Ali Şamil Hüseyin oğlu
Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Folklor Enstitüsü
Bakü- Azerbaycan.
KÖROĞLU DESTANINDA ÂŞIK SERBESTLİGİ
Özet: Ali Kemalinin arşivinde olan, her biri bir saatlik 7 bantda «Köroğlu» destanı söylenilip. Uzun yıllar araştırdıktan sonra destanı söyleyenin Âşık Aliekber olduğunu öğrene bildik. 2004 yılın Aralığında hazırda Kerec yakınlığındaki Seidabad köyünde yaşayan âşıkla görüştük. Âşık bantı 1986-1988 yıllarda yazdırdığını bildirdi. O, banta konuştuğu Köroğlu Destanını Savenin Sengek Marağeyli Âşık Abülkasımdan öğrendiğini bildirdi.
Âşık Aliekberin bant’a yazdırdığı Köroğlu Destanının meclislerini(boylarını) böyle tanıtıyor: «Bu Köroğlunun Çemlibele gelmegidi ve Arap Reyhanı görmegidir», «Bu da Köroğlunun degirmanda Gıratı Hamzaya vermegi ve onu geri almagıdır», «Bu Köroğlunun Nigar seferiydi ki, destanı Nigrı getdi getire», «Bu da Köroğlunun Ayvaz destanıydı ki, getdi Ayvazı getirdi», «Bu Köroğlunun Demirçioğlu seferiydi ki arz eledim», «Bu da Ayvazın durna seferinin destanıydı ki, payama çatı», «Bu da Ayvazın Türkmene getmegidi ve ata, anasını toyuna davet etmegidi», «Bu destan da Köroğlunun Bolu Serdarı aktarmağıdı»
Meclislerin (boylarını) adlandırılması «Kitabi-Dede Korkut»un boylarının adını, M.Füzulinin «Leyli ve Mecnun» uzun şiirinin bölümlerinin başlıklarını ve b. orta yüzyıl kaynaklarını hatırlatır.
Yıllarların alan çalışmalarından ve Âşık Aliekberin konuşmalarından şu kanaate gelmişiz ki, âşıklar destanın özülünü yâdda saklayıp, ikinci dereceli hadiseleri ise toplantıda (meclisde) olan kişilere, onların toplumdaki durumuna ve zamana yuğun olarak ya konuşuyor, ya da ihtisar ediyor.
Anahtar kelimeler: Köroğlu Destanı, Ali Kemali, Âşık Alekber, Save bölgesi.
Abstract: Koroghlu epos is narrated in 7 tapes each of which lasting for an hour. The tapes are kept in Ali Kamali’s archive. The researches involving many years’ of hard work displayed that the narrator was Ashug Aliekber. We met with the ashug in December in 2004 in the village Seidabad near to Kerej, the village where he resides. Ashug told us that he had taped Koroghlu epos between 1986-1988. He told that he had learned Koroghlu epos which he recorded in the tape from Ashug Abulkasim who comes from the village Sengek Maragey in the region Save.
Ashug Aliekber presented the parts of Koroghlu epos recorded by himself this way: “This is Koroglu’s visit to Chenlibel and his seeing Arap Reyhan”, “This is where Koroghlu gives Kirat to Hamza in the mill and takes him back”, “This is Koroghlu’s visit to Nigar where he sets forth to bring Nigar”, “This is Koroghlu’s Ayvaz epos, where he goes to bring Ayvaz”, “This is Koroghlu’s visit to Demirchioghlu-the visit I narrated about”, “This is Ayvaz’s epos where he sets forth to hunt crane. This epos was narrated by ashug till the end”, “This is Ayvaz’s visit to Turkmen in order to invite his parents to his wedding”, “This is Koroghlu’s search after Bolu Serdar”.
The naming of the parts reminds of the names of parts in “Kitabi-Dede Korkut” or the titles of the pieces in the long poem “Leyli Mejnun” by M. Fuzuli and other resources dating back to Middle Ages.
After the researches conducted for years and the discussions held with Ashug Aliekber we came to this conclusion that the ashugs narrate the epos by keeping the essence of its plot. However, in the meetings or gatherings they converse or summarize its parts of secondary importance by conforming them with the time and people’s situation in the society.
Key words: Koroghlu Epos, Ali Kemali, Ashug Aliekber, region Save.
Giriş
Köroğlu Destanı ile ilgili araştırmalar ve alan çalışmaları yeterince görünse de Destanın aşığın şölen-toplantılarda konuştuğu ve okuduğu varyanta az rastlaşırız. Şu da birçok konuları aydınlatmanıza zorluk yaradır. Çocukluğumda âşıklar fazla olan Göyçe mahalında (şimdiki Ermenistan Cumhuriyeti) yaşadığımdan ve sonralar alan çalışmalarında da âşık destan halk hikâyesi söylerken farkı yorumlar verdiğini hatırlıyorum. Halı edebiyatımızın araştırıcısı, Prof.Dr. Ömeroğlu İsmayıl aşık yaratıcılığını inceleyerek yazır: “Aşığın sinesi kitaplara sığmayan zengin bir hazinedir. Kitaba, yazıya alınanlar onun az bir kısmıdır. Aşık sanatı çok taraflı ve çok yönlü olduğundan yazıda, görüntüde onun az kısmını canlandırmak olur. Milletin tarihen formalaşan medeniyetinin taşıyıcısı ve yaşatıcısı gibi âşık sanatının ölçüye gelmez zenginliyi var.” (Ömeroğlu İsmayıl, 2009:4, sayı
Âşıkları dinleyen kişiler de aynı destanı ve halk hikâyesini defalarla dinleseler be büyük ilgi gösteriyordular. Şunlar toplantıya-şölene katılanları yormuyordu. Çünkü birinci aynı destanı faklı âşıklar konuştuğundan onların her birisi de kendi üslubu ile dinleyenleri ilgilendire biliyorlardı. İkincisi âşık aynı destanı, halk hikâyesini tekrar konuşanda şölendeki kişilerin yaşına, toplumdaki durumuna uykun çalarla veriyor. Şu farklılıkla en çok destanın musikisinde, destanın ana hattında-süjeden dışta görünen karavellilerde(fıkralarda) daha fazla görünüyordu. Destanlarımız, halk hikâyelerimiz kuruluş bakımından Avrupa romanlarını andırıyordu. Avrupa romanları yazıldığı gibi basılıyor ve öyle de kalıyordu. Destan ve halk hikâyelerimizi yaşatan âşıklarsa günümüzün yönetmeleri gibi ona zamanın ruhuna, toplantıya katılan kişilerin, yaşına, cinsine ve b. uykun yozum veriyorlardı. Şu konunun araştırılması destanlarımız ve halk hikâyelerimizdeki bazı farklılıklara aydınlık getiriyor.
Ali Kemalinin arşivinde Köroğlu Destanının varyantları
1991-1996 yıllarda Tahranda yaşayan ve avukatlık yapan Ali Kemali ile birkaç defa görüştük ve bilimsel konularda tartışmalarımız da oldu. Save Türklerinden olan Ali Kemali gençliğinde şiirler yazın dergilerde yayınlatsa, onu kitap gibi bastırsa da sonralar alan çalışmalarına daha fazla önem verir, İran Türklerinin halk edebiyatını toplatır, onu basın için hazırlatırdı. (Şamil Ali, 1997:16-19, sayı 13).
Halk edebiyatına benim de ilgim olduğunu bildikte arşivindeki malzemelerden bir kısmını bana vererek araştırmalar aparmağımıza yardımcı olmuştu. Onun bana verdiği malzemeler arasında en önemli yeri Köroğlu Destanı ile ilgili olanlardı. Ali Kemalinin ölümünden sonra ona saygı olarak Köroğlu Destanını basın için hazırlamaya çalıştım. Şu zaman bir sıra zorluklarla karşılaştım.
Ali Kemalinin arşivinden bana verdiği şunlar idi.
1. Her biri bir saatlik 7 bant. Şu bantlarda adı ve soyadı bilinmeyen bir kişi Köroğlu Destanını konuşmuştu. 4 bölümün her biri bir banta yerleştirilip. Bantlar kopyalanırken önde ve sonda ses kırıklığı yaranıp. Ses kesilmesine bantın bazı yerlerinde de rastlanılıyor
2. Kara mürekkeple, selgeli hatla A-4 formatlı kâğıtta yazılmış, üzerinde işlenmiş bir metin. Metinin önünde iki sahifesi elyazmanın pasaportu rolünü oynayıp ve informasiyon bakımından zengindir. Birinci sahifenin başında "tarih 12/4/1353"(miladi 3 Temmuz 1974) yazılıp. Ardınca 14 mısralık bedii tasvir gelir. Elyazma böyle başlanır:
Yazacağam men bu hekayeti bu gün kardaşuma,
İki ildür ki, salub dörd defe minnet başuma.
Ehd edüb üç gecede vehtimi dutdum özüm,
Yazmuşam, var bu kitab içre ne hengame sözüm.
Yeddi on dört mısralık şu parçadan sonra kâtip destanı kaleme alma sebebi hakkında düz yazı ile yazır: «Ay destanum okuyan ve talib olan din kardaşlarum! «Köroğlu» destanı 12 meclisdür. Her meclisi bir destan, eşidmeli hekayetler var. 11 destanunı ……yazmuşam. …. on ikiminci cildi ta kunun yazılmamuşdı. Bu tarihden onı yazaram». Buradan aydın olur ki, «dustu-ezizem ağeyi Gulamhesen, ferzende Mehemmedhesen, sakene Musahanı Bulağı» deye tanıtılan kişinin ricası ile yazılmış bu bölümü katibe göre «bu hekayet ta kunun heç âşık bilmeyüb». Katib üç geceye yazdığı destana kendi şiirlerini de ilave ettiğini yazıp.
Bu notlarla yanı sıra katip kendi şiirinde «Taniyullar meni, alemde cehan encümeni» düz yazı ile ise İslam Afşar Haleci kimi takdim edip. Sonda "tarih 29/8/1354" (miladi 20 Kasım 1975 yıl) notu var.
Elyazmadaki şiirlerden ikisinde Afşarın adı aşağıdaki gibi tanıtıluıyor:
Sözlerümi Afşar çeker eşare,
Okuyanlar şerü-kezel diyeller.
Eşarı yazulur Afşar zemanı,
Oku sen hettü–inşanı, Köroğlu.
Afşar bu destanı hiç âşık bilmediğini yazsa da, hemin bölümden aldığımız aşağıdaki mısralarda Abbas’ın adı çekilir.
Köroğlu yetişüb bu saet cana,
Vurun, çapun delilerim, her yana,
Desün Abbas bu sözleri yazana,
Ondan birce heber alun, getürün.
Menem hakikat aşığı,
Meclislerün yaraşığı,
Abbasun kalbi, işığı,
Dua okur seher sene.
«Köroğlunun Türkmen seferi» bölümünün katibi yazır: «Karar budur, destan evvelden(önden) ta ahıracek(sonadek) yazulsun. Çün Âşık Cunun Çamlıbelden kehr edüb getmişdi ve Türkmen vilayetine ve onun dastanun yazmuşam. Âşık Abbas nevare (bant)salub» Bu da esas veriryor ki, Afşarın Âşık Abbasın ya kendinden, ya da banta yazdırdıklarından yararlanarak bu bölümü yazıya alıp. Çok taassuf ki, «alemde cehan encümeni» olan İslam Afşar Halecini ne biz bula bildik, ne de Ali Kemali ile birge çalışanlar.
«Köroğlunun Türkmen seferi» bölümünün önünde de katip notu var. Maalesef katip burada kimden topladığını, harada, ne vakt yazıya aldığını, kendi adını, soyadını yazmayıp. «Köroğlunun Türkmen seferi ki, on birminci dastandur, dübare yazaram» notundan ikinci defe yazıldığı biliniyor. Nota göre böyle ihtimal etmek olar ki, önceki 10 bölüm yazılıpmış. Bu bölüm Afşarın yazıya aldığı metnle dil-üslub bakımından yakın olsa da, konuca bir-birinden farklenir.
«Dastani Köroğlu ve Nigar hanım» elyazması «Eşidenleri ve ağayı Kemalinin sağluğuna» notuyla bitir. Ne tarih var, ne de katibin adı ve soyadı. Şu notdan anlaşılıyor ki, Ali Kemalinin ricası ile yazılıp.
3. "Köroğlu" destanının bir kac bölümü de düz hatlı okul defterine kara mürekkeple, selikeli yazılıp. Save bölgesinde yaşayan Türklerin ağzıyla yazıldığından ve üzerinde düzelişler edildiğinden zor okunuyor. Elyazmadakı «Dastan-i Köroğlu ve Nigar hanım», «Ayvazın turna getirmeye getmesi», «Köroğlunun Şilat seferi» meclisleri -bölümleri tüm, «Köroğlunun Serdar paşa dastanı» ise yarımçıkdır. Kimin, ne vakt, harada yazıya aldığına aid hic bir not yokdur.
4. 20-30 yıl once not edilmiş 18 sahifelik bir karma elyazmanın sonunda Aleyi han Kasimi notu var. Şundan başka 20 sahifelik «Köroğlunun……….kurtarmak dastanı», 24 sahifelik «Dastanı Ayvaz ki, istir gede ………kuhuna», 43 sahifelik «Ayvazın turna getirmege getmesi», 35 sahifelik «Köroğlunun Ayvazı götürmek dastanı», 30 sahifelik «Köroğlu Âşık Cünundan Ayvaz hanın……», 17 sahifalik «Köroğlunun Şilad şeherindeki….», 17 sahifalik «Köroğludan şiirler», 2 sahifa «Köroğlunun İstambul seferi»., 12 sahifa başlıksız elyazmalarda tarihe ve yazıya alanan adına, soyadına rast gelmedik.
4. A-4 formatlı kağıta, kara mürekkeple, selikeli hatla kopyalanan, her biri 25 sahifa "Köroğlunun Türkmen seferi" ve "Âşık Cünunun Çemlibelden kaçması" bölümleri yazılmış ve sonda «Söyleyen: Afşar» notu vardır. Şu notdan böyle anlaşılırdı ki, Afşar konuşduklarını kimse not edip. Metnnin dili bugünkü yazılı standart Azerbaycan Türkcesile örtüşür. Şu da metnin Afşardan yazıya alındığına şübhe doğuruyor. (Şamil, 2005:136-142).
2. Âşık Aliekber Kurbani
Ali Kemali Hüseyin Memmedhani Güneylinin ile birge çalıştığını biliyordum. Yanlışlık-lara aydınlık getirmek için bantdakı sesın sahibini bulmam önemli idi. Uzun yıllar sorduktan sonra Hüseyin Mehmedhani Güneyli bantdakı sesın sahibi Âşık Aliekber olduğunu yazdı. 2004 yılın Aralığında düzenlenen Tahranda düzenlenen bir sempozyuma gederken Âşık Aliekberle de görüşmeyi planladım. Aralığın 31-de edebiyatımızın ve dilimizin vurgunlarından H.M.Güneyli, Derviş Behrevan İnallı, Asker Yaşıllı ve Âşık Ahedle birligde hazırda Kerec yakınlığındaki Seidabad köyünde yaşayan Âşık Aliekberle görüştük.
Âşık Aliekber Kurbaninin çalıp-okumasını banta almak için kendimle kamera ve teyp de almıştım. İyi ki, Köroğlu Destanının bantları da yanımızdaydı.
Âşık Aliekberin banta söz ittiği bölümler şunlardır: «Bu Köroğlu’nun Çemliböyle gelmegidi ve Arap Reyhanı görmegidir», «Bu da Köroğlu’nun degirmanda Kıratı Hemzeye vermegi ve onu geri almagıdır», «Bu Köroğlu’nun Nigar seferiydi ki, destanı Nigrı getdi getire», «Bu da Köroğlu’nun Ayvaz destanıydı ki, getdi Ayvazı getirdi», «Bu Köroğlu’nun Demirçioğlu seferiydi ki erz eledim», «Bu da Ayvazın turna seferinin destanıydı ki, payama çatı», «Bu da Ayvazın Türkmene getmegidi ve ata-anasını toyuna devet etmegidi», «Bu destan da Köroğlu’nun Bolu Serdarı aktarmağıdı»
Biz bantdan kağıda köçürdügümüz metinden parçalar okuyanda Âşık Aliekber destanı nereden yazıya aldığımızla ilgilendi. Bantları seslendirende Âşık hayretle: “Şunları ben mi konuşmuşum?” değe sordu. Bantı dinledikten sonra itiraf itti ki, 1986-1988 yıllarda konuştuklarını unutmuştur. Biz ondan yanlışlık olan parçaları yeniden söylemesini rica ettik. Âşık bantdakından farklı bir varyant konuşmağa başladı. Onun söz ittiklerini yeniden banta yazıp kâğıda yazsaydık farklı bir varyant alınacaktı. Destanı yeniden söylemeğe ne aşığın hevesi vardı, ne de bizim vaktimiz.
Âşık Aliekber Zebiulla oğlu Kurbani 1932 yılın Haziranın 2’de Gezvin ostanının (ilinin) Bunizehra mahalının İpek köyünde doğmuştur. Sözlü kaynaklara dayanarak ulu dedelerinin illikle Muğandan(şimdiki Azerbaycan’da bölge-A.Ş.) Şiraz civarına, XVIII yüzyılın sonlarında ise Gezvine göç etmişler. Aşığın babası Sarhoş İpek köyünde doğup ve orada hakka kovuşup.
Askeri hizmetini başa vurduktan sonra Tahrana gelen Âşık Aliekber Kurbani burada Savenin Sengek-Marağey köyünde olan Âşık Abülkasım’la tanış olur ve ona çıraklık ediyor. Âşık Abülkasımdan 18 destan öğrenip düğünlerde, şölenlerde konuşup. 1980 yılların ikinci yarısında Ali Kemali ile tanış olan Âşık Aliekber ona alan çalışmalarında yardımcı olup. «Köroğlu» destanının bir kaç bölümünü ve Telimhanın onlarla şiirini banta yazıp Ali Kemaliye verir. Şimdi Kerec civarındaki Seidabad köyünde yaşıyor. Mehdi ve Behmen adlı iki oğlu ve dört kızı, birkaç torunu var.
Aşığın yardımı ile destandaki karmanı düzene sala bilmeyeceğimi gördükte destanı kimden öğrendiğini, sözlüklerde rastlamadığımız mehelli sözlerin manasını ve b. konulara aydınlık getirmesini ve bezi parçaları tekrar söylemeyi rica ettik.
Âşık Aliekber’den «Köroğlu karı ile nerede görüşüp? Elyazmalardakı metinlerde-“Destani Köroğlu ve Nigar hanım”da ve «Köroğlu’nun Türkmen seferi»nde Köroğlu’nun karı ile görüştüğü yazılıp. Siz ise «Bu Köroğlu’nun Demirçioğlu seferiydi ki erz eledim» meclisini(bölümü) konuşurken Köroğlu’nun karı ile görüştüğünü konuşmuşunuz»-deye haber aldıkta o gülümseyerek dedi ki, orada ele bir yanlışlık yoktur. Köroğlu’nun karı ile çerçi ile görüşleri ve ona benzer ikinci dereceli süjelerin hankı mecliste söylenmesi şölendekilerden, vaat tan ve aşığın ovkatından asılıdır. Meclis iki gün davam edecekse Âşık da «Köroğlu’nun turna seferinin destanı payama çatır»ı başlamışsa ona Köroğlu’nun karı ile çerçiyle görüşmesini ve ya ilave bezekler vermeye zamanı olmuyor. Destan küçük, vaat fazla olanda onları ilave ediyoruz.
Şölendekiler, düğündekiler ihtiyar kişilerdiyse, köyde tek yaşayan ihtiyar bayan-el ağbirçeyi olanda da onun hatırına değer diye karı ile görüşmesini konuşturuyoruz. Aşığın özünün ovkatı ciddi olanda da Allahtan, peyğemberden, yiğitlikten, doğruluktan, okumakla vaktı doldurur, şen ahvalde oldukta ise o türlü gülüş doğuran parçalara üstünlük veriyoruz.
Düğüne, şölene katılan kişilere toplumdaki durumuna usta âşık fazla önem vermelidir. Köroğlu ve onun delilerinin adını değişmesek de düşmanlarının adı toplantıdaki önem verilen kişinin adıyla ayni oldukta ona saygı olarak başka bir adı kullanılıyor. Düğünde, şölende çalıp-okuduğum zaman oraya Cafer adlı bir saygılı birisi dâhil olduğunu mırıltıyla bana bildirdikte ondan sonra Cafer’den değil, Seferden söz ediyorum.
Âşık Aliekberin bilgilerini tüm varyantlara tatbik etmek olmuyor. Böyle ki, ister onun konuştuğu «Bu da Ayvazın turna seferinin destanıdı ki, payama çatır» meclisinde(bölümü), isterse elyazmadaki «Ayvazın turna getirmeye gedmesi» meclisinde söz konusu Hasan paşadan geddiği halde birden konu değişir. Delileri meydanda asmağa getirende Köroğlu
Sene değim Cafer paşa,
Mustafahan yoldadı.
Veya
Sene değim Cafer paşa,
Bu meydan yakışı meydandı.-diye okur.
Elyazmadakı «Bu destan Âşık Cunun kaçmaği destanıdı»nda da Yumuk Ahmed değir: «Kaz ve ördek bu mahalda tapulmaz. Erzurum’da Cafer paşanun göllü bağunda ola. Ora da gidmak müşküldür. Fazla zor dağlar kabakda(önde-A.Ş) var. Hatarli yolları vardur ve bir de Cafer paşa bir kudretli paşadur.
Köroğlu gelüb delileri çağurub dedi:
–Kim gide bilür Erzurum’dan Cafer paşanun bağundan kaz ve ördek getüre?»
Burada da şiirler Cafer paşaya hitaben söylenilir. Sonda yene de Hasan paşadan söz edilir.
«Destanı Köroğlu ve Nigar» da Nigar hanım Çenlibele çatanda Köroğlu’dan rica ediyor ki, onu karşılayan deliler arasında Ayvazın tanıtsın. Buradan böyle anlaşılıyor ki, Nigar hanım Ayvazın şan-şövketinden haberdardır. Ekser varyantlarda ise evladı olmadığına göre Köroğlu Ayvazı getirir ve Nigar da onu oğulluğa götürür. Böyle farklılıklar ayrı-ayrı âşıkların söz ittiklerinde değil bir aşığın konuştuğu destanlarda rastlanılıyor.
Âşık Aliekber Hemzenin Kıratı aparmasından sonra Köroğlu’nu rahatsızlığını tasvir edende Nigar hanımın dilinden deyir: «Bolu Serdar Köroğlu fazla narahatdı. Bu sözderinnen eslen giriftarlığ tüğyan elir, böylesi. Yığılın bunun üregin alın. Kırat elinnen gedif, divana olacahdı». Âşık «delilirin başı», Serdar kimi tanıttığı Bolu Serdar hakkında «Bu da Ayvazın turna seferinin destanıydı ki, payama çatır» meclisini(bölümü) konuşurken iki türlü bilgi veriyor. Turna ovuna Ayvazla Demirçioğlunun, İsaballının, Bolu Serdarın gittiğini söyleyen Âşık Bolu Serdarın casusluk ittiğini, yanı tarafları değiştiğini söz arası anlatmağında çaba gösteriyor. Ayvazın dilinden deyir:
Bolu burdan kaçup,
Başımıza bela açup.
«Bu destan da Köroğlu’nun Bolu Serdarı aktarmağıdı» meclisinde ise Köroğlu’nun delilere Bolu Serdarı arayıp tapmalarını emir edende Demirçioğlu ve delilerin bir kaçı onu tanımadıklarını deyir. Köroğlu Bolu Serdarı aramağa gedende böyle İstanbul’da karşılaşırla. Köroğlu onu tanısa da Bolu Serdar Köroğlu’nu okşadır. Amma tam yeğinlikle Köroğlu olduğunu deye bilmiyor. Bolu Serdar Çenlibele hücum etmeye koşun toplayanda Ayvazla Demirçioğlu onun destesine koşulur. Bolu Serdar ise onların Köroğlu delilerinden olduğunu tanımıyor.
Aşığın söz ittiği kolların hiç birinde Âşık Cünun adı çekilmiyor. Şu dikkatsizlikten değil. Âşık Aliekber’in defe kitapta Âşık Cünunun adı olduğunu, yaşadığı bölgede ise «Köroğlu» Destanında böyle bir adın olmadığından söz ediyor.
Iranda Köroğlu Destanının bir kaç basını olsa da Âşık Aliekber’in Kulamhüseyn Sedri Afşarın 1347 yılda (miladi 1968) Tahrandaki İbn Sina yayın evinde basılan kitapla tanış olduklarını öğrendik. Şu kitap Hümmet Alizade’nin Bakıda 1941 yılda Azerneşrde bastırdığı Köroğlu kitabının eski elifbaya-Arap elifbasına çevrilmiş varyantıdır.
Âşık Aliekber Köroğlu’nun Irana gelmediğini bir kaç defe vurgulayıp. Köroğlu’nun Erzurum civarında yaşadığını ve Osmanlıya sefer ettiğinden söz ediyor. «Bu da Köroğlu’nun Ayvaz destanıydı ki, gitti Ayvazı getirdi» meclisini(bölümü) konuşanda Türkmensehradan söz açıyor. Aşığın söz ittiği ve Ali Kemali arşivindeki elyazmalarındaki varyantları inceledikte anlaşılır ki, Türkmen bugünkü Türkmenistan anlamında değil. Teke Türkmen, Türkmen bir coğrafi mekân değil, umumiyetle Türkmenlerin yaşadığı yer anlamındadır.
Âşık Aliekber’in konuştuğu Köroğlu Destanında şiir türlerinde mısralardaki hıcalar bazen çok, bazen az olur. Âşık şunu musiki ile okudukta farklılık duyulmuyor.
Musiqişünas Kamilə Dadaşzadə “Epik əsərlərin musiqi hermenevtikası problemlərinə dair” məqaləsində yazır: “Qeyd etmək lazımdır ki, türk musiqi təfəkkürünün tarixi rekonstruksiyası müasir musiqişünaslığının mürəkkəb problemlərindəndir. Bu son dərəcə önəmli elmi problemin həlli zamanı, zənnimizcə, ilk növbədə öz epik havalarına malik olan dastanlara əsaslanmaq lazımdır. Belə ki, Azərbaycan aşıqlarının repertuarında özünəməxsus havacata məxsus olan iki dastan mövcuddur-“Koroğlu” və “Əsli-Kərəm”. Bu dastanların ifası zamanı digər ənənəvi aşıq havalarına yer verilsə də, musiqi komponentinin əsasını həmin epik əsərlərə məxsus olan havalar toplusu təşkil edir.
...Sinkretik səciyyə daşıyan dastanların mürəkkəb quruluşunun eyni elmi prinsiplər(məsələn,semiotik) əsasında öyrənilməsi onların arxaik musiqi qatı haqqında da müəyyən təsəvvür yaratmağa imkan verir.Belə ki, öz dərin qatlarında mifoloji qaynaqların, qədim tarixi kəsimlərin izlərini qoruyub saxlayan “Koroğlu” dastanının araşdırılması maraqlı elmi nəticələr əldə etməyə imkan vermişdir. ”Koroğlu” havalarının Azərbaycan, türk, türkmən variantlarının musiqi dilinin müəyyən səviyyələrində aparılmış müqayisəli təhlili onların tarixi-genetik qohumluğunu aşkarlamışdır. Ümumiyyətlə qeyd olunmalıdır ki,türksoy xalqlarının musiqili-epik yaradıcılığının ən dərin semantik qatlarının öyrənilməsində, onun kodunun açılmasında məhz tarixi-müqayisəli təhlil aparıcı rol oynaya bilər”.
Sonuç
Araştırıcıların ihtiyarında Köroğlu Destanı ve halk hikâyelerimiz basılmış onlarla kitap var. Ne yazık ki, şu kitaplarda bir aşığın farklı yıllarda düğün veya şölenlerde konuştuğu aynı destan ve ya halk hikâyesini basılmış varyantına yahut ayrı-ayrı âşıkların düğün veya şölenlerde konuştuğu destan ve ya halk hikâyesini aynıyla yazıya alınıp basılmış nüshasına rastlamıyoruz. Şu da araştırıcılarımızı zor duruma salıyor. Kültürümüzün en önemli parçası olan destan ve ya halk hikâyesini gelecek nesillere çattırmak, onu dünya kültürünün bir hissesine çevirmek isterikse geç de olsa onu etmeliyiz.
Kaynaklar
1. Dadaşzade Kamale.(2009). Epik əsərlərin musiqi hermenevtikası problemlərinə dair
2. Ömeroğlu İsmayıl.(2009). Aşık seneti, aşık gelenyi, Elimiz, günümüz gazetesi, Ağustos, sayı 8(08), seh.4.
3. Şamil A.H.(1997). Ali Kemaliyle üç görüş. “Bilge” (Ankara) dergisi, sayı 13.
4. Şamil Ali. (2005). Ali Kemali arşivindeki Köpoğlu eposunun varyantlarında metinşünaslık meseleleri. ”Ortak Türk keçmişinden ortak Türk geleceyine». III Uluslararası Folklor Konfransının 13-16 noyabr 2005 yıl materialları. AMEA Follkor İnstitutu, Bakı.
Çap olundu: Köroğlu destanında aşık serbestliyi. 21. Yüzyılda Köroğlu ve Bolu Araştırmaları. I. Uluslararası Köroğlu, Bolu Tarih ve Kültürü Sempozyumu Bildirileri. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Bolu Halk Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezi (BAMER),Azerbaycan Respublikası Milli Elimlər Akademiyası Folklor İnstitutu, Özbəkistan Respublikası Fənlər Akademiyası Dil və Ədəbiyyat İnstitutu, ,Bolu, , 17-18 Ekim 2009, Bolu Dörtdivan/ Türkiyə. Bolu, 2011.
|