Azerbaycan'da "Divan-u lüğat it- Türk"ü ilk çevirmeni


Ali Şamil Hüseyin oğlu
Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Folklor
 Enstitüsünün uluslar arası ilişkiler bölmesi,
Bakü-Azerbaycan

 AZERBAYCAN'DA “DİVAN-U LÜGAT İT-TÜRK”ÜN   İLK ÖĞRENİLME VE ÇEVRİLMESİ

ÖZET «Divan-u Lügat it-Türk”ün basılmasından az sonra onun Türkçeye çevrilmesi ve tanıtılmasına başlatıldı. Azerbaycan'da Mirze Möhsün İbrahımov “Mahmud Kaşgari” başlıklı makalelerini Bakıda basılan “Yeni yol” gazetesinin 1924 yılın 21-25 Temmuz-Ağustosunda yayınlatmıştır. Bu makalelerden birincisinde Kaşkarlı Mahmudve onun eserinden söz açılıyorsa, sonrakilerde “Divan-u Lügat it-Türk” den çevirmeler veriliyor

1920-30 yıllarda İstanbul Üniversitesini bitirip vatana dönen Emin Abid de Bakıda ve Tiflis de yayınlattığı  ayrı-ayrı makalelerinde “Divan-u Lügat it-Türk” den söz açmış ve ondan kaynak gibi yararlanmıştır.

Bu konuda en büyük hizmeti ise Azerbaycan Bilimler Akademisinin araştırıcısı Halit Said Hocayev yapmıştır. 1888. yılda Özbekistan’ın başkenti Taşkent’in Bostanlığ ilçesine bağlı Koşkorgon köyünde doğmuş Halit Sait Hocayev medreseni bitirdikten sonra İstanbul’a gitmiş, darülfünunun tarih-edebiyat fakültesinde okumuştur. Müslümanlara yardım için 1918. yılda Nuri Paşa’nın emrinde kurulmuş Kafkas İslam Ordusu ile birlikte Azerbaycan'a gelmiş, burada istiklal savaşına kalkmıştır.

1920. yılda  Rus Sovyet Orduları Azerbaycan’ı işgal edende Halit Sait Özbekistan’a gitmek zorunda kalsa da, 1924. yılda geri dönüyor, Bakı’da ve ilçelerde öğretmenlik ediyor. 1926. yılda “Osmanlı, Özbek, Kazak Lehçelerinin Mukayeseli Sarfı-Nahvi”, 1929. yılda “Yeni Elifba Yollarında Eski Hatıra ve Duygularım”, 1933. yılda “Muhtasar üslubıyat” ve s. kitaplarını yayımlatıyor.

 1935. yıl 1 Eylülden ise  «Divan-u Lügat it-Türk”ün  Arap dilinden Türkçe’ye çevirmek ve yayına hazırlamak için görevlendiriliyor. 1937 yılın  Nisan ayında bu işi bitiriyor ve eseri Leningrad’da (S.Peterburga) çalışan ünlü Türkologlardan akademik İgnati Kraçovski (16.03.1883-24.01.1954) ve prof. Sergey Malov’a (16.01.1880-06.09.1957) rey için takdim etmeye hazırlıyor.

   Maalesef  şu araştırıcıların her üçü Sovyet irticasının kurbanı olduğundan “Divan-u Lügat it-Türk” basılmamış ve onun araştırılması uzun yıllar dayandırılmıştır.
 Anahtar Kelimeler : Kaşkarlı Mahmud, Divan-u Lügat it-Türk, Mirze Möhsün İbrahimov, Emin Abid. Halit Sait Hocayev

Giriş
20 yüzyılın başlangıçında ulaşım günümüzle kıyaslanmayacak kader geride olmasına bakmayarak bir çok yönlerde sık alakaların olmasına hayran kalmamak oluyor. Bunu Kaşkarlı Mahmudun  “Divan-u Lügat it-Türk” eserinin İstanbul’da basılmasından az sonra Türk dünyasında  gösterdiği etkiden aydın görmek olur.

Biz bu büyük esere Türk dünyasının her yerinde değil, Azerbaycan'da üç bilim adamının nasıl ilgi gösterdiklerinden ve onların talinden söz açacağız.

 

1. “Divan-u Lügat it-Türk”ün tanıtılmasında ve Azerbaycan Türk’çesine çevrilmesinde Mirze Möhsün İbrahımov rolü

 

Kaşkarlı Mahmud’un “Divan-u Lügat it-Türk” eserinin basılmasından hemen sonra onun Türkçeye çevrilmesine başlatıldı. Bu işte öncüllerden birisi Azerbaycanlı bilim adamı  Mirze Möhsün İbrahımov oldu. Azerbaycan matbuatında Mirze Möhsün,  M. M. İbrahımov, Mirze Möhsün İbrahımov vb. imzalarla oldukça değerli ilmi makaleler yayınlatan araştırıcı  Bakıda basılan “Yeni yol” gazetesinin 1924 yılın 21-25 Temmuz-Ağustos saylarında  “Mahmud Kaşkari” başlıklı makalelerini yayınlatıyor. Bu makalelerden birincisinde Kaşkarlı Mahmudun kısa özgeçmişi ve “Divan-u Lügat it-Türk” tanıtılıyor. Sonraki üç makale “Divan-u Lügat it-Türk” den çevirmelerdir.

Mirze Möhsün İbrahımov «Divan-u Lügat it-Türk”ü çevirmeye başlasa da onun prensipleri-kuralları nasıl olacağı hakkında bir bilgi vermiyor. Bu kuralları sonralar Halid Seid Hocayev hazırladı.

 

2. Emin Abid “Divan-u Lügat it-Türk” hakkında

Azerbaycan'da “Divan-u Lügat it-Türk” hakkında değerli bilgi veren araştırıcılardan biri de Emin Abiddir. Onun direk bu konuda araştırmalarına rastlamadık. Çok ciltlik Azerbaycan edebiyatı tarihi eserinde ve şu konudaki makalelerinde “Divan-u Lügat it-Türk”ü kaynak gibi göstermiş ve oradan örnekler vermiştir.

Bakıdaki Maarif işçisi dergisinde yayınlattığı “Hece vezninin tarihi” makalesini: "Vezin dilin mahsulüdür, her içtimai zümrenin kendi ilk şiirine verdiği ahenk dilin umumi ahenginden ayrılan unsur-alametler mecmuasıdır. Türklerin şiir musikisini aktarmak üçün ne Arabistan’ın kığın çöllerine, ne de İranın tozlu obalarına gitmek lazım değildir: gözlerin dilimize çevrilmesi, bunun felsefesini anlamak üçün yeterlidir" (Abid, 1927:50, sayı 3) deye başlayan araştırıcı ilk hece numunelerini Orhun yazıtlarında ve “Divan-u Lügat it-Türk”de arıyor. Onun fikrince hiçinin ilk numuneleri Kaşkarlı Mahmudun "Divan-u Lügat it-Türk"de korunup saklanmış atalar sözleridir.

Araştırıcıya göre hece vezninin formalaştığı ilk zamandan günümüze dek en geniş yayılan türü yediliktir. Bu da kendini iki şekilde gösteriyor. Yeddi hece çok zaman altı heceli ile karma işlenir. Gah yeddi heceli dörtlüklerin üçüncü mısrası altı heceli olup, gah da altı heceli dörtlüklerin dördüncü mısrası yeddi heceli olup. Yazara göre yeddi heceli vezin inkişaf itse de altı ve sekiz hecelileri de aradan çıkarmamıştı.

Onun fikrince, kısa vezinlerde taravetli sesler az duyulur. Dil inkişaf ettikçe uzun vezinler formalaşır. Bu da şirin bedii değerini artırır. Sübut üçün Kaşkarlı Mahmud "Divan"ına nazar salarak yazır ki, manzum parçaların çoğu kısa vezinde-esasen yeddi hecelidir. Uzun vezinli beyitler ise azdır. Bundan anlaşılır ki, 950 il önce Türk edebiyatında hece vezninin bir çok türü varmış. Zaman öttükçe onlardan az kısmı aradan çıkmış, kalanlarsa tekmilleşerek daha da cilalanmıştır.

Emin Abid "Divan"dakı 13 ve 15 heceli şiirlerin duraklarını gözden geçirerek  üzerinde 13 hecelide  yedinci heceden sonra bir durak olduğu halda, 15 heceli şiirlerde dört durak olduğunu, bu duraklıların üçünün dört heceli, sonuncunun ise üç heceli olduğunu yazıyor. O,  "Divan"dakı 6’dan 15 heceye dek olan şiir parçalarını araştırarak aşağıdaki kanaate gelir: "Bu gün çok inkişaf eden on bir heceliya hiç bir numune yoktur. Demek on bir vezin bu zamanlarda henüz çok tatbik edilmemiştir".(Abid, 1927:50, sayı 3)

Yazar hece vezninin en geniş yayılmış şekli olan on birliğin formalaşması zamanını aydınlaştırmağa çalışıyor. Emin Abid Türklerin Batıya yürüşlerini, Arap ve Fars edebiyatı ile yakından tanış olmalarını ve ondan berelenmelerini göz önüne getirerek yazır: "Türk edebiyatı yalnız mevzu (motif) itibarı ile değil, umumi tehnığa itibarı ile de ayrı ve yabancı olan, yeni bir edebiyat karşısında bulundu. Hece vezni gerek halkın muhtelif sınıfları ve gerek de aşiret aristokratı edebiyatında yegane vezinken Arabi’n aruzu üzerinde yeni bir şiir abidesi yükselmeye başladı".(Abid, 1927:50, sayı 3)  Buna numune olarak Yusif Has Acibin (Balasakunlunun) 1069-1970. yıllarda yazdığı 6500 beyitli "Kudadku biliki" gösterir.

Emin Abidin "Türk halkları edebiyatında mani nevi ve Azerbaycan bayatilerinin hususiyetleri" adlı araştırmasına hece vezninin tarihinin öğrenilmesinin davamı kimi bakmak olar. "Azerbaycan Tetkik ve Tetöbbe Cemiyetinin yayına hazırladığı "Bayatılar" kitabına "ön söz" gibi düşünülmüş bu makalesinde Emin Abid yalnız Azerbaycan bayatı(mani) türünü  araştırmıyor. Bu türün inkişaf yolunu izliyor.  Turfan, Altay, Özbek, Mişar, Kazan, Kırım, Anadolu, Gagauz, Dağıstan, İran Türkleri arasında geniş yayılmış hece vezninde 7 heceli, 4 mısralı beş bin dörtlüyü karşılaştırır, meraklı ilmi neticeleri ortaya koyur. 1928 yılın Ekiminde bitirdiği araştırmada Emin Abid esasen metin üzerinde çalışmalar aparıp. (Abid, 1930:50, sayı 4-5)  

Tarihi geçmişimize baş vurup. Orhan abidelerindeki 7 heceli nazım parçalarının Bayatlılarımızın inkişafında rolüne nazar salıp. O, "Divani Luğati it-Türk"ü, "Kudadku biliği" vb. kaynakları gözden geçirerek yazır: "Her halda mani türünün Orta Asya halkları arasında Altay’a kader geniş bir sahada "Divani Luğati it-Türk"in yazılış tarihinden çok önce yaşadığı hakkında Kovalski gibi  bizden çok daha salahiyetdar bir mutetebbinin fikri ayrıca dikkat edilecek bir nüktedir".(Abid, 1930:50, sayı 4-5)  

Rubainin, tuyugun bir tür gibi formalaşmasında manilerin esas rolü olmadığı fikirle razılaşan Emin Abid "Divan-u Luğati it-Türk"deki yeddi heceli manzumelerin bayatlılarımızla farklı cihetlerinin olmasını tabii sayır ve oradaki koşma manasında işletilen koşuk sözünün bu gün bizim bildiğimiz hece vezinli bir şiir şekli değil, umumiyetle şiir, kaside, recaz manasında işletildiğini gösteriyor.

Kaynaklardan aldığı numuneleri yalnız formalarına, hecesinin sayına göre değil dahili kuruluşuna göre de karşılaştırır. Bu kanaate gelir ki, Hoca Ahmed Yasevinin "Divani Hikmet"indeki yeddi heceli şiirlerde mısralar 3-4 duraklısı ile verildiğine göre "Divani Luğeti it-Türk"deki şiir parçalarına daha yakındır.

 İlim aleminde Emin Abid gibi tanınan araştırıcının adı Zeynalabdin, babasının adı Mütellib, soyadı Ahmedovdur.(Şamıl, 1999: 23, sayı 21) 1898. yıl Kasımın 2’de Bakı şehrinde doğan Zeynalabdin ilk tahsilini anası Molla Reyhan’ın evde hanımlar ve çocuklar için açtığı Kur’an-ı Kerim okutma kursunda almış, sonra şehir belediyesinin III. Aleksandr Erkek Gimnazyumu’nda devam ettirmişti. Onun milliyetçi bir ruh ile büyümesinde ailesinin, özellikle de ağabeyi Aliabbas Müznib’in (1882-1938) rolü büyük olmuştur. Gençliğinde araba düzelten Aliabbas Müznib coşkun vatanseverliyi ile 30 yaşında dikkati kendine celp edebilir. Mizah şiirler, publisist makaleler yazır, milli şuur uyandıracak eserleri dilimize çevirerek yayınlatıyor. Türklük, İslamlık aleyhtarlarına karşı sert tepkisi hakim dairelerin hoşuna gitmiyor. Onun baş yazar olduğu Hilal gazetesi ve Şehabi Sağib dergisi Rus çarlarının sömürgecilik siyasetinin aleyhine makaleler yayınladığına göre 1911 yılında kapatılıyor ve kendi de  Sibirya’ya sürgün ediliyor. 1913 yılında Rusya Çarları Romanovlar sülalesinin hakimiyete gelmesinin üç yüz yılı münasebeti ile verilen afvi-umumiye (amnistiya) Müznib’in de sürgünden kurtulmasına sebep oluyor. (Ağayev, 2000:35 ) Bakıya döndükten sonra yeniden mizahi şiirler yazıyor, coşkun ilmi, edebi, publisistik ve yayıncılık faaliyeti ile uğraşıyor.

Lisede okuduğu yıllarda gazete ve dergilerde Abid, Abid Mütellib oğlu, Abid Mütellibzade, Gozkurab bey vb. imzalarla yayınladığı şiirlerde, hikayelerde, makalelerde, tercümelerde güçlü bir yurt sevgisi var. "Cihanda ali makam tutmak üçün gaflet etmeyip ayağa kalkarak düşmenden intikam al!"(Dirilik, 1914:67, sayı 5) diye haykıranda o 16 yaşındaydı.

Emin Abid 1918. yılda İstanbul’a giderek orada Darülmuallimi aliyeye dahil olur. 1921. yılda teshilini başa vurup Bakı’ya dönüyor. Gittiğinde Azerbaycan’da bir uyanış, milli değerlere ihtiram vardı. Geri döndükte ise bunun eksi ile karşılaşıyor. Görüyor ki, milli değerler unutturulmaya çalışılıyor. İnkılap dili, inkılap kültürü adı altında bir Ruslaştırma siyaseti yürütülüyor. Her yerde bir yenileşme, aktarış hevesi vardı. Komünistler zor gücüne hakimiyeti ele almışlardı. Ama kuracakları devlette ahlak, aile, medeniyetin nasıl olacağı, halklar arasında alakalar nasıl kurulacağı konusunda net bilgileri yok idi. Eski ne varsa kötülenir, küçümserleştirilir,  her şey inkar edilir,  her şeyin yeniden yaratılması öneriliyordu. Hatta  ifrat inkılapçılar demir yolunu, fabrikaları, binaları bile dağıtır  yenisini dikmeyi talep ediyorlardı. Proleter edebiyatı, proleter medeniyeti, proleter şairi vb. ifadeler gündemde idi. Bu sadece moda değildi, hakimiyette olanlar tarafından müdafie edilen, kızıştırılan bir akın idi.

Bu harekata koşulmuş milli aydınların çoğu sosyalist medeniyet, sosyalist edebiyatı, edebiyatta, sanatta partililik adı altında Ruslaştırma siyaseti yürütüldüğünü görmüyorlar, yahut görseler de ona karşı tepki göstermiyorlardı. Klasik edebiyatımızın incilerini "iylenmiş, gokumuş", "iptidai", "gayri-medeni" adlandırırlardı. "Biz yüzümüzü Fuzuli’lere, Nesimi’lere, Vagif’lere, Mirze Feteli’lere, Hüseyn Cavid’lere değil, Verharn’lara, Uitmen’lere, Jül Romen’lere, Mayakovski’lere ve bütün dünya klasiklerine çeviriyoruz" (Gülen Adam, 1929: sayı 1) diye gazete, dergi sayfalarını dolduranlara Emin Abid’ler aynı metotla  cevap veremezdiler. Onlara ilmi araştırmalarıyla  cevap veriyordular.

 Emin Abid İstanbul Üniversitesinde okurken muhacerette yaşayan Memmedemin   Resulzade ile sık irtibatta olur, onların yayınlattığı vb. dergilerde Sovyetler Birliğinin aleyhine Gültekin imzasıyla şiirler yayımlatıyor. Sonradan bu şiirler İstanbul’da 1928. yılda yayınlanan “İstiklal uğrunda” toplusunda ve 1948. yılda yayımlanan “Buzlu cehennem” kitabında basılır. İstanbul’da okurken Mehmet Fuat Köprlüzade’nin rehberliği altında çok ciltlik “Azerbaycan Türklerinin edebiyat tarihi”ni yazmaya başlıyor. Daha çok kaynak bula bilmek için genç araştırıcı İstanbul kütüphanelerine çalışmakta kalmıyor, Viyana, Budapeşte, Gazven, Erzurum vb. şehirlere de gidiyor.(Şahbazov, 1926:9 Ocak)  Yazdıklarının bir kısmını Türkiye’deki Servet-i Fünun, Türk yurdu, ve Hayat  ve Azerbaycan’daki Maarif işçisi,  Maarif ve medeniyet dergilerinde yayınlatır. (AMEA RHA fond 39, siyahı 374).

İlk makaleleri ile dikkati kendisine çekebiliyor. “Yanlış anlaşılan bir şair. (İstanbul’dan mektup), Azeri Çelebi” makalesinde Salman Mümtaz’ın yanlışlığa yol vererek Azer sözünü esas götürerek şairin Azerbaycanlı olmasıyla razılaşmıyor. Azeri Çelebinin ömür yolu konusunda geniş bilgi vermekle yanlışlığa son koyur.

Türk yurdu ve Maarif ve medeniyet dergilerinde “Fuzuli’nin tetkik edilmemiş bir eseri” makalesini yayınlatır. Emin Abid bu makalesinde ilk defe Mehemmed Süleyman oğlu Füzuli’nin “Sohbetül esmer” (Meyvelerin sohbeti) hakkında bilgi verir. “Hayat” dergisinde Mehmet Köprülü bu eserin Füzuli’nin olmadığını yazmakla Emin Abid’e cevap vermiş olur. Bu konu uzun yıllar ister Türkiye’nin, ister Azerbaycan’ın araştırıcıları arasında tartışma konusuna dönüşüyor.

Aslında makaleler Emin Abid’in çok ciltlik edebiyat tarihi kitabının parçaları, 1926. yılda Üniversiteyi bitirme tezi gibi savunduğu “Azeri edebiyatı tarihi” ise son cildi gibi planlaştırılmıştır.  Profesörler heyeti eseri yüksek değerlendirir ve basılması hakkında karar kabul ediyorlar. (Şamilov, 1986:12 Aralık).

 Üniversitenin tarih-edebiyat fakültesinde okurken kendinden bir sınıf aşağıda okuyan genç şair Nafie Ahmet Şükrü kızı ile evlenen Emin Abid 1926. yılın sonlarında hanımı ile birlikte Bakı’ye dönür. O zaman Azerbaycan’ın kadroya büyük ihtiyacı olsa da gençler Sovyet idarelerinde iyi karşılanmıyor. Zor durumlara bakmayarak Emin Abid Bakı Pedagoji Tehnikumunda (lisesine), Azerbaycan Pedagoji Enstitüsünde, Azerbaycan Devlet Üniversitesinde ders ve Bakı Maarif Evinin ve “Komünist” gazetesinin edebiyat derneklerinde Azerbaycan Türklerinin edebiyatı ile ilgili konferanslar veriyorlar.

1927-28.  yıllarda KGB okullardan, ilmi teşkilatlardan, devlet idarelerinden milli düşünceli aydınları uzaklaştırmaya başlıyor.  Emin Abid’i de işten atıyorlar. O, uzun zaman Ağdaş, Guba, Ağdam, Kürdemür rayonlarında muallim işlese de ilmi yaratıcılığını da devam ettiriyor.              

Azerbaycan’da Korgudşünaslığın esasını koyan, gazetecilik tarihini öğrenen, M.F.Ahundov’un üç ciltlik eserlerini yayına hazırlayan, arşivini ilmi esaslarla kuran, Habibi, Sabir, Vazeh vb. hakkında değerli ilmi araştırmalar yapan insandaki enerjiye, iyimserliye hayran kalmamak olmuyor. Edebiyat tarihimizde bir çok mesele var ki, ondan sohbet açanda "bu mevzunu ilk araştıran Emin Abid olmuştur" demeden geçemiyoruz. (Hüseyin oğlu,  2002:255, sayı 14).

1934-37. yıllarda SSCB İlimler Akademisi Azerbaycan Şubesinde ilmi işçi gibi çalışan Emi Abid’in dokümanları hazırlanıp Leningrada (Sank Peterbursg)  gönderilir ki, ona ilmi derece versinler. KGB dikkatinde olan, hükümet için tehlikeli sayılan Emin Abid’e  ilmi ad vermek o yana kalsın 1937’de işten atılıyor   1938. yıl 14 Haziranda İsmayıllı rayonunun Yenikend köyünde göz altına alıyorlar. (A MTNA , E.A.Ahmedov’un dosyası 32796)

Nafie Abid imzası ile şiirler, hikayeler yayınlayan hanımı ise repressiyadan kurtulmak için Türkiye’ye dönmeye çalışıyor. O yılın  11 Ağustosunda  Batum’dakı Türkiye konsolosundan vize almak isterken göz altına alıp Bakı’ya gönderirler.

 Emin Abid’in sorgulanması o kadar da  uzun sürmüyor. 5-6 defa sorgulandıktan sonra vatana hıyanette suçlayıp 1938. yılın  21 Ekiminde saat 21.30 kurşuna diziyorlar. 1940. yılın 19 Temmuzunda görevini ve rütbesini göstermeyen KGB memuru yazıyor: "Ahmedova Nafie Şükri kızı çok tehlikeli element (unsur) gibi ıslah-emek düşergesinde (ceza evinde) saklansın. Ceza müddeti 1938. yıl 11 Ağustostan hesaplansın". (AMTNA, Nafie Tevfik Taner kızı Ahmedova’nın dosyası, 39657).

 

3.Halid Seid «Divan-u Lügat it-Türk”ünilk çevirmeni

           1934 yılda Azerbaycan Bilimler Akademisinin araştırıcısı Halid Seid Hocayev ve bir kaç elemana  “Divan-u Lügat it-Türk”ü Azerbaycan Türk’çesine çevirmeye görevlendirildiler. O, önce çevrinin prensiplerini hazırlıyor ve bunu 1936 yılda SSCB Bilimler Akademisi Azerbaycan Bölmesinin Eserlerinin dilcilik toplusunda yayınlatıyor. (Hodjayev, 1936:XXXI). Bu Türk dünyasında  “Divan-u Lügat it-Türk”ün çevrilmesi hakkında ilk prensipler-kurallar idi.

    Böyle bir görevin  Halid Seide verilmesi tesadüfü değildir. Halid  Seidin Azerbaycan Bilimler Akademisi için 1934 yılın 26 Nisanında yazdığı son özgeçmişi böyledir:    

“Ben 1888 yılında Taşkent şehrine 25 kilometre uzaklıkta bulunan Köşkörğon (Köşkör, koşa,-cift, ğon-kala-A.Ş.H.) köyünde doğdum. Köydeki okulu bitirdikten sonra Taşkent’teki medresede okudum. O zamanlar Rusça eğitim veren okulları “kafirlerin okulu” olarak kabul ediyorlardı. Medresede beş, altı yıl okudum ve 1905 yılında ihtilâl meydana geldi. İhtilâlden sonra oluşan ve bütün Doğuyu bürüyen harekatın bana da etkisi oldu. Şunu düşündüm: hayatıma yeniden düzen vermeliyim. Ancak çevre çok muhafazakâr olduğundan dolayı tahsilimi Rusça devam ettirmek adeta imkânsızdı. Ben de başka bir çıkış yolu aradım.

 Etrafımdaki mollalardan ve hacılardan Konstantinopol(İstanbul-A.Ş.H.) ile ilgili tatlı ve esatiri sohbetler duymuştum. Bu şehri görmeyi çok isterdim. Babam bana çok cüzi maddi yardım edebiliyordu.. Problemin çözümü tesadüfen bulundu. Yakın köylerin birinde köylüler arasında topraklarının bölünmesi yüzünden problem meydana çıktı. Köylülere vergilerin miktarına göre topraklar vermek gerekiyordu. Medresede okurken Arapça kitaplardan toprağı ölçme tekniğini öğrenmiştim.

Bu işi görenlere müracaat ettim. Beni göreve aldılar. 5-6 ay içinde Konstantinopol’a gitmek için gereken parayı kazandım. Şimdi bir problemim daha kalmıştı: pasaport almak. O zamanlar genel valiliğin emriyle Türkistanlılara dış ülkelere gitmek için pasaport verilmesi yasaklanmıştı. Bir tanıdığın tavsiyesi ile takriben dört-beş rubleye(Rusya’da para adı-A.Ş.H. ) Çin konsolosundan bir Çinli pasaport aldım. Pasaportun üzerinde ne tarih vardı, ne de sahibinin adı düzgün okunabiliyordu. Artık bu pasaportu rahatlıkla kullanabilirdim. Bununla Konstantinopol’a gittim. Oradan da Mısır veya Suriye’ye gitme düşüncem vardı. Konstantinopol da tesadüfen Üniversitesi’nde iki yıllık hazırlık kurslarının açılacağı ile ilgili ilanı okudum. Bununla da burada kalıp kurslara devam etme kararına geldim. Deneme kurslarına 430 kişi kabul edeceklerdi. Müracaat eden 1750 kişi arasında ben de vardım. Yapılan elemeyi kazandım ve üniversiteye kayıt yaptırarak altı-yedi yıl Konstantinopol da kalarak tahsilimi bitirdim.

1918 yılında Türkistan’a dönmek gayesiyle Azerbaycan’a geldim. İrtibat yolları kapalı olduğu için Azerbaycan’da kalmaya mecbur oldum. Gence Lisesinde öğretmenliğe atandım ve ancak 1920 yılında Türkistan’a gidebildim. Oranın elverişsiz iklimi benim tekrar 1922 yılında Azerbaycan’a dönmeme sebep oldu. O zamandan beri de burada orta ve yüksek okullarda öğretmenlik yapıyorum”.(AMEA RHA, dosya 39, siyahı 313)

Halit Seid Sovyet hususu hizmet memurlarının dikkatini çekmemek için özgeçmişinde Nuru Paçanın emrinde Kafkas İslam Ordusu Azerbaycan’a  geldiğini, görevi Hazarı arkada bırakıp Türkistan’a yarıma gitmeli olan orduya beledilik etmek olduğunu yazmıyor. 1937 yılda göz altına alındıkta KGB savcısı hemen konuda Halid Seidi soruya tutuyor.(AMTNA, dosya  12493)

Halid Seidin Özbekistan’a gitmesi Azerbaycan’ın Bolşevik Rus’yası tarafından işkalı ile, yani 1920 yılın 28 Nisanında sonra ile, geri dönüşü ise Enver Paşanın Türkistan’da taarruza maruz kalarak öldürülmesi ile aynı zamana denk geliyor.                                                                              

Azerbaycan’a dönen Halid Seid Bakı’da ve ilçelerde öğretmenlik yapıyor. 1926 yılında “Osmanlı, Özbek, Kazak dillerinin mukayeseli sarfi”, 1929 yılında “Yeni Elifba Yollarında Eski Hatıra ve Duygularım”, 1933 yılında “Muhtasar Üslubıyat ” ve s. kitaplarını yayımlatır.

Özbekistan’dan öğrenciler alıp da Bakı’daki Üniversitelerde ve liselerde okutulmasına, Latin alfabesinin Türk Cumhuriyet ve toplumları arasında yayılmasına  çaba gösteren bu büyük insan  yeni kurulan Bilimler Akademisinde çalışır, Üniversite ve meslek liselerinde öğretmenlik yapar. (Hüseyinoglu, 2008:113)

 1937 yılın  Nisanında Leningrad’da (S.Peterburga) çalışan ünlü Türkologlardan Akademisyon İgnati Kraçovski (16.03.1883-24.01.1954) ve Prof. Sergey Malov’a (16.01.1880-06.09.1957) yazdığı mektupta “Divan-u Lügat it-Türk”ün çevirmesini bitirdiklerini ve görüş için onlara takdim etmeye hazırladıklarını yazıyor.   Maalesef  bu eserin basılması gerçekleş mir.  1937 yılın 9 Haziran'da Halid Seid Hocayev göz altına alınır. Onu Sovyet Rusya’sının esareti altında ezilen halkları azat etmek  ve  Vahit Türk-Tatar devleti yaratmak için aydınlarla ve bürokratlarla gizli teşkilat kurmakta suçlanır. 1937 yılın 12 Ekim’de  ise meslektaşlarıyla birlikte kurşuna diziyorlar. (AMEA RHA, dosya 39, siyahı 313)  

Sonuç

Azerbaycan'da Kaşkarlı Mahmudun «Divan-u Lügat it-Türk”ü ile ilgilenen üç kişinin  ömür yoluna kısa nazar saldık. Her üç bilim adamının kurşuna dizildiğinden konuştuk. Aslında tekçe Azerbaycan'da değil Türk dünyasının bir çok bölgelerinde “Divan-u Lügat it-Türk”le ilgilenenlerin ve onu öğrenenlerin, çevirmek isteyenlerin göz altına alındıkları, kurşuna dizildikleri hakkta bilim adamlarının yeterince bilgisi var. Bu bir daha «Divan-u Lügat it-Türk”ün nasıl büyük bir güç taşıyıcısı olduğunu gösteriyor. “Divan-u Lügat it-Türk” böyle uyatıcı güç taşımasaydı düşmanlarımız ondun öğrenilmesinden ve dilimize çevrilmesinden bu kadar korkmaz ve “Divan-u Lügat it-Türk” araştıran, çeviren, tanıtan kişileri göz altına alarak kurşuna dizmezdi.

Kaynaklar:

1.      Abid Emin.(1927). Hece vezninin tarihi (Edebiyat teorisi hakkında), Maarif işçisi dergisi, , sayı 3, 4, 6-7.

2.      Abid Emin.(1930). Türk halkları edebiyatında mani nevi ve Azerbaycan bayatılarının hususiyetleri, Azerbaycan’ı  öğrenme yolu dergisi,  sayı 4-5.

3.      Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Riyaset Heyetinin  Arşivi (AMEA RHA), fond 39, siyahı 374, Ahmedov Emin Abidin dosyası.

4.      Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Riyaset Heyetinin  Arşivi(AMEA RHA), fond 39, siyahı 313, Hocayev Halid Seidin dosyası.

5.      Azerbaycan Milli Tehlikesizlik Nazirliyinin (İstihbarat Bakanlığının)  Arşivi, Ahmedov Emin Abid Mütellib oğlunun dosyası 32796.

6.      Azerbaycan Milli Tehlikesizlik Nazirliyinin (İstihbarat Bakanlığının)  Arşivi. Ahmedova Nafie Tevfik Taner (hem de Şükri Ahmed) kızının dosyası 39657.

7.      Azerbaycan Milli Tehlikesizlik Nazirliyinin(Bakanlığının) Arşivi(AMTNA), Hocayev Halit Seidin dosyası 12493

8.      Babayev Adil.(2003) Elimizin ve ilmimizin soykırımı, I kitap, Bakı Üniversitesi neşriyatı, Bakı.

9.      Bünyadov Ziya.(1993), Kırmızı Terör. "Azerbaycan Döllet Neşriyatı». Bakı.  (Kitaba dahil edilen makalelerin ekseriyetini Z.Bünyadov 1988 yıldan başlayarak "Elm" gazetesinin muhtelif saylarında ve başka gazetelerde çap ittirip.

10.   “Dirilik” dergisi, 1914:67, sayı 5.

11.  Hocayev H.(1926). Osmanlı, Özbek, Kazak dillerinin mukayeseli sarfi. Azerbaycan Tedkik ve Tetebbu Cemiyetinin Neşriyatı, Bakı.

12.  Hocayev  Halid Seid. (1929).Yeni Alfabe Yollarında Eski Hatıra ve Duygularım, Bakı.

13.  Hocayev Halid, Tağızade Abdulla (1934). Muhtasar üslubıyat, «Azerneşr», Bakı.

14.  Hodjayev H.S.(1936) Divani luğati tyurk (Mahmuda Kaşkarskoqo), Trudı Azerbaydjanskoqo Filiala. Linqvistiçeskaya serya. XXXI, Baku

15.  Hüseyinoğlu Ali Şamil. (2002). Türk edebiyatı araştırmacısı Emin Abid. Türk dünyası (Dil ve Edebiyat dergisi) (Ankara), Güz, sayı 14.

16.  Abid Emin.(1929).Türk el edebiyatına ilmi bir bakış. "Oğuzname". Dan Yıldızı (Tiflis) dergisi,  sayı 5 (29), ve 8 (32).

17.  Azerbaycan MEA El yazmalar Enstitüsü . Aliabbas Müznib fondu, 37 (G.Z. 53) fond 1, siyahı 1, saklama vahidi 55.

18.  Azerbaycan Milli Tehlikesizlik Nazirliyinin (İstihbarat Bakanlığının) Arşivi (AMTNA), Ahmedov Aliabbas (Müznib) Mütellib oğlunun dosyası 25082

19.  Gasımov Celal (2003). Mahpus tercümeyi halı, “Sada” neşriyatı, Bakı.

20.  Gültekin-Emin Abid (1999). Buzlu cehennem (Tertip eden ve ön söz müellifi Ali Şamil), “Güneş” neşriyatı, Bakı.

21.  Şahbazov Ali (1926). İstanbul Darülfünunda Azeri edebiyatı tarihi. (Türkiye mektupları). Yeni fikir gazetesi, Tiflis, 9 Yanvar (Ocak).

22.  Şamilov Ali. (1986).Emin Abidin “Edebiyat tarihi”. “Edebiyat ve İncesenet” gazetesi, 12 Aralık, sayı 50 (2237).

23.  Şamil Ali. (1999). Emin Abidin hayat hikayesi ile ilgili kesin çizgiler. “Bilge” (Ankara) dergisi,  sayı 21.

24.  Şemsizade  Nizameddin.(1998). Azerbaycan edebiyatşünaslığı, Bakı.

25.  Hüseyinoglu Ali Şamil Katağon kurboni, Jahon Adabiyoti jurnali(Taşkent), 2008,  sayı, 1(128) Janvar.

26.  Gülen Adam. Serbest şer hakkında ilk söz, Maarif işçisi dergisi, 1929, sayı 1.

27.  Rehimov Arif. (1985). Mahmud Kaşkarinin “Divani lüğeti-it Türk” eseri ve Azerbaycan dilciliğinin leksikası, (Filologiya Bilimleri namizadi alimlik derecesi almak için takdim edilmiş dissertasiya), Azerbaycan EA Esaslı Kütüphanesi, Bakı.

28.  Şahbazov Ali.(1926).İstanbul Darülfünunda Azeri edebiyatı tarihi. (Türkiye mektupları). Yeni fikir gazetesi, Tiflis, ,9 Yanvar.

29.  Şamilov Ali.(1986).Emin Abidin “Edebiyat tarihi”. “Edebiyat ve İncesenet” gazetesi, 12 Aralık, sayı 50 (2237).

30.  Şamil Ali. (2003), Halid Said. «Filologiya araştırmalar» toplusu,  sayı 19.

31.  Şamil Ali. (1999). Emin Abidin hayat hikayesi ile ilgili kesin çizgiler. “Bilge” (Ankara) dergisi,  sayı 21.

32.  Тагирзаде А.(1988) Наследие. Халиd Саид Ходжаев. Советская Тюркология. Сайы 3.

 

 

Ali Huseyin Shamil
Azerbaijan National Scientific Academy
Institute of Folklore, Department of International Relations
Baku Azerbaijan


Prelımınary Study And Interpretatıon Of Dıvanu-Lugat-It Turk In Azerbaıjan


Abstract. The publish of “Divanu-Lugat-it Turk” brought its turkish interpretation and popularization. In Azerbaijan Mirze Mohsun Ibrahimov published his articles under the headline “Mahmud Kashgari” in the newspaper “Yeni yol” (New Way) in 21-25 July-August, 1924 in Baku. The first article talked about Mahmud Kashgari and his work whereas the latters introduced translations from “Divanu-Lugat-it Turk”.

            Emin Abid who had studied in Istanbul University in 1920-30 touched upon “Divanu-Lugat-it Turk” and related to it as a source of information while presenting his various articles published in Baku and Tbilisi.

The activities of Halit Sait Hojayev, researcher of Azerbaijan Scientific Academy, are considered to be of highest value in this regard.  He was born in 1888 in the village Koshkorgon connected to Bostanlig district in Tashkent, capital of Ozbekistan. After leaving school Halit Sait Hojayev headed to Istanbul where he studied in the faculty of history-literature in Darulfun. In 1918 he came to Azerbaijan together with Caucasus Islam Army formed under Nuri Pasha’s leadership with the aim of helping Muslims and took part in the war of independence. The occupation of Azerbaijan by Russian Soviet Army in 1920 urged Halit Sait to leave for Ozbekistan. In 1924 he came back to Azerbaijan and worked as a teacher in Baku and in other regions. He published his books such as “Osmanlı, Özbek, Kazak Lehçelerinin Mukayeseli Sarfı-Nahvi”-1926 (Comparative Grammar of Ottoman, Ozbek, Kazak Accents), “Yeni elifba yollarında eski hatıra ve duygularım”-1929 (My old memories and feelings on the way to new alphabet), “Muhtasar üslubiyat”-1933 (Concise Style) and others.

He was comissioned to translate Mahmud Kashgari’s “Divanu-Lugat-it Turk” and edit it for publish. The task was successfully realized by him in April, 1937 and prepared to be sent to Leningrad (St. Petersburg) to be affirmed by the famous turcologists academician Ignati Krachovski (16.03.1883-24.01.1954) and prof. Sergey Malov (16.01.1880-06.09.1957).

Regrettably these three researchers became victims of Soviet reaction and consequently the publish of “Divanu-Lugat-it Turk” was prevented leading to the delay of its study for years.

 
Key words: Kashgari Mahmud, Divanu-Lugat-it Turk, Mirze Mohsun Ibrahimov, Emin Abid, Halit Sait Hojayev.

 

Çap olundu: Azerbaycan’da “Divanu Luğati’t Türk”ün İlk Öğrenilmesi ve Çevrilmesi, Doğumunun 1000 Yılı Dolayısıyla Uluslar arası Kaşgarlı Mahmud sempozyumu (17-19.10.2008, Rize) Bildiri metnleri, Rize Ünversitesi Yayınları 1, Rize,  2008, seh.79-86.

Sayğac
 
Flag Counter
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol