Bekir Sıtkı Çobanzade’nın Türk Halklarının Kültürel Etkileşim

BEKİR SITKI ÇOBANZADE`NİN TÜRK HALKLARININ

KÜLTÜREL ETKİLEŞİM VE DEĞİŞİMİNDEKİ RÖLÜ

 

Ali Şamil Hüseyin oğlu,

Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi

Folklor Enstitüsü Başkanıdanışmanı

 

Özet: Rusya esaret altına aldığı Türk halklarını assimile etmek için türlü programlar hazırlayarak uygular. Sömürge altındaki halkların aydınları ve liderleri de kurtuluş yolları arar. Kültürel etkileşim ve değişimden Rusya’nın varisi Sovyetler Birliğinin yetkililieri de Türk aydınları da yararlanmak ister.

Bu bakımdan ünlü araştırıcı Bekir S. Çobanzadenin hayat hikayesi bir örnektir. Onun  hakkında onlarca makaleler, kitaplar yazıldı, eserleri basıldı. Yürütülen araştırmalarda esas ağırlık onun ilmi-pedagojik faaliyetine verildi. Türk halklarının kültürel etkileşim ve değişimini araştıran  Bekir S. ÇobanzadeVnin hayatının farklı yönüne uzun yıllar önem verilmedi.

Şöyle ki, DTN’nin (sabık KGB’nin) arşivleri açıldıktan sonra onun sosyal politik faliyeti, gizli teşkilat kurması, SSCB’de mevcut olan gizli gruplaşmalar arasında birlik için çalışmış olması, Birleşik Türk-Tatar devleti kurmak isteği hakkında oldukça dikkat çekici belgeler ortaya çıktı. Belirlendi ki, S. Çobanzadenin önderliğini yaptığı gizli antisovyet teşkilat Kazakıstanda, Özbekistanda, Türkmenistanda da aktif çalışmalarını sürdürmüştür. Teşkilatın Moskova’da, Leningrad’da, Samara’da, Astrahan’da, Saratov’da, Ulyanovsk’da, Orenburg’da,  Donbas’ta ve Sibirya’da şubeleri olmuş.

TeşkilataRusya Federasyonu Halk Komiserler Şurası başkanının yardımcısı, milletçe kazak türkü Turar Rıskulov, Rusya Federasyonu Merkezi İcra Komitesinin eski katibi, milletçe kazak türkü Sanjar Asfendiyarov, Ümumittifak Merkezi İcraye Komitesinde Başkırdıstan MSSR-in daimi üyesi, milletçebaşkırd türkü Haris Yumankulov, Özbekistan Kömunist Partisi Merkezi Komitesi katibi, milletşe özbek türkü Abdolla Rahimbayov, Kırım Muhtar SSC Halk Komiserler Şurasınn başkanı Şuku Emirasan, Dağıstan Muhtar SSC Halk Maarif Komiseri Taho Kodi, Karaçay-Çerkez Muhtar SSC Merkezi İcra Komitesinin başkanı Ömer Aliyev, Azerbaycan SSC Merkezi İcra Komitesinin başkanı Soltanmecid Efendiyev, Zakafkasya (Transkafkasya) Sovyet Federativ Sosyalist Cumhuriyeti Halk Torpak Komiseri Dadaş Bünyadzade, Azerbaycan SSC Halk Maarif Komiseri Mustafa Kuliyev, Azerbaycan Kömunist (Bolşevikler) Partisi Merkezi komitesinin eski katibi Ruhulla Ahundov v.b. önderlik etdiği parti ve sovyet devleti adamları da dahilmiş.

Maalesef araştırıcılar bu mühim konuya gerektiği dikkati vermemişler. Pekçok kişi bu durumu ya inkar etmeğe, ona atılan bir iftira gibi değerlendirmeğe çalıştı, ya da görmezlikten geldiler. Bu yazıda ise biz B. S. Çobanzade’nin ömür yolundan, ilmi- pedagojik faliyetinden söz etsek bile, esas dikkati onun sosyal politik aktivitesine yönlendireceğiz.

Anahtar kelimeler: Bekir S.Çobanzade, Birleşik Türk-Tatar devleti, Turar Rıskulov, Sanjar Asfendiyarov, Abdolla Rahimbayov

 

Giriş

Bolşevikler darbe sonucu hükumeti ele aldıktan sonra toplu gözaltına almalar, sürgüne göndermeler, kurşuna dizmeler, baskılar başladı. Böylece terörist bir devlete dönüşür. Hatta bir slogan bile oluştururlar: “beyaz teröre karşı kırmızı terör.” İnsanlığa karşı yönelmiş bu suç 1956 yılınadek sürdü. 1956 yılında düzenlenen Sov.İKP’nin 20. Kurultayında cemiyet’teki bütün noksanları Stalin’in ayağına yazdılar. 1920-50 senelerinde tutuklanmış insanların büyük kısmına beraat verildi. Bazı komserleri KGB çalışanlarını, yüksek mevkide olanlar, parti-sovyet çalışanları da suçlayarak tutukladılar, işten çıkardılar. Hatta yüksek mevki sahibi Lavrenti Berya, Mir Cefer Bağırov, Ruhadzen, Kokelidzen, Kabulov, Merkulov ve s. kurşuna dizilenler, tutuklananların da isimlerini saya biliriz (Memmedov Adıgözel, 2012).

1920-50’li senelerde tutuklanarak cezalandırılanların ekserine sözde beraat verildi. Oysa gerçekler tamamen farklıydı.  Bu da bir politik oyundu. Bu yüzden de insanlar bu beraati samimi karşılamadılar. Çünkü kurşuna dizilmiş, hapishanelerde türlü işkencelerle öldürülmüş insanların beraatine gerek kalmamıştı. Uzun eziyetlerden sonra hapisten çıkanları da ilmi edebi aktiviteyle uğraşacak durumda deyillerdi.

Beraat verildiği ilan edilen insanların eserleri beraat alamamıştı. Onların arşiv belgeleri de her kese açılmamıştı. En saygın bilim adamları bile bu belgelerle tanışamazdı. 1920’li 30’lu yıllarda yayınlanmış kitapların çoğu imha edilmişti. Köşe bucakta kalmış nadir kitaplar da kütüphanelerde nadir eserler fonuna aktarılmış ve böylece okunması iyice zorlaştırılmıştı. Gazete ve dergilerde de bu makalelerin çoğu kesilmiş, yırtılmış ve tamamen okunması güç hale getirilmişti.

Bütün zorluklara ve yasaklara rağmen, yetişmekte olan yeni nesilde, az bir kısmı bile olsa, Bekir S.Çobanzade ve onun gibilerine büyük ilgi vardı. Sovyetler Birliği dağıldı. KGB arşivleri açıldı. Soruşturma mataryelleri ile tanışma imkanım oluştu. Bu mataryelleri görünce Bekir S.Çobanzade ve onlarca alim ve önder mevkiğindeki kişilerin “felaketlere uğramalarına sebep olmakla” suçlayanların hangi delillere dayandıklarını anladım.

1. Bekir S.Çobanzade’nin sosyal politik faliyetinin ilk dönemi

Milletinin özgürlüğü ve mutluluğu yolunda ölümden bile kork­­mayan B.S.Çobanzade şerefli bir ömür yaşamıştır. Şöyle ki, bilim aleminde Bekir Vahab oğlu Çobanzade olarak tanınan kişi Kı­rım­da, Tavrida vilayeti Simferopol (Akmescit) kazasının Karasubazar kasabasının yakınındaki küçük Argun köyünde Ab­dülvahab’ın ailesinde 1893 yılı Mayısın 15’inde doğar. Çocuğa Abubekir adı verilir ve “dinine sadık” anlamını veren Sıdkı sözü de ilave edilir (Otar İsmail, 1999:13).

Kırım’da Yusuf Ziya efendinin liderliğiyle 1905 yılında kurulmuş Cemiyyeti-Hayriyyenin açtığı Rüşdiyye okulunu bitiren Bekir Çobanzade’yi 1908 yılında İstanbuldakı Galata­sa­ray sultaniyesine (liseye) gönderirler. O, okuma, şiir yazmanın yanı sıra toplantılara katılır, cemiyetlere üye olur. Şöyle ki, kırımlı öğrenciler 1908 yılı Aralık ayında Kırım Öğrenci Cemiyeti ve 1909 yılı sonlarında ise “Vatan” cemiyetini kurmuşlar. Bu cemiyetlerin aktif  üyesi olmuş Bekir Çobanzade ile müstakil Kırım devletinin kurucusu olacak Noman Cihan Çelebi (Çelebiyev) ile beraber şiirlerini 1911 yılında kitap halinde yayımlatır (Fazıl Riza, Nakayev Safter, 2001: 249).  

İstanbul’da ve Budapeş’te okuyan B.S.Çobanzade 1919 yılı Nisan’ında doktora sınavını geçer ve 18 Mayıs’ta savunmasını yaparak Felsefe Doktoru ilmi ünvanını alır (Fazıl Riza, Nagayev Safter, 2001:288).

B.S.Çobanzade’nin doktora tezini hazırladığı ve savunmasını yaptığı günler, Macaristan’da çok karışık günlerdi. Rusya’da bolşeviklerin askeri güçle hükumeti ele geçirmesinden ilhamlanan macar komünistleri de Bela Kun’un (1886-1938) başkanlığında 1919  yılı 21 Mart’ta Maca­ristan Sovyet Cumhuriyeti’ni  kurduklarını ilan etmişlerdi. Komünistlerin şirin vaatlerine ve çekici sloganlarına aldanan B.S.Çobanzade’de macar komünistlerinin tarafını tutar. Lakin bu hü­kü­metin ömrü uzun sürmez. Sosyalist devrimin Avrupa’ya yayılmasını engellemek için ANTANTA devletleri Romenleri genç Macar devletinin üzerine yürümesi için tahrik ederler. Macaristan Sosyalist Cumhuriyeti 1919  yılı Ağustos ayında çöker.

B.S.Çobanzade 1920 yılı Mart’ın sonlarında Budapeşte’yi terk ederek İs­viç­re’ye gider. Lozan’da muhaceret hayatı yaşayan Cafer Seydahmet’le görüşür. Cafer Seydahmet 1917 yılı Temmuz’da kurulan, Kırım Türk­lerinin milli teşkilatı Milli Fırkanın başkanlığını yapıyordu. Bekir Çobanzade de fırkanın katibi olarak çalışır. Bu görüşme ve işbirliği, Türk milletinin talihi üzerine uzun uzadıya sohbetleri B.S.Çobanzade’nin bakış açısını derinden etkiler. Öm­rü­nün sonuna kadar Cafer Seydahmet’le bilgi alış-verişinde bulunur.  Lozan’dan İtalya’nın Napoli şehrine  giderek kısa bir süre orada yaşayan B.S.Çobanzade 1920  yılı 17 Temmuz’da yeniden İstanbul’a gelir. Oradan Kırım’a dönen Bekir S.Çobanzade Akmescit’te (Simferopol’da) yaşayarak Kırım Tatar milli demokratik cumhuriyeti kurmak isteyen Milli Fırka’nın (Halk Par­ti­sinin) saflarında aktiv bir şekilde çalışır (Şamil Ali, 2012:80).

B.S.Çobanzade 1921 yılında Totayköy Pedagoji Tekni­k okulunun açılışında yer alır ve burada tatar dili ve edebiyatı’ndan ders verir. 1922 yılının Mart ayında onu Tavrida Üniversitesi’nde dilbilgisi kürsüsünde doçent olarak çalışmağa davet ederler.

 Veli İbrahimov’un özel çabasıyla Akmescit’te Üniver­si­te açıldığında Bekir S.Çobanzade orada çalışmağa davet edilir. 1924 yılında Kırım Üniversitesine profesör olur. Kı­rım’­da Özerk Cumhuriyet’in Halk Maarif Komiserliği’nde Tatar Dili ve Edebiyatı Şubesine, Halk Maarif Komis­erliği’nin Yüksek İhtisas İlimleri ve Devlet İlmi Şurasına başkanlık eden ve idare organlarına üye seçilen B.S.Çobanzade’nin hayatında 1924 yılı bir dönüm yılı olur (Fazıl Riza, Nagayev Safter, 2001:288).

Aynı yıl onu rektör seçerler. Latin alfabesini yaymak ve yeni alfabeye geçişi hızlandırmak için Kırım’a gelen Azer­bay­can SSC Merkezi İcra Komitesi’nin başkanı Semedağa Ağa­ma­lı oğlu onu Bakü’de çalışmağa davet eder. 

 

2. Azerbaycan’a gelmesinin sebepleri

Kırım’ı yürekten seven B.S.Çobanzade’nin çevresindeki insan­ları, başladığı işini, rektörlük vazifesini  bırakıp Bakü’ye gelmesini birçok şekilde izah etmek mümkündür. B.S.Ço­banzade ile aynı yıllarda Kazan’dan Aziz Ubaydullin’in, Taş­kent’ten Halit Sait Hocayev’in, Tomsk’tan Abdulla Şeri­fo­v’un ve b. da aynı yıllarda Bakü’ye gelmeleri, B.Çobanzade’nin KGB savcıya verdiği ifadede Cafer Seyid Kırımer ile daima irtibatta bulunduğunu söyelemesi, Birleşik Türk-Tatar devleti kurmak için teş­ki­latlanmaları ve başka belgeler bu konunun dikkatlice öğrenilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Milli Fırka üyeleri arasında gerilim, tartışma artar. Lakin bu gerginlik onun partidan uzaklaşmasına neden olur. Ukrayna’da Bekir Çobanzade’ye karşı baskılar güçlenir. Kazakistan’da Alaşordacılar’a, Azerbaycan’da Müsavatcılara ve b. bölgelerde de mühalif güçlere karşı baskıların arttığı, onların göz altına alınarak uzun süren işgali soruşturmadan sonra ceza evlerine gönderildiği bir dönemde latın alfabesini yaymak ve yeni alfa­beye geçişi hızlandırmak için Azer­bay­can SSR Merkezi İcraiyye Komitesi’nin müdürü Semedağa Ağa­ma­lıoğlu’nun başkanlığında bir ekip Kırım’a gelir. Semedağa Ağa­ma­lı oğlu Bekir Çobanzade’yi Bakü’ye işe davet eder (HocayevH.S., 1929:13).

 

3. Azerbaycanda ilk faliyeti

Bakü’ye gelirken Bekir Çobanzade Arap harfleriyle “Türk-Tatar lisaniyatına methal” kitabını bastırır. Bununla o, Azerbaycan’da değil, Türk halkları arasında Genel dilbilimciliğinin esasını koyar (Babayev Adil, 2003:75).

Bekir Çobanzade ünversitede ders vermenin yanı sıra, Azerbaycan’ı Öğrenme Cemiyeti’nde ilmi katiplik ve tarih, dilcilik şubelerine başkanlık eder. Sovyetler Birliği’nde yaşayan Türk, müslüman halklarının kullandığı Arap alfabesinin Latin alfabesi ile karşılaştırılması meselesinde elinden geleni esirgemeyen alim yalnız Azerbaycan’da faliyet göstermekle yetinmeyerek, 1926 yılında Semerkand’a gider, aydınlar ve hükümet adamları arasında yeni alfabenin üstünlüklerini ilmi esaslarla açıklar, Özbek dili ve edebiyatına dair mataryeller toplar. Acaba, onun bu seferi sırf bilimsel amaç taşımışsa, neden 1937 yılında KGB komiseri B.S.Çobanzade’den gizli teşkilata Semerkant’ten, Buhara’dan, Taşkent’ten kimleri cezp ettiğini soruyordu?

O, 1926 yılının Şubat sonları ve Mart başlarında Bakü’de yapılan Birinci Türkoloji Kurultay’ın aktif organizasyoncularındandır. Kurultayda “Türk-Tatar dillerinin karşılıklı münasebetleri” ve “Türk-Tatar dillerinin ilmi terminolojisinin düzenlenmesinin prensipleri” gibi yüksek ilmi değeri olan tebliğler sunar. Bu tebliğlerin ilmi değeri kurultay üyeleri tarafından çok taktir edilmişti.

Sonralar bilindi ki, kurultayın bir görünmeyen tarafı da olmuştur. Sovyetlerin yerittiği siyasetten rahatsız olan Türk aydınları burada gizlin yeni pilanlar da kurmuşlar.Bekir Çobanzade eski arkadaşı Cafer Seydahmet’in emri ile Türkiye’den gelmiş Mehmet Fuat Köprlüzade ve Ali bey Hüseyinzade ile görüşerek dış bağlantıyı güçlendirmiştir. Bu işte ona Bakü’deki Türkiye konsulosu da destek vermiştir (Bünyadov Ziya, 1993:91).

 

4.Bekir Çobanzadenin gizli faliyetinin sebepleri

Bekir Çobanzade Milli Fırkanın Merkezi Komitesi adından Azerbaycan’dakı Müsavat Partisi’nin Merkezi Komitesi, İttihat Partisı’nın rehberliği, Ümumittifag Kommunist (bolşevikler) Parti’sinde Milli Temayyülcü grup üyeleri ve b. teşkilatlar  ile beraber faliyet hakkında konuşmalar yapar. Bununla yetinmeyerek Sovyet Hükümeti’nin rehber vazifelerini tutan ve cemiyyetin idare olunmasından rahatsız olan güçlerle, özellikle trodskicilerle de hükumette olanlara karşı beraber savaşmak hakkında fikir alış verişi yapar (Bünyadov Ziya, 1993:91, Babayev Adil, 2003:77).

Yaptığı görüşmelerin sonuç vermeyeceğini görünce 1926 yılında Milli Fırka ileilişkiyi bitirme kararı alır (Babayev Adil, 2003:84).

Mühalif güçler çar II Nikolay’ı hükümetten devrmeği başardı. Lakin fikir birliğine nail olarak demokratik bir yönlendirme sistemi kura bilmedikleri gibi, esaretten kurtarmak isteyen halklar da birlikte faliyet göstermediler. Sonuçta ülkede Sovyetler adı altında bolşevik diktatörlüğü kuruldu. Bekir Çobanzade geçmişin yanlışlarından ders almak için farklı düşüncelere sahip mühalif güçleri birleştirmek yolunu tuttu.

“Bir kaç yıl öncesine kadar çarizmi devirip Sovyetleri kurmak isteyenler neden hükumeti devirmek isteyen muhalefete dönüştüler?” sorusuna 1937 yılı soruşturma mataryellerinde çok açık şekilde cevaplar var. Orada bu maddeler açıklanır:

1.Ülkede ve partide demokrasi neredeyse yok. Başta Stalin olmakla bir grup şahsın diktatörlüğü mevcuttur. Partiye demir yiğen giydirilmiştir.

2.SSRİ-de teknik bilimlerden başka bilim dalları gelişti. Sosyal ekonomik fenler alanında tam durgunluk ve uçurumdur. Tarihciler, filosoflar ve ekonomcuların yaratıcılıkla meşgül olması için durum da yok. Kommunist Partisinin başında duran bir grup rehberin emirlerine karşı fikirler, asıl gerçek tefekkür boğulub yok edilmeğe başalr.

3.Riyakarlık partiyekarşı savaşta esas usuldür, sosyal ekonomi fenler alanında bilimsel cephede çalışmak için partiye aitliği mecburidir...

4.Ülke ve parti rejiminin deyiştirilmesine ancak başta Stalin olmakla ÜİK(b)P rehberlerinin aradan götürülmesine nail olmak,

5.Partiye karşı savaşın genişlendirilmesi prosesinde mühalif antidevrim ve antiparti gruplarından, hatta antidevrimci milletci teşkilatları kullanmak...”( Bünyadov Ziya, 1993:131).

 

5. Latın alfabesine geçiti hazırlayan komiteden gizli teşkilat kurmadaki rolü

 

1922 yılında Azerbaycan SSR Merkezi İcraiyye Komitesi yanında yaratılan Yeni Alfabe Komitesi (AYTAK) 1927 Yıl Mayıs’ın 11’de SSRİ Merkezi İcraiyye Komitesi’nin tasarrufu ile Ümumittifak Merkezi Yeni Türk Alfabesi Komitesi’ne dönüşür. Samet Ağamalıoğlu komiteye başkan tayin edilir. Önce Moskva’da olan baş ofis 1928’ yılı Mayıs’ın 1’de Bakü’ye göçer (İsahanlı İsahan,  2006:45).

Bir yıl sonra Semed Ağamalıoğlu öldüğü ve Ferhat Ağazade’nin hastalığına göre  fiili başkanı Bekir Çobanzade olur. Bu da ona Türk Cumhuriyetleri’ni serbest gezmeğe gizli teşkilatlar arasında ilişki kura bilmek için imkan sağlar.

Yorulmak bilmeden Türk bölgelerini dolaşarak tebliğler sunan, mataryaller toplayan alim 1927 yılı Kasım ayında, 1929 yılı Ekim ayında Kırım’da, 1928 yılı Ocak ayında Azerbaycan’da, 1929 yılı Mayıs ayında Özbe­kis­tan’­da yapılan İmla Konferanslarında konuşmaları ile Latin alfabesine geçişi hızlandırdı.(İsahanlı İsahan,  2006:45).

Bu seferlerini deyerlendirerek türk halklarının gizli fealiyyetegeçmiş üyeleri ve Sovyet rejiminden bıkmışparti, sovyetçalışanları ile görüşür. Mühalif teşkilatlar arasında ilişki yaratmanın yanı sıra yeni teşkilat da yaratmağa çaba gösterir.

Azerbaycan’da milli kadronun sıkıştırılmasında, medeniyetin, dil ve edebiyatın gelişmesinden raatsız olan parti, Sovyetçalışanları veaydınların bir kısmı gizli faliyet ypmış Müsavat, İttihad, Ehrar gibi partilere üye olsa da, bir kısmı da Azerbaycan MilliPartisi’ni (Azerbaycan Milli Firkasını)kurdu.Parti aşşağıdakiler partinin maksadını oluşturdu:

1.Kapitalist ülkeler tarafından SSRİ’ye müdahele zamanı Sovyet hükumeti aleyhine askeri isyan hazırlamak yoluyla Sovyet Azerbaycanı’nın SSRİ’den ayrılması ve müstakil milli cumhuriyet yaratılması.

 2.Mevcut kuruluşa karşı savaş vasıtası olarak propogandanın uygulanması, zararverme ve casusluk işlerinin yapılması.

3.Sovyet hükumetine ve partiye karşı beraber savaşmak maksadıyla trodskiciler, müsavatcılar ve diğer antidevrimci teşkilatlarla birleşme yoluyla bütün antidevrim güçlerinin toplanması. Azerbaycan Milli Partisi hatta trodskici merkez onlara bu işde yardım ederse, yani eğer Azerbaycan SSRİ’den ayrılır ve müstakil hükumetini kurarsa onlara petrol sanayisinden güzeştler verilmesini vad eder (Bünyadov Ziya, 1993:125).

Bu durum bi tek Azerbaycan’da deyil, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırğızıstan cumhuriyetlerinde, Tatarıstan, Başkırdistan ve b. bölgelerde de vardı. Bekir Çobanzade ve meslektaşları bütün mühalif güçleri birleştirmek ve geçmiş yanlışları tekrarlamamak için 1930’lu yıldan Vahid Türk-Tatar Devleti yaratmağa girişirler (Bünyadov Ziya, 1993:94).

1925-29 yıllarında Azerbaycan Yüksek İlmi İdarisinde Ter­minoloji Komitesi’ne, 1929 yılından sonra Azerbaycan Devlet İlmi Tetkikat Enstitüsü’nün Aspirantura bölümüne, Yeni Türk Alfabesi Umum-İttifak Merkezi Komitesi’ne başkanlık eden Bekir S.Çobanzade’yi aynı yıl Moskova Doğu Halklarının İlmi Tetkikat Enstitüsü’ne ve 1935 yılının 16 Mart’ta Paris’teki Milletlerarası Dilcilik Cemiyeti’ne asli üye seçerler(Babayev Adil, 1998: 109).

Britanya ve Erdebil nüshalarına dayalı Hatai divanının mukayeseli metnini hazırlayan, “Türk dili ve edebiyatının tedrisi usulü”, “Türk grameri”, “Kumık dili ve edebiyatı tetkikleri”, “Türk-Tatar dialektolojisi”, “Türk-Tatar lisa­niya­tı­na medhal”, “Kırım-Tatar edebiyatında kurultaycılık ve milletcilik”, “Azeri edebiyatının yeni devri, nasyonalizmden enternasyonalizme” ve s. gibi ilmi eserleri yayımlatan alim daima Sovyetlerin takip ve baskısı ile karşılaşmıştır. Bü­tün bunlara rağmen, A.Tahirzade ve V.Huluflu ile bir­lik­te üç ciltlik “Azerbaycanca-Almanca-Rusça lügat” üzerinde çalışır. Basında devamlı olarak onun eserleri hakkında makaleler de yayımlanır (Gahramanlı Nazif, 1994:24).

 

4.Birleşik Türk Tatar Devleti kurmak uğrunda mücadelesi

Bütün bunlar hiç de sebepsiz değildi. Taşkent, Fergane ve Buhara yüksek okullarında türkoloji bölümlerinin açılmasında büyük rolü olan, Dağıstan’da, Başkirdistan’da, Tataristan’da tebliğler sunan Bekir S. Çobanzade Moskova ve Lening­ra­d’ın yüksek okullarında Türk dilleri, edebiyatı, tari­hi dersleri vermekle türkologların hazırlanmasına çalıştı, hem de gittiği yerlerin aydınları arasında köprü rolünü oy­nadı. Bu seyahatlerdeki diğer maksadı da Sovyetler Birliği’ni dağıtıp Birleşik Türk-Tatar Cumhuriyeti’ni yaratmak isteyenleri bir araya ge­tirmek oldu.

Sovyet hükümetinin Bekir Çobanzade gibi yetenekli elemana büyük ihtiyacı olduğu için bir müddet onun milletcilik fa­liy­etine ne kadar “göz yumsalar” da, dikkatlerini ondan ayırmazlar. Gizlice takip ettikleri bilim adamını 1930 senesinden bu yana basında eleştirerek yolundan döndermeğe çalışırlar. 1931 senesinde basında ona karşı tehdit ve aşşğılama dolu makalelerin sayı çoğalır.

Arşiv belgeleri B.S.Çobanzade’nin daima gözlemlendiğini ortaya koyar. Kendisi, bunu bildiği halde, yolundan dönmemiştir. 1935 yılı sonunda Moskova’dan, Merkezi Komite’den, Azerbaycan SSC Halk Dahili İşler Komiseri (o devirde KGB’ye de o başkanlık ederdi) Y.D.Sumbatov-Topuridze’ye B.S.Çobanzade’nin haps edilmesi hakkında talimat gelir. Y.D.Sumbatov-Topuridze ise elde yeterince delil olmadığından B.S.Ço­ban­zade’nin hapsini uygun görmez. O devrin kanunlarından azçok haberdar olanlar Moskova’nın talimatının kolay kolay böyle cevaplandırılamayacağını iyi bilirler. Y.D.Sumbatov-Topuridze de Azerbaycan Kom.  P. Merkez Komitesi birinci katibi M.C.Bağırov’dan cevap almadan böyle cevap vermeğe cesaret edemezdi. 1920-30’lu yılların belgeleri ile tanıştığımızda M.C.Bağırov’un hükumettekilerle tartışmalarda aktif bir şekilde iştirakını görürüz. O, rakiplerine karşı mücadelede milli yönlü, yetenekli aydınları, vatanseverleri kullanmayı başarmıştır (Hüseynoğlu Ali Şamil, 2012:82).

İkinci Dünya Savaşının yaklaştığını gören Sovyet hükü­metinin ileri gelenleri Bekir Çobanzade gibi insanları aradan kaldırmayı pilanlar. Azerbaycan’dan yeterince delil olmadığı hususunda cevap aldıkdan sonra, yüksek mevkilerden gerekli deliller ve talimatlar gelir. Bu delillerde B.Çobanzade’nin haricteki (dış ülkeler) antisovyet teşkilatlarla ve SSCB merkezi kurumlarında çalışsalar da, gizli teşkilatların üyesi olan milletcilerle ilişkileri vardı. Soruşturmalarda özellikle bu konuların altı çizilir.

 

5. Bekir S. Çobanzade’nin göz altına alınması

SSCB Bilimler Akademisi Azerbaycan Şubesi’ndeki va­zi­fe­sinden ve öğretim ocakalrından uzaklşatırlan B.S.Çobanzade takip ve baskılardan geçici de olsa, uzaklaşmak isteğiyle,  Azerbaycan Opera ve Bale Tiyatrosu’nun solisti olan ha­nı­mı Rukiye Kerey (Girey) ile birlikte Kislovodsk’taki “Gornyak” (“Maden çalışanısi”)  sanatoryumuna gider. La­kin onun dinlenmesi uzun sürmez. 1937 yılı 26 Ocak’ta Azerbaycan SSC Halk Dahili İşler Komiserliği Devlet Güvenlik İdaresi’nin 4. şubesine bağlı 4. bölümünün müdür yardımcısı, güvenlik teğmeni Şer’in hazırladığı belgede şunlar belirtilir: “1893 doğumlu, Simferopol’lu, Kırım tatarı, SSCB vatandaşı, parti üyesi olmayan, dilci, 1924 yılından beri Bakü’de yaşayan, Azerbaycan Pedagoji Enstitüsü’nde ve Azerbaycan Devlet Ünversitesi’nde dil ve edebiyat kürsüsünün başkanı, önemli pantürkist şahıs, Kırım Milli Fırkası’nın eski katibi, Kırım Kurultayı’nın üyesi Bekir Çobanzade 1926 yılından beri Milli Fırka namına Müsavat Partisi’nin Merkezi Komitesi ile görüşmelerde bulunduğuna (sanık Memmedhesen Baharlı’nın ifadesi), anti devrimcilerle (Yakub Zeki, Şirinski v. b.) anti devrimci, faşist ve zararlı işler yaptıklarına,  Ruhulla Ahundov’la parti ve sovyet hükümeti aleyhine blokda trotskici teşkilatla birlikte çalışmak hakkında sözleştiklerine, eserlerinde ve tebliğlerinde anti devrimci, milletci fikirler yaydığına binaen Azerbaycan SSC Cinayet mecellesinin 72-73. maddelerince sorguya alınsın” (Bünyadov Ziya, 1993:89).

Bir sene önce B.S.Çobanzade’yi hapsetmek için yeterince delil olmadığını yazan Y.D.Sumbatov-Topuridze bu defa merkezin emrini yerine getirerek tutuklama kararını imzalar. Karar Bakü’de hazırlandıktan iki gün sonra, yani 1937 yılı 28 Ocak’ta B.S.Çobanzade Kislovodsk’taki “Gornyak” sanatoryumunda tutuklanarak Pyatigorsk hapisanesine, oradan da Bakü’ye getirilir. Soruşturma mataryellerinde onun Bakü’ye hangi tarihte getirildiği gösterilmemiş.

KGB mensupları Şer ve Ohanesov’un 7 Şubat’ta başlattıkları sorgulama üç gün sürer. Soruşturma mataryellerindan belli olur ki, Azerbaycan’daki sosyal politik durumdan pek haberdar olmayan, hatta insanların isimlerini, soyisimlerini, meşgul oldukları işi bile doğru düzgün bilmeyen komiserlerin elinde B.S.Çobanzade hakkında geniş bilgi var.  İlk soruşturmada B.S.Çobanzade, üye olduğu gizli teşkilatlarının faaliyeti ve başkanlık ettiği gruplar hakkında geniş bilgi verir. Soruşturma mataryellerini okuyan filoloji ilimler doktoru, profesör Adil Babayev şunları yazar: “Birinci sorgulamada onu  her şeyi anlatırsa Salı vereceklerine“inandırırlar”. Filologlar saf, her şeğe inanıveren insan olur.  Bu yüzden de o, komiserin tuzağına düşüverir”(Babayev Adil, 2003:84).

Engin bir dünya görüşüne sahip, Avrupa’nın birçok ülkesinde belli aralıklarla yaşamış, onların özel hizmet organlarının sorgu suallerine cevap vermiş, gizli ve siyasi teşkilatların içinde bulunmuş bir profesörün böyle saf olabileceği inandırıcı gözükmüyor. Bizce o, soruşturmada verdiği cevapla komiserelere açıkca meydan okumuş olmaz, faaliyetlerinin tarihini de yazardı. Bu kanaate gelmemiz hiç de tesadüfi değil. 1930’lu yılların soruşturma mataryellerinde komiserlere meydan okuyan, cemiyetin noksanlarını belirten mert kişilerin cevaplarını az görmedik.

B.S.Çobanzade’yi genelde 2 veya 3 komiser aynı anda sorgulamış. Bu sorgulamaların 11’i 3 er gün sürmüş. Herhalde soruşturmadaki gizli teşkilatta oldukça mühim bir şahıs sayıldığından 17-20, 23-25 Nisan ve 7 Mayıs’taki sorgulamalarda Halk İç İşler Komiserinin yardımcısı Gerasimov da olmuş. Genellikle B.S.Çobanzade’nin sorgulanmasını o devirde gaddarlıkları ile nam salmış Kirkoryan, Ohanesov, Zıkov yürütmüş. 1937 yılı 16 Şubat’tan aynı yılın Ekim ayına kadar Bekir Çobanzade’nin 57 defa uzun ve işkenceli sorgulanması olmuş. Sonuçta 1021 sayfalık bir suçlama dosyası hazırlanmış.             

Soruşturmadan anlaşılıyor ki, gizli teşkilat Azerbaycan’da beş grup şeklinde faaliyet göstermiş. Bu gruplardan ikisine Bekir Çobanzade başkanlık etmiş. Gizli antisovyet teşkilatının Moskova’da, Leningrad’da, Samara’da, Astrahan’da, Saratov’da, Ulyanovsk’da, Orenburg’da,  Donbas’ta ve Sibirya’da şubeleri olmuş. Teşkilata Rusya Federasyonu Halk Komiserler Şurası başkanının muavini Rıskulov[1], Rusya Federasyonu Merkezi İcra Komitesinin eski katibi Sanjar İsfendiyarov[2], Rusya Federasyonu Halk Maarif Komiseri Yumankulov[3], Özbekistan Kom.  Partisi Merkez Komitesi katibi Rahimbayov[4], Kırım Muht. SSC Halk Komiserler Şurasınn başkanı Şuku Emirasan, Dağıstan Muht.SSC Halk Maarif Komiseri Taho Kodi, Karaçay-Çerkez Muht. SSC Merkezi İcra Komitesinin başkanı Ömer Aliyev, Azerbaycan SSC Merkezi İcra Komitesinin başkanı Soltanmecid Efendiyev, Zakafkaziya (Transkafkasya) Sovyet Federativ Sosyalist Cumhuriyeti Halk Torpak Komiseri Dadaş Bünyadzade, Azerbaycan SSC Halk Maarif Komiseri Mustafa Kuliyev, Azerbaycan Kom. (bolş.) P. Merkezi komitesinin eski katibi Ruhulla Ahundov v.b. önderlik eden parti ve sovyet devleti adamları da dahilmiş (Bünyadov Ziya, 1993:92-93).

Sorgulanmalarda onların faaliyet programları hakkında yeterince bilgiye rast gelinir. Mesela, Azerbaycan SSC Halk İç İşleri Komiserinin muavini Gerasimov başkanlığında yapılan sorgulamada B.Çobanzade Sovyet hükümetine karşı isyanın başlamasının üç şeklinden “1. İsyanı dağlık bölgelerden (Destafur’da, Gedebey’de, Kelbecer’de v.b.) başlanması. (1930’lu yıllarda bu illerde başlamış isyan ilk etapta başarısızlığa uğramış ve ordunun zoruyla gaddarlıkla bastırılmıştır. – A. Ş.) 2. İsyana İran ve Türkiye ile sınırdaki illerden başlanması. Çünkü oradan hem silah alınmalı, hem de eşkiya çeteleri şeklinde adamlar yardıma gelmeliydi, 3. İsyanın Bakü’nün kendisinde başlanması. Çünkü teşkilatın hesabına göre, Bakü’yü ele geçirmek bütün Azerbaycan’ı ele geçirmek demekti.” (Bünyadov Ziya, 1993:92).

 Haziran’ın 25’indeki sorgulamada ise isyan zamanı Azerbaycan Kom.(bolş.) P. Merk. K-nin birinci katibi M.C.Bağırov’u öldürmek hükumete 1891 yılında Gedebey ilinin Karabulak köyünde dünyaya gelmiş, 1920 yılı 28 Nisan’da Bakü şehir ve Kaza Halk Milisi İdaresinin reisi, Moskova’da Halk Milli İşler Komiserliğinde şube müdürü, Azerbaycan SSC Halk İçişleri Komiserinin muavini, Azerbaycan Kom.(bolş.) P. Laçin Kaza Komitesinin katibi, Azerb. SSC Merk. İcra Kom.-nin katibi, halk içtimai güvenlik komiseri, Sanayi Şurası İdare Heyetinin başkanı (ASE, 1987:288, H cild) vazifelerinde çalışmış Rehim Memmedcefer oğlu Hüseynov’u getirmek planlandığı anlatılır (Bünyadov Ziya, 1993:92-93).

Soruşturma mataryellerindan gizli milletci teşkilatın üyeleri ülkedeki rejimden memnun olmayan gruplaşmalarla, hatta Trotskici-Zinonyevci gruplaşmalarla da ilişki kurmağa çalışmış, onlarla birlikte harekete geçmenin yollarını müzakere etmişler.

Bir birinden habersiz olarak sorgulanan gizli teşkilat üyelerinin verdiği ifadeler B.S.Çobanzade’nin söyledikleri ile  çatışmaktadır.

Uzun yıllar Azerbaycan Milli Güvenlik Bakanlığının arşivlerinde çalışmış, oradan elde ettiği mataryellere dayanarak 10-dan ziyade kitap yazmış, filoloji ilimleri doktoru unvanını almış Celal Kasımov Azerbaycan Milli Güvenlik Bakanı general-leytenant Namık Abbasov’un baş denetciliğinde hazırlanan “Repressiyadan deportasiyaya doğru” kitapında (Kasımov Celal, 1998) şöyle der: “...bazı müellifler (sovyet devrinde repressiyaya - zulme maruz kalmış ilim adamlarından ve sosyal politik mevki sahiplerinden makaleler ve kitaplar yazan müellifler kast edilir – A.Ş.) herhangi bir şahsiyet hakkında makale veya inceleme yazısı yazarken sıkca “güya antisovyet propagandası yapıp”, “güya sovyet hükümetini  sevmeyip”, “güya pantürkist olup”, “güya panislamist olup”, “güya milletçi olup”, “güya...” gibi ifadeler kullanır ve bununla da “günahsız hükümlü” portresi yaratmağa çalışırlar. Aslında ise bu günahsız hükümlülerin büyük ekseriyetinin günahı olmuştur. Aynı günahlar bugünkü nesle örnek olabilecek, iftihar edilebilecek, gururlanılacak günahlardır ve onları perdelemek tarihi tahrif etmekten başka bir şey değildir. Böyle ifadelerin kullanılması sovyet devrinde makbul sayılsa da, bugün çok şaşırtıcı gelir. Elbette, biz repressiyaya maruz kalanların hepsini fark gözetmeden, müstakil Azerbaycan uğrunda mücadele etmiş olarak ta taktim etmek istemeyiz.

...Bolşevikler tarafından “Anti devrim milletci teşkilat”ın üyeleri olarak adlandırılanlar onların yürüttüğü siyasete karşı itiraz edenlerdi. “Anti devrim milletci teşkilat” derken sovyet hükümeti müsavatcıları, ittihatcıları, turancıları, tek kelimeyle milli kurtuluş uğrunda mücadeleye katılanları göz önünde bulundurur.

Arşiv mataryelleri adlarını bugün de “güya” ibaresi ile kullandığımız teşkilatların gerçek mevcudiyetlerini ortaya koyar. Aynı zamanda muhacerette yaşayan azerbaycanlı mütefekkirler de bolşeviklere karşı gizli teşkilatların faaliyetini inkar etmezler” (Gasımov Celal, 1998:70-71).

Mart’ın 3-5’de soruşturmada komiserin “Siz mücadele derken ne düşünürsünüz?” sorusuna B.S.Çobanzade: “Bence birincisi, Tataristan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırım, Kazakistan ve Azerbaycan anti devrimcilerin faliyetini irtibatlandırıp tek merkezden idare etmek, ikincisi emigrasiyada (diasporada) olan pantürkist ruh halindeki dairelerle ilişki kurmak. Bu yönden ben C.Seydahmetov ve prof. Köprülüzade’ye ümit ettim” cevabını vermiştir. Komiserin “Bu tedbirleri gerçekleştirmek için siz ne yapmıştınız? sorusuna  ise Bakü’de gerçekleştirdikleri 5 anti devrimci gruptan ve bu grubun üyelerinin faaliyetinden söz açar(Babayev Adil, 2003:85-86).

Bekir S. Çobanzade 100’den fazla kırımlı talebenin Bakı’da okumasını sağlamıştı. Onların hepsi aynı dünya görüşünü paylaşan kimseler değildi. Biz Bekir S. Çobanzade’nin açıklamasından onların Kırımlı milletci talebeler olduklarını çıkara biliriz. Bekir S.Çobanzade’nin önderi olduğu ikinci grup, yani Kırımlılar grubuna Zeki Yakub, Kürkçü Hüseyin, Akimova Asiye, Toplu Osman, Ametov İsmayıl, Rıfatov Reşid, Enan Abdürrehman, Refatov Asan, Tanabeyli Ak­molla, Gekarbayev Osman, Tarki Zeki, Bayasanov Bilal, Ba­yasanov Osman, Kasımov Tofik, Şeyhamirov Osman, Ce­li­­lov Receb, Hacı oğlu Mehemmed, Yurkçi Ömer dahildi (Babayev Adil, 2003:85-86).

KGB arşivinde araştırma yaparken gördüğüm en büyük soruşturma ma­taryeli Bekir S.Çobanzade’nindir. Yani 1021 sayfalık bir soruşturma ma­taryelidır. Bu soruşturma mataryeli bir daha 1960- 80’li yıllarda söylendiği ve yazıldığı kibi, Be­kir S. Çoban­za­de “hiç sebepsiz yere”, “birilerinin yüzüne karşı konuşmasından”, birilerinin ona “iftira etmesinden” hapse atılıp kurşuna dizilmiş olmadığı anlaşılır. Onu bu şekilde savunmağa kalkmak aslında Bekir S.Çobanzade’yi ve meslektaşlarını millet ve vatan kar­şı­sın­daki büyük işlerini küçültmeğe hizmet etmek demektir.

Bekir S. Çobanzade ve SSCB’nin esareti altında olan halkların yüzlerce milletsever evladı Sovyetler Birliği’ni dağıtarak Birleşik Türk-Tatar devleti kurmağa çalışmışlardır.

Büyük alim, coşkun Türkçü, esarette olan Türklerin kurtuluşu için çalışan Bekir S.Çobanzade’yi 1937 yılı 12 Ekimde arkadaşları ile birlikte kurşuna dizdiler.

 

Sonuç

Bekir S.Çobanzade ve arkadaşları kurşuna dizilse de, onların basılmamış eserleri mahv edilse ve ya başkalarının adıyla basılsa da, onların düşüncelerini mahv etmek, hafızalardan silmek mümkün olmadı. Zaman-zaman gizli milletcı örgütler KGB elemanları tarafından tutuklanarak ceza evlerine gönderildiler. Bütün bu baskılar Sovyetler Birliği’ni dağılmaktan koruyamadı. Onların arzularının bir kısmı gerçekleşti. Sovyetler birliğindeki Türk Cümhuriyyetleri özgürlüklerine kavuştular.

  Bekir Çobanzade ve arkadaşalrının örgütlerle gerçekleştirmek istedikleri Vahid Türk-Tatar devleti kurma konusundakı fikirler Türk Cümhuriyyetleri ve topluluklarının bakan ve başkanlarının toplantılarında gündeme getirildi. Bu yönde ilk adımlar atılmağa başlandı.

 

Kaynaklar

 

1.    Adilov Memmed. (2007). Ön söz, Bekir Çobanzade “Seçilmiş eserleri” , “Şark-Garb” neşriyyatı, Bakü.

2.    Babayev Adil. (1998).  Bekir Çobanzade, Bakü.

3.    Babayev Adil. (2003). Elimizin ve elmimizin soykırımı (I kitap), Bakü Universiteti neşriyyatı, Bakü.

4.    Bünyadov Ziya.(1993). Kırmızı terror, Azerneşir, Bakü.

5.    Fazıl Riza, Nagayev Safter. (2001). Kırımtatar Edebiyatının Tarihı (Kısa bir nazar), Akmescit.

6.    Gahramanlı Nazif.(1994). Karasubazardan olan professor,  Bakü.

7.    Gasımov Celal. (1998). Repressiyadan deportasiyaya doğru, “Mütercim” neşriyyatı, Bakü.

8.    Hüseyınoğlu Ali Şamil. Birleshik turk tatar devleti yaratmaq ugrunda shehit olan Bekir Sitgi Chobanzade \ ученые записки таврического национального университета им. Вернадского. серия филология. социальные коммуникации. Том 25 (64), № 3, ч.1, seh.79-88

9.   İsahanlı İsahan, Ferhad Ağazade ve latin alifbasına keçid, Journal of Azerbaijani Studies

10.    Memmedov Adıgözel. Kremlin türk agenti Beriya - 0029 nömreli iş. Bakü, 2012.

11.    Otar İsmail. (1999). Kırımlı Türk şairi ve bilgini Bekir Sıdkı Çobanzade, Lebib Yalkın yayımları ve basım işleri A.Ş., - İstanbul.

12.              Şamil Ali Kırım sevgisi, KCİ “Kırımdevokuvpedneşir” neşriyyatı,  Simferopol, 2012, 200 seh.

 

 

Çap olundu: Bekir Sıtkı Çobanzade’nın Türk Halklarının Kültürel Etkileşim ve Degişiminde Rolu. V Uluslararası Etkileşim ve Medeniyetler Kongresı, “Kültirel Etkileşim ve Medeniyetler İttifakı”, 19-20 Səyıp-Nisan-Апрель-April 2013, Баяндамалар жинаğы, Türküstan, səh.267-276.



[1]Burada sözü geçen kişi milletce kazak türkü, 1920 yılında Türkistan Merkezi İcra Komitesinin başkanı, 1921-22 yıllarında Rusya Federasyonu Halk Komiserler Sovyeti başkanının milli meseleler konularında muavini olan, 1938 yılının 10 şubatında, 43 yaşında kurşuna dizilen Turar Rıskulov’dur.

[2]Burada sözü geçen kişi milletce kazak türkü, Almatı Tıp Üniversitesinin kurucusu ve ilk rektörü, 1920-21 yıllarında Türkistan SSC’nin Sağlık ve Yer-Su İşleri Bakanı, Türkistan Komünist Partisinin baş kâtibi, 1927-28 yıllarında Moskova’daki “N. Narimanov –Şarkşinaslık İnstitutunun rektörü, 1931-32 yıllarında Kazakistan SSC Sağlık Bakanı v.b. vazifelerde çalışmış, 1938 yılının 25 şubatında kurşuna dizilmiş Asfandiyar Sanjar’dır.

[3]Burada sözü geçen kişi milletce başkırt türkü 1917 yılında Başkırd vilayet şurasının ve Başkırd hükümetinin üyesi, 1919 yıllarında Geçici Başkırd Harbi İnkilabi Komitenin başkanı, “İrek” Başkırd Milli Partisinin başkanı, 1921-31 yıllarında Ümumittifak Merkezi İcraye Komitesinde Başkırdıstan MSSR-in daimi üyesi ve b. görevlerde çalışmış, 1937 yılda Tutuklanmış Haris Yumakulov’dur.

[4]Burada sözü geçen kişi milletce özbek türkü, 1920 yılında Türkistan MSSC Merkez İcra Komitesinin başkanı, 1934-1937 yıllarında Tacikistan SSC Halk Komiserler Sovyetinin başkanı v.b. vazifelerde çalışmış, 1938 yılının 7 Mayısında 42 yaşında kurşuna dizilmiş Abdolla Rahimbayev’dir.

Sayğac
 
Flag Counter
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol