals with the Russian anti-turk policy under the name of helping Armenians with the investigation and propogation of their national history and culture.

 

Çap olundu:  Ermeni aydınları sırasından Türk aleyhine kadroların hazırlanması, Hoşgorüden yol ayrımına Ermeniler.  Erciyez Ünversitesi yayınları-163, 209, 4 cildde 1 cild.  səh. 221-233 

 

Sayğac
 
Flag Counter
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol