Emin Âbid'in Hikâyesi ile İlgili Kesin Çizgiler*
»■
Prof, Dr. Ali Şâmil HÜSEYİNOĞLU
Bakü - Azerbaycan
Ortak Türk edebiyatının ve kültürünün araştırılmasında büyük hizmetleri olan Emin Âbid'in 100. yıl dönümü Azerbaycan'da da, Türkiye'de de her zamanki gibi sessizce karşılandı. Otuz yıla yakın, kaynaklarda ve hâtıralarda onun hayat hikâyesini araştırmama rağmen, çok şeyi bilmediğimden emindim. 1985 yılında Sovyetler Birliği'nde yumuşama hissedilmeğe başlandı. Birçok kapalı arşiv açıldı; ancak rejimdeki bu yumuşama kendisini Azerbaycan'da zayıf gösterdi. Azerbaycan Sovyetler Birliği'nden ayrılsa da, yetkililer KGB'nin arşivinin kapısını aralamak niyetinde değillerdi, bundan çekmiyorlardı. 1998 Eylül ayında Azerbaycan Millî İstihbarat Bakanlığı'nın arşivinde Emin Âbid'in mahkeme kayıtlarını gördüm. Bu, yıllardır doğruluğundan şüphe ettiğim hususları aydınlattı. Örnek olarak, resmî kayıtlarda, Emin Âbid'in adı soyadı ve babasının adının Âbid Ahmetov olduğu gösteriliyordu. Hâtıralarda ise. ismi Zeynelabidin olarak geçiyordu. Ancak hiçbir kaynakta Zeynelabidin adına rastlamadığım için bundan şüpheleniyordum. 1912-1919 yılları arasında Bakü'de yayımlanan gazete ve dergilerde, Âbid, Âbid Mütelliboğlu, Âbid Mütellibzâde, Âbid Alp Mütellib-zâde, Âbid Ahmetov, Gozgurap Bey imzalan ile yayımlanmış şiir, hikâye ve tercümelerin Emin Âbid'e ait olduğunu biliyordum.
Azerbaycan Teknik Enstitüsü'nün Türkçe öğretim üyesi olan, Bakü'de dünyaya gelen Aliasker Aliyev, 1 Nisan 1930 yılında KGB'nin sorgu hâkimine verdiği ifadesinde diyor ki; "Emin Abid'i ben çocukluktan beri kendim gibi tanıyorum. Onun asıl adı Zeynelabidin Mü-'ellibov'dur: Niçin o Emin Âbid oldu? Türkçülüğünden ve Müsavat Partisi'nin lideri M. Emin Resulzâde'ye saygı ifadesi olarak Emin ismini almıştır. Azerbaycan Devlet Üniversitesi'nin I. salonunda öğrencilere karşı ilk defa hitap ederken, Azerbaycan'ın Büyük Turan'm bir parçası olduğunu söylediğini ve Türk Oğuz Sovyet Azerbaycan'ını alkışladığını hatırlıyorum.'"
Emin Âbid'in Azerbaycan İlimler Akademisi Fuzûlî El Yazmaları Enstitüsü'nde olan şahsî çalışmasında kendinin yazdığı birkaç hayat hikâyesi ve doldurulmuş kimlik bilgileri vardır. Onların hiçbirinde adının Zeynelabidin olduğuna işaret etmemiştir. E. Âbid 1933-35 yıllarında yazılan belgelerde ise, 1898 yılında Bakü'de dünyaya geldiğini belirtmiştir. Yalnız kimlik bilgilerinin birinde doğum tarihini 2 Kasım 1898 olarak göstermiştir.2 Ağabeyi şâir, araştırmacı Ali Abbas Müznib hakkında önemli araştırmalar yapan Prof. Dr. İslâm Ağayev, bu ailenin Baku'nun en son hanı Hüseyinkulu Han'ın (19. yüzyılın başlarında Rus Çarlığı bu hanlığı yıktı ve onun neslini darmadağın etti. Hüseyinkulu Han, Gence Hanlığı'nı Ramazan ayının son günlerinde işgal ederek büyük katliam yapan ve Gence Han'ı Cevat Han ve oğlunu diğer Gen-celiler gibi hunharca şehit eden Tsitsiyanov adlı Rus generalinin kafasını Baku kalesinin muhasarası esnasında kale önünde kestirmiştir) neslinden olduğunu gösterir.3
Âbid Mütellibzâde'nin ilk gençlik ve gençlik çağlarında yazdığı şiir ve makalelerde hattâ tercümelerde millî düşünce hâkimdir. Örnek olarak, Baba-i Emir dergisinin "Şapalaq" adlı köşesinde "Gozgurab Bey" imzası ile yayımladığı şiirinde ana diline hor bakıp Rusça konuşan öğretmen Ali'yi şiddetle tenkit ediyor.4 A. A. Gorbunov'dan tercüme ettiği Öksüz Bir Çocuk adlı hikâye şöyle bitiyor; "Öksüz bir çocuğa yardım etmek için gemidekiler para topluyorlar. Sonra da İtalyanlar için kötü sözler sarf ediyorlar. Buna tahammül edemeyen öksüz çocuk şunları diyor: Alın paranızı!-.. Benim aziz vatanımı ve sevgili milletimi aşağılayan kimsenin yardımı bana gerek değildir!'"
Emin Âbid'in milliyetçi bir ruh ile büyümesinde ailesinin rolü büyük olmuştur. Babası Mütellib, basit bir taş ustası, annesi Reyhan ise sade bir ev hanımı olmasına rağmen, çocuklarının aydın ve kültürlü bir insan olması yolunda ellerinden geleni esirgememişlerdir. Ali Abbas Müznib kendi ailesi ile ilgili olarak şunları yaz mıştır: "Annem, zeki, akıllı, evin idaresini mükemmel yürüten, evde lâfı geçen bir kadındı. Ailemizin bugünkü temeller üzerine oturmasının asıl âmili annemdir... Babam ise evlâtlarının kültürlü olmasını ister ve bütün git cünü bu noktada toplardı.'"1 Annesi Reyhan Hanım'ın. gündüzleri çocuklara Kur'ân-ı Kerim okumayı öğrettiği, akşamları ise altın ayakkabı, yakalık, terlik üstü vs. hazırladığını aynı hâtıralardan öğreniyoruz.
Bakide III. Aleksinde Erkek Gimnazyumu'nu bitiren Âbid Ahmetov, İstanbul'da tahsil yapmak için çaba harcar. I. Dünya Savaşrnın başlaması onun bu arzusuna engel olur. O, kardeşi Ali Abbas Müznib'in sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Dirilik ve Ba-ba-i Emir dergilerinde çalışır. Mizahî şiirler, makaleler yazıp tercümeler yapar .'Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kurulduktan sonra (28 Mayıs 1918) isteğine kavuşur." Gemide yazdığı Sükut pur heyecan şiirinin altındaki tarih 25 Kasım 1918 yılına aittir. Bundan anlaşılacağı üzere, Âbid Ahmetov o devirde İstanbul'a tahsil için gitmiştir. 1918-1921 yıllarında kendi gücü ile Danişnâme-i Âliye'de (Yüksek Öğretmen Okulu) tahsil alır. Burayı bitirdikten sonra 1921 yılının yazında Baku'ye döner. Azerbaycan hükümeti onu 35 Amerikan doları maaş vererek yeniden İstanbul Üniversitesi Tarih-Edebiyat Fakültesi'nde tahsile yollar. Ona Avrupa metodlan ile Azerbaycan Edebiyat Tarihi 'ni yazması görevi verilir. 1920 yılının başlarında edebiyat tarihimizle ilgili tezkireler çok olsa da, Avrupa üslûbunda yazılan edebiyat tarihine dair eserler çok azdı.
İstanbul'da tahsil aldığı yıllarda Şebab, İnci, Syus, Hidmet-i Umûmiye, Yarın İstanbul dergilerinde şiirlerini, Servet-i Fünûn, Türk Yurdu ve Hayat dergilerinde ilmî makalelerini yayımlatan Emin Âbid, sosyal karakterli siyasî işlerle de uğraşmıştır. KGB'nin soruşturma evraklarında onun M. Emin Resulzâde'nin evine sık sık gittiği, Azerbaycan muhacirlerinin toplantılarına katıldığı, Yeni Kafkasya dergisinde anti-Sovyet karakterli şiir ve makaleler yayımlattığı gösteriliyor.'
Mehmet Fuat Köprülü'nün temelini attığı Türk Ocağı'nın faal üyelerinden biri olan Abid, Viyana, Budapeşte ve İstanbul'daki kütüphanelerden, arşivlerden ve şahsî kütüphanelerden yararlanarak, Azerbaycan Edebiyatı Tarihi'ni yazar. Bir kaynakta Emin Âbid'in 6 ciltlik Azerbaycan Türklerinin Edebiyatı Tarihi adlı eseri yazdığı, onun son cildini, üniversiteyi bitirirken mezuniyet tezi olarak sunduğu, eserin bir Macar Doğu bilimcisi tarafından tercüme edilerek, yayına hazırlandığı belirtilir.'0
1922 yılında, İstanbul Üniversitesi Tarih-Edebiyat Fakültesi'ne giren şâire Nafıye Ahmet Şükrü Kızı (Nafıye Hanım babasını küçük yaşlarda kaybettiğinden dolayı o üvey babası Tevfik Tanur'un soyadını kabul etmiştir) ile tanışan Emin Âbid, 1925 yılında onunla evlenmiştir. Onlar iki yıl sonra birlikte Bakü'ye dönerler. Nafiye Hanım'ın tahsili yarım kalır. Oldukça güzel ve kültürlü bir hanım olan Nafıye Hanım, "Nafiye Âbid" imzası ile Azerbaycan'ın dergi ve gazetelerinde şiirlerini ve hikâyelerini yayımlatır."
Aynı yıllarda, Azerbaycan'da yüksekokul mezunu kadrolara büyük ihtiyaç duyulduğundan dolayı, genç aileye hiçbir yakınlık gösterilmez. Aksine baskı yapılır. Bazen Baku Pedagoji Okulu'nda, bazen üniversitede öğretim üyeliği yapan, gazetede danışman olarak çalışan ve durup dinlenmeden araştırmalar yapan genç âlimi merkezden uzaklaştırırlar. Âbid, 1928-1938 yıllarında belirli aralıklarla Ağdaş, Guba, Ağdam, Kürdemir gibi yerlerde öğretmenlik yapar."
Merkezden uzaklaştırılmasının sebebini KGB'nin arşivlerinden öğrenebiliyoruz. KGB, 1929 yılında Baku ve çevresinde iki yıl faaliyet gösteren "Genç Azer" adlı gizli cemiyetin üyelerini tutukluyor. Onlardan Hasanağa Ahuntzâde ve Haşim Aslanov sorgulamada verdikleri ifadelerinde, Emin Âbid'in sınıfta Ömer Seyfettin'in komünizme düşman kabul edilen "Bomba" hikâyesini okuduğunu ve kendine yakın bulduğu talebelere Türkiyeli Pantürkist şâirlerin eserlerini okumalarını tavsiye ettiğini söylemişlerdir. Yüksek Pedagoji Okulu'nda öğrenci olan Nigâr Refibeyli'ye (Nigâr Hanım şâir Resul Rıza'nın eşi ve şimdi Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı Anar Bey'in annesidir) özel itina gösteriyor ve Türkiye'de yayımlanmış kitap ve dergiler veriyor. Yüksek okullarda, yüksek teknik okullarında, sanat okullarında ve liselerde okuyan gençler arasında millî şuurun yayılmasından ürken Azerbaycan Devlet Siyasî İdaresi (KGB) Başkanı N. Rızayev'in Azerbaycan Komünist (Bolşevikler) Partisi Merkezi Komitesi Sekreteri'ne yazdığı 15 Mayıs 1929 tarihli raporunda, bazı bentlerde şöyle deniyor: "a-Temizleme zamanı (Okullarda milliyetçi öğretmenlerin uzaklaştırılması kastediliyor) asıl dikkat okullarda milliyetçi şovenizmi yaymada daha e ikin davranan öğretmenlere -Türk edebiyatı, sosyoloji ve coğrafya öğretmenleri- yönetilmelidir. Sovyet okullarında az da olsa istenen ılımlı yolu takip etmeyen ıslâh olunmaz ırkçı, milliyetçi öğretmenleri temizlemek gerekir. b-Milliyetçi öğretmenlerin top-yekûn temizlendiği düşüncesini uyandırmamak için bu işi teker teker ve ayrı ayrı okullarda hayata geçirmek gerekiyor... g-Temizleme yapılması i'çin Azerbaycan Devlet Siyasî İdaresi'nin (KGB) temsilcisinin de kanlı-mı ile gizli bir komisyon kurulsun.""
Henüz İstanbul'da tahsil alırken Bakü'deki dergilerde ilmî makalelerini yayımlatan Emin Âbid, bütün takibata ve baskılara rağmen, durup dinlenmeden ilmî araştırmalarını devam ettiriyordu. Azerbaycan edebiyatı tarihinde birçok konulara ilk yönelen o olmuştur. Örnek olarak, Sohbet-ül Esmer (Meyvelerin Sohbe-H'j'nin Fuzûlî'ye ait olduğunu ispatlayan,14 Kitab-ı Dede Korkut hakkında değerli araştırmalar yapan,15 Türkiye, Azerbaycan, Tatar, Özbek, Gagauz, Kerkük vs. Türk halklarının beşbin mânisini karşılaştıran, tarihini belirleyen odur.16 Azerbaycan'da yayımlanan dergi ve gazetelerle yetinmeyerek, Ankara, Semerkant, Byunyakski (Dağıstan)'deki dergilerde araştırmalarını yayımlamıştır.
Mirza Feteli Ahuntzâde'nin eserleri, dini tenkit etmesi ve edebiyata getirdiği yeniliklerden dolayı Sovyet Azerbaycan'ında itina ile toplanıp arşivi çıkarılıyor ve yayımlanması plânlanıyordu. Ahuntzâde'nin mirasının en iyi araştırıcılarından birisi Emin Âbid idi. Bu sebeple onu mecburen İlimler Akademisi'ne aldılar ve Âbid'e Ali Nâzım ile birlikte Ahuntzâde'nin eserlerini üç cilt hâlinde yayımlama işi verildi. Onlar kısa zamanda bu işi bitirdiler. Onun Farsça eserlerini Emin Âbid Türkçeye çevirdi, geniş bir Önsöz yazıp bazı konularda geniş izahatlar verdi. Azerbaycan İlimler Akademisi İlmî Konseyi, Emin Âbid'e 1926-1935 yıllarındaki çalışmalarından dolayı doktora tezi hazırlamadan İlimler Namzedi (doktorluk) unvanı verilmesini teklif etti. Ama siyasî mülâhazalardan dolayı bu olay gerçekleşmedi.
Emin Âbid'in, M. Feteli Ahuntzâde hakkında yaptığı araştırmalar hacminin büyüklüğüne göre değil de, kapsadığı alanla dikkati çekiyor. Beş, altı dil bilmesi, geniş ilişkileri ona M. Feteli Ahuntzâde (Avrupa, Rusya, Türkiye, Azerbaycan Basınında Yayımlanan Araştırmalara Bir Bakış)'1 gibi bir araştırmayı tamamlama imkânı vermişti. Kadı Burhaneddin, Fuzûlî, Habibî, Hataî gibi Ortaçağ şâirleriyle birlikte, 19. yüzyılda yaşayan Ahuntzâde'yi de ortak Türk edebiyatının temsilcisi gibi araştıran Emin Âbid bu çalışmaları ile çağdaşlarından ayrılıyordu. Ahuntzâde'nin birçok eserini ilk defa ortaya çıkaran ve onlar hakkında bilgi veren Emin Âbid olmuştur. O zamanın basınında ondan fazla araştırma yayımlatmıştır. Ahuntzâde'in üç cilt hâlinde yayımlanan eserlerinin birinci cildine Emin Âbid'in yazdığı Önsöz 182 sayfadır. Kaynakların verdiği bilgiye göre, onun Ahuntzâde hakkında iki monografisi ve birkaç araştırması olmuştur. Ancak 1937 yılının baskı siyâseti bu eserlerin yayımlanmasına engel olmuştur.
Emin Âbid'in Hece Vezninin Tarihi," Edebiyat ve İlim,19 Derebeylik Devrinde Azerî Edebiyatı,20 Genç Yazarlara Nasihat*1 gibi araştırmaları Azerbaycan edebiyatı tarihinin incelenmesi ve edebiyat teorisinin belirli bir çizgiye gelmesinde önemli rol oynamıştır. Basın tarihimize dair önemli birkaç araştırması22 ile Firdevsi ve Şehname23 adlı araştırması bugün bile değerinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Yayımlanmayan "Azerbaycan Folkloru",24 "Habibî",23 "Mirza Ali Ekber Sabir"26vs. makaleleri ise arşivde korunmuştur.
Uğradığı takibatlara rağmen, takriben 1600 sayfalık eseri günümüze kadar gelip ulaşmıştır. Devrin iktidarı Mayıs 1937 tarihinde Emin Âbid'i İlimler Akademisi'ndeki çok sevdiği işinden ayırır ve araştırmalarını gasp eder. 14.7.1938 tarihinde ise onu Türkçülük, milliyetçilik duygulan taşıdığı ve Mehmet Emin Resulzâde ile birlikte anti-Sovyet propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklarlar. Üç aylık çok ağır sorgulamadan sonra "vatan hâini" suçunu isnat ederek, 21 Ekim 1938 günü saat 21.30'da kurşuna dizerler.27
Emin Âbid'in sevgili eşi Nafiye Hanım kocası göz altına alındıktan, evlerinde neleri varsa yağmalandıktan sonra, Türkiye'ye dönmeye çalışır. Bu gaye ile gizli olarak Batum'a gelir ve orada Türkiye'nin konsolosu Nuri Bey'den vize talebinde bulunur. Nuri Bey'in eşi Bediye Hanım, Nafiye Hanım'ın annesi Zehra Hanım'ın uzak akrabasıdır. Zehra Hanım 1930 yılında kızını görmek gayesiyle Baku'ye geldiğinde orada konsolos olan Nuri Bey onu ve kızı Nafiye Hanım 'ı evinde misafir etmiştir.
Nafiye Hanım, Batum'da konsolosluktan çıkarken KGB mensupları tarafından göz altına alınır ve Baku'ye getirilir. Casuslukla suçlanarak sorgulanmaya başlar. Sorgulama evraklan arasında bulunan doktor raporları ve gözetim altında iken çekilen fotoğraflarından onun ağır işkencelere maruz kaldığı anlaşılıyor. KGB'nin en çok ilgisini çeken şey, Nafiye Hanım'ın Türkiye'deki akrabalandır. Annesinin yakın akrabası milletvekili ve bakanlık yapmış olan Abdulhalûk Ren-da ve üvey babası Devlet Demir Yollan'nda baş muhasip görevini yürüten Tevfik Tanur'dur. 11.8.1938 yılında Nafiye Hanım'a üç yıl hapis cezası verilir, ancak Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti Devlet Siyasî İdaresi (KGB) Manevâr-ı Kafkasya Askerî Savcı Yardımcılığı görevini yürüten ikinci dereceli askerî hukukçu Kurbanov'un 28.4.1939 tarihinde imzaladığı belgede şunlar yazılmıştır: "Nafiye Ahmetova Şükrü Kızı aleyhinde toplanan delillerin karakterini göz önünde bulundurarak, bu suçlamanın mahkemede görüşmek üzere yollanması sakıncalıdır "n
Nafiye Hanım göz altına alındığında, bırakın ev eşyaları, hattâ üzerindeki elbiseler ve "165920" numaralı altın kol saati, pırlanta küpeler, altın yüzükler, gümüş yüzük ve diğer değerli ziynet eşyaları bile elinden alınmıştır.
1956 yılından sonra, 1937-1938 yıllarında kurşuna dizilenlerden birçoğu aklandı, ancak bu aklanma görünüşte bir aklanma idi. Çünkü onları mahveden rejim hâlâ yaşıyordu ve eserlerinin yayımlanmasına engel olunuyordu. Sovyetler Birliği parçalanıp mahvolsa ve yeni cumhuriyetler meydana gelse de, rejimin kurbanları gerçek anlamda aklanamamışlardır.
NOTLAR
' Bu makale, Seyfettin Altaylı tarafından Türkiye Tiirkçesi'ne aktarılmıştır.
1. Azerbaycan Millî Tehlikesizlik Nazirliği'nin Arşivi, Belge No. 32796. s. 24.
2. Azerbaycan İlimler Akademisi Fuzûlî Edebiyat Enstitüsü (AİAFEE), Emin Âbid Ahmeıov'un şahsî belgesi.
i. İslâm Ağayev, "İki Rejimin Kurbanı-Ali Abbas Müznib", Halk Gazetesi, 4.2.1988.
4. Baba-i Emir Dergisi, 25.5.1915, Nu. 6, s. 5.
5. Mektep Dergisi, 1916, Nu. 12, s. 52.
6. AİAFEE, Arşiv, 37, C3 (531, fond 1, siyahı 1, saklama vahidi 55, s. 7.
7. AİAFEE, Arşiv, 37, G3 (53), fond 1, siyahı 1, saklama vahidi 3 s. I.
8. AİAFEE, Arşiv, 37, G3 (53), fond 1, siyahı 1, saklama vahidi 5. s. 1.
9. AMTNA, Arşiv, Belge Nu. 32796.
10.Eli Şahbazov, "İstanbul Darülfünun'da Azerî Edebiyatı Tarihi", Türkiye Mektupları; "Emin Abid'in "Azerî-Türk Edebiyatı Tarihi" Adlı İlmî Eserini İstanbul'daki Darülfünun'da Müdafaa Etmesi Hakkında", Yeni Fikir Gazetesi, 2.7.1926.
11. Nafiye Âbid, Dan Yıldızı Jurnali, 1928.
12.AMTNA, AİAFEE, Ali Şâmil Hiiseyinoğlu'nun şahsî arşivinde olan hâtıralar.
13.Genç Azer (İstintak Materialleri Üzerine), Baku 1993, s. 13-33.
14.Emin Âbid, "Fuzûiî'nin Tedkik Edilmemiş Bir Eseri", Maarif ve Medeniyet Jurnali, 1926. Nu. 12(35), s. 32-34.
15. Emin Âbid, "Türk El Edebiyatına İlmî Bir Bakış (Oğıız'uıme)".Dan Yıldızı Jurnali, 1929, Nu. 5 (29), s. 30-32, Nu. 8(32). s.28-29; Emin Âbid, "Aşiret Dövründeki Azerbaycan Edebiyatına Dair Vesikalar", Azerbaycan'ı Öğrenme Yolu MakalelerToplusu, 1930. Nu.3. s. 48-52.
16. Emin Âbid, "Türk Halkları Edebiyatında Mani Nevi ve Azerbaycan Edebiyatına Dair Vesikalar", Azerbaycan'ı ÖğrenmeYolu Makaleler Toplusu, 1930, Nu. 4-5, s. 9-42.
17.Emin Abid, "M.F. Ahundov Hakkında", Maarif İşçisi Jurnali. 1928, Nu. 4, s. 40-44. Nu. 5-6, s. 24-32, Nu. 7-8. s. 87-93 (Makale tamamlanmamıştır).
18.Emin Âbid, "Hece Vezninin Tarihi", Maarif İşçisi Jurnali. 1927, Nu. 3, s. 50-55, Nu. 4, s. 58-61, Nu. 6-7. s. 45-62.
19.Emin Âbid. "Edebiyat ve İlim ", Maarif İşçisi Jurnali. 192744, Nu. 9, s. 19-53.
20.Emin Abid, "Derebeylik Devri Azerî Edebiyatı", Maarif ve Medeniyet Jurnali, 1927. Nu. 4-5, s. 42-45.
21.Emin Abid, "Genç Yazarlara Nasihat". Komünist Gazetesi. 26.11.1929.
22.Emin Âbid, "Azerbaycan Proleter Gazeteciliğine Bir Bakış". Dan Yıldızı Jurnali, 1928, Nu. 1.13, s. 21-26, Nu. 2, s. 20-23. Nu. 8-9, s. 38-41. Emin Abid, "Mirze Feteli Ahuntzâde'nin Matbuat Münakaşaları", İnkılâp ve Medeniyet Jurnali, 1936, Nu. 3, s. 38-40.
23.Emin Abid, "Firdevsi ve Azerbaycan Edebiyatı", (Firdevsi'nin Şehname adlı eseri için yazılan üç önsözden biri), Baku, Azer-neşr, 1934, s. 94-/07.
24.Azerbaycan Merkezi Devlet Edebiyat ve İncesanat Arşivi, fond 170.
25.Azerbaycan Merkezi Devlet Edebiyat ve İncesanat Arşivi, fond 170.
26.Azerbaycan Merkezi Devlet Edebiyat ve İncesanat Arşivi, fond 170.
27.Azerbaycan Millî Tehlikesizlik Nazirliği'nin Arşivi (AMTNA), Emin Âbid'le ilgili belge. Nu. 32796.
28.Azerbaycan Millî Tehlikesizlik Nazirliği'nin Arşivi (AMTNA), Nafiye Ahmetova Şükrü Kızı ile ilgili belge, Nu. 269342.
Çap olunub: Emin Abidin hekayesi ile ilgili kesin cizgiler. “Bilge” dergisi, (Ankara) 1999, sayı 21, səh.23-26.
|