Ali Şamil Hüseyin oğlu
Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Folklor Enstitüsü
Uluslararası İlişkiler bölümü, Bakü-Azerbaycan.
KIBRIS TÜRK MİLLÎ MÜCADELE KONUSU AZERBAYCAN'DA
Özet: Kıbrıs Türk Millî Mücadele teşkilatı kurulanda bugünkü Azerbaycan Cumhuriyeti Sovyetler Birliği tarafından yönetiliyordu. Buna göre de Azerbaycan medyasında halkın arzuladığı makaleler, haberler değil, Sovyetler Birliğini yönetenlerin istedikleri hakikat gibi yayınlanıyordu.
Kıbrıs’ta oluşanlar, TMT hakkında hakikatler Azerbaycan halkına çok geç – 1992 yılından sonra iletildi. Bu da Azerbaycan’ın Sovyetler Birliğinden kurtulup kendi özgürlüğünü ilan etmesiyle ilgiliydi.
Azerbaycan'da konu ile ilgili yazılanlar 3 bölüm altında inceleniyor:
1.1991-93. yıllarda yayımlanan makalelerde konuya bakış
2.1998-2007. yıllarda yayınlanan makaleler ve basılan kitaplarda konuya bakış
3. Edebî eserlerde TMT konusu
1. Azerbaycan medyasında bu konuda ilk değerli makale İsmayıl Umutlu’nun 1992. yıl 24 Eylülde “Mühalifet” gazetesinde yayınladığı “Siyasi portre: Rauf Denktaş” makalesi ve Ramiz Asker ve Ali Şamilov, Ali Hüseyin oğlunun imzalarıyla yayınlanmış makaleleri ele alınıyor.
2.1993. yıldan sonra Azerbaycan medyasında Kıbrıs konusu “unutulmuş”, bir de 1998. yıldan gündeme getirilmiştir. Az sonra ise Kuzey Kıbrıs hakkında Ali Şamil’in, Nurane’nin, Malahat Rzayeva vb.nın kitaplarında, makalelerinde konunun incelenmesine rastlayabiliriz.
3. İsmayıl Bozkurt’un romanlarının aktarılıp Azerbaycan'da basılmasıyla konu yeni bir yön alıyor.
Anahtar kelimeler: Azerbaycan medyası ve basını, Türk Milli Mücadele Teşkilatı, İsmayıl Bozkurt’un romanları
Giriş
20. yüzyılda Azerbaycan’la Küzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin alakası zamanla uzlaşmıyordu. Bunun esası Sovyetler Birliğinin yarattığı “demir perdeler” idi. Sovyetler Birliğinin sert sansürü insanlara hakikatleri bilmeyi, kendi soyundan olan, kendi dilinde konuşan, aynı tarihi yaşayan ve aynı kültüre sahip olanların günlük yaşamından haber tutmayı engelliyordu. Yüzlerle soydaşının soykırımına maruz kaldığı, on binlerinin ise vatanını terk etmek zorunda kaldığı Kıbrıs hakkında Azerbaycan Sovyet Ansiklopedisi 1981 yılında basılan V. cildinde yazır: “1963. yılın sonunda Kıbrıslı Türklerle Yunanlar arasında silahlı münakaşa baş verdi. Güvenlik kurulu kararı (1964 Mart) ile BM askerleri Kıbrıs’a girdi. 1974. yılın Temmuzunda irticacı Yunan zabitlerinin (subaylarının) kumandalığı altında olan askeri birlikler, Kıbrıs’ta olan Yunan ordu hisseleri EOKA-2 (Kıbrıs Mübarezlerinin Milli Teşkilatı hükümete karşı devrim yaptı. Münakaşaya katılan Türkiye 20 Temmuzda kendi askeri bölmelerini Kıbrıs’a çıkarmaya başladı. Askeri operasyon sonucunda Türk askeri birlikleri adanın yüzde kırkını tuttu. Kıbrıs’ta yaşanmış durumdan dolayı B.M. Güvenlik Konseyi 1974. yıl Temmuz 13 Şubat tarihinde Kıbrıs’ın Türklere ait bölümünde bir taraflı düzende, Kıbrıs Federal Türk Devleti yarandı. O yılın Haziranında bu devletin anayasası yarandı”.(ASE, 1981:391, V cilt)
Aslında bu, Sovyet döneminde Kıbrıs hakkında Azerbaycan'da yazılan en dolgun bilgi sayılabilir. Sovyetler Birliyi çöktükten, Azerbaycan özgürlüğüne kavuştuktan sonra alakalarımızda bir gelişme oluştu. Azerbaycan’dan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gediş-geliş arttığı gibi gazete, dergi ve kitaplarda da bu konuda yazıların sayı hızla arttı.
1.1991-93. yıllarda yayımlanan makalelerde konuya bakış
Sovyetler döneminde Azerbaycan medyası dış ülkelerden yazarken Moskova’dan resmi kaynakların verdiyi bilgiye dayanırdı. Özgürlüğüne kavuştuktan sonra direkt alakalar kurmak meyli güçlendi. Azerbaycan gazetecileri zamanın verdiği imkandan yararlanarak Kıbrıs Türkleri hakkında uzun yıllar gizli kalan hakikatleri halka çattırmaya çalıştılar. Bu bakımdan İsmail Umutlu’nun “Siyasi portre. Rauf Denktaş”, “Denktaş güzeşte gitmek niyetinde değildir (Kıbrıs problemi: danışıklar bir netice verecek mi)”, Ramiz Asker’in “Kıbrıs Türklerinin problemleri”, Gazanfer Hamidoğlu’nun “ Kıbrıs meselesi”, Elhan Rzayev’in “Türkler ve Yunanlar arasında ilişkiler normalleşecek mı?”, Ali Şamilov’un “Kıbrıs Karabağa benziyor?”, “Şeytan üç bucağı yaranacak mı?”, “Prezidentin istirahat saatlerinde (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin prezidenti Rauf Denktaş’ın bedii fotoları hakkında)” vb. makaleler oldukça dikkat çekendir. (Şamil, 1999)
Bu makalelerde yazarlar Kıbrıs’ı tanıtmayı, orada baş verenler hakkında Azerbaycanlılara bilgi vermeyi karşılarına maksat koyduklarından TMT hakkında direkt ve geniş bilgiye rastlanmıyor. Yalnız Ramiz Asker’in yayınlattığı “Kıbrıs Türklerinin problemleri” makalesinde TMT hakkında geniş bilgi veriliyor. Azerbaycan’ın resmi hükümet gazetesi “Azerbaycan”ın 1993. yıl 23, 24, 25 Şubat sayılarında yayınlanan makale hacminin büyüklüyü ile değil, bilgilerin zenginliği ile de seçiliyor. O, makalesinin bir bölümünü EOKA ve TMT’ye hasretmiştir. Ramiz Asker yazıyor: “Kısa adı EOKA olan(Yunanca:Etnıke Organisos Kupriotikes Apeleutherosis, Türkçe’si: Kıbrıs Kurtuluş Milli Teşkilatı” 1952 yılında Atina’da Makarios’un başçılığı altında kuruldu. EOKA’nın esas maksadı adanı İngiltere’nin hakimiyetinden azat etmek, sonra ise Türkleri mahvederek Kıbrıs’ı Yunanistan’a birleştirmek idi.
1954 yılının ilk aylarında gizlice Yunanistan’dan Kıbrıs’a silah taşınmağa başlandı. EOKA’nın harbi rehberi general Grubas adaya geldi. Atina’nın direktifi ile 1955 yılının 1 Nisanında EOKA’cılar harekete başladılar. Gözünü kan örtmüş EOKA’cılar hem İngilizlere, hem de Türklere karşı şiddetli teröre başladılar.
Kısa zamanda onlarla İngiliz harbicisi, yüzlerle Türk pusuya düşürülerek öldürüldü. Türkler yaşayan 30 köy dağıtıldı. Türklerin çalıştıkları mağazalar vb. ofisler yaktırıldı.
EOKA’nın siyasi liderinin Makarios olduğunu bilen İngilizler onu 1956 yılında Seyşel adalarına sürdüler, bazı EOKA’cıları da göz altına aldılar.
Maalesef, EOKA’nın terör harekatı devam ediyordu. Türkler kendilerini korumak için 1957 yılında Rauf Denktaş ve arkadaşları tarafından kısa adı TMT olan “Türk Mukavemet Teşkilatı”nı kurdular. TMT’nın esas maksadı şunlar idi:
- EOKA terörünün karşısını almak;
- Türk icmalarının birliğini muhkemleştirmek;
- Türklerin hukuklarını korumak;
- ENOSİS’in karşısını almak;
- Ada Türkleri ile Anadolu Türklerinin alakalarını kuvvetlendirmek.
TMT 1958 yılın 27-28 Aralığında adanın taksimi, yani iki yere, muvafık olarak Rum ve Türk bölgelerine ayrılması için büyük bir miting teşkil ettiler. İngiliz müstemlekecileri nümayişi dağıtamadı. Tokuşma zamanı 7 Türk öldü, yüzden çok kişi yaralandı.
27-28 Aralık nümayişi Türklerin Enosis’e karşı mukavemetini artırdı. Kıbrıs’ın bağımsızlığına götüren yolun açılmasına sebep oldu. Artık bütün dünya anladı ki, Kıbrıs Türkü kendi hukukunu korumaya kadirdir”. (Asker, 1993:5, 23 Şubat)
Ramiz Asker’in bu makalesi Sovyet döneminde tekçe Azerbaycan'da ve Türk Cumhuriyetlerinde değil, umumilikte Sovyet medyasında Kıbrıs Türkleri hakkında en kapsamlı yazı sayılabilir.
Yazar konuya tarihi yönden yanaşsa da, esas dikkati son yüzyılın siyasi tarihine yöneltmişti.
Soru oluşabilir ki, yasakların baş alıp gittiği bir ülkede nasıl oldu ki, böyle bir uzman yetişti?
Soruya cevap için yazarın ömür yoluna azacık dikkat yetirmek lazım geliyor.
1954 yılının 10 Aralığında Gümrü’ye bağlı Karaçanta köyünde (Şimdiki Ermenistan Cumhuriyetinin Gümrü şehri yakınlığında köy. 1829 yılda Osmanlı devleti Rusya’ya yenildikten sonra zaman-zaman bölgeden Türkler sıkıştırılıp çıkarılarak Ermeniler yerleştiriliyordu. Sovyetler Birliğinin çöküşü zamanı - 1988 yılda bölgede yaşayan Türkler zorla evlerinden kovuldular.-A.Ş.H. ) öğretmen ailesinde doğmuştu.
Ailelerinde aldığı eğitim, muhit, köylerinin Türkiye sınırında olması Ramiz’in Türkçülük ruhunda büyümesine büyük etki göstermiştir. 1972 yılında Azerbaycan’ın başkenti Bakıda Azerbaycan Devlet Üniversitesi’nin gazetecilik fakültesine dahil olanda o sınıf arkadaşları arasında öncül olması ile beraber, çağdaş Türkçe’ni iyi bilmesi ile seçiliyordu. O dönem bölge Üniversitelerinde iyi okuyan gençlerden bir kısmı seçilerek Rusya’da okumaya gönderiliyordu. Ramiz Bahşeli oğlu da 3. sınıfı başa vurduktan sonra Rusya’da en ünlü Üniversite sayılan Moskova’daki Lomonosov adına Üniversitede okumaya gönderiliyor.
Ramiz Asker Moskova’da okurken oraya konser vermeye gelen Türkiyeli sanatçılara çeviri yapıyor. Böylece hem Türkçe konuşmasını geliştiriyor, hem onlarla irtibat kura biliyor, az da olsa onlardan kitaplar, dergiler, gazeteler alıp okuya biliyor. Bu da onun Türkiye hakkında bilgisini artırıyor.
1978 yılında Üniversiteyi bitirip Bakıya dönen Ramiz Asker Azerbaycan Devlet Televizyon ve Radyo Birliğinin Diş Yayınlar bölümünde çalışmaya başlıyor. Burada Türkçe yayınlar hazırlıyor.
1983 yılında onu Azerbaycan’ın Dış Ülkelerle Dostluk ve Kardeşlik Komitesindeki “Odlar yurdu” gazetesine ve orada yayınlanan dergilere baş yazar alırlar. Aslında bu gazete ve dergiler Sovyet hususi hizmet teşkilatlarının nezaretinde yayınlanıyordu. Amacı Sovyetler Birliğinin dünyada en demokrat, insan hakları korunan bir ülke olduğu fikrini aşılamak idi.
Gorbaçov’un başlattığı yeniden kurma harekatından yararlanan Ramiz Asker baş yazarı olduğu gazetede ilk defa olarak Azerbaycan Halk Cumhuriyetini kuranlar, siyasi nedenlerden Azerbaycan’ı terk ederek yabancı memleketlerde yaşamak zorunda kalanlar hakkında makaleler yayınladır.
On yıl “Odlar yurdu” gazetesinde çalışan Ramiz Asker milli şuuru uyandırmak için Türkiye’de yayınlanmış, Sovyetler Birliğinde yasak olan makale ve kitapları Azerbaycan Türkçesine çevirerek yayınladır. Onun çevirip bastırdığı kitaplar sırasında Faruk Sumer’in “Oğuzlar”, Baheddin Ögel’in “Türk mitolojisi”, Yusuf Balasakunlu’nun “Kudatku bilik”, Mahmut Kaşkari’nin “Divani Lüğeti it Türk” vb. eserler de vardır.
Doktorasını savunmuş Ramiz Asker Bakı Devlet Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışıyor, aynı zamanda Türkçeden çevirmeler yapıyor, Türk halklarının edebiyat, kültürü kakında makaleler yazıyor, uluslararası sempozyumlara katılıyor.
2.1998-2007 yıllarda yayınlanan makaleler ve basılan kitaplarda konuya bakış
1993 yılının Haziranında Azerbaycan'da baş veren olaylar, Azerbaycan hükümetinin darbe yoluyla değiştirilmesi, milli güçlerin hükümetten istifa vermeleri, onların sıkıştırılması, göz altına alınması, ülkeden dışlanması, medya üzerinde sansür birkaç yıl Kuzey Kıbrıs konusunu gündemden çıkardı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ticaret Evinin Bakıda açılışı konunu yeniden gündeme getirdi. Bir taraftan Ticaret Evi gazetecilerin Kıbrıs’a seferlerini düzenliyor, o biri taraftan da Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezinin düzenlediği sempozyuma katılan, üniversitede çalışan aydınların televizyonda ve radyoda sunumları, gazetelere verdikleri musahabeler konunu yenide aktüel etti.
İsmayıl Umutlu, Nurani, Behmen Faziloğlu, Şahin Ceferli, Ağası Hun, İttifak Mirzebeyli, Reyhan Bağırova, Halide Bağırlı, İrade Ağayeva, Elhan Şahinoğlu, Eldar İsmayılzade, Azad İsmayılzade, İsmayıl Veliyev, Fazil Aleskeroğlu vb. gazetelerde Kıbrıs’la ilgili makaleler yayınlatmışlar.(Hüseyinoğlu, 1998:430, IV cilt, Hüseyinoğlu, 2000:361, III cilt).
Yukarıda adlarını çektiğimiz gazeteci ve yazarlar arasında İsmayıl Umuldu, Nurane, İrade Ağayeva Kıbrıs konusunu gündemde saklayan gazetecilerdendir.
Bu dönemde Azerbaycan'da Kuzey Kıbrıs konusunda kitaplar da yayınlanmaya başlandı. Nurani ve Fazıl Aleskeroğlu (2000), Ali Şamil’in “Tanıdığım adamlar” (2000), “Kuzey Kıbrıs (Ben böyle gördüm)” (2001), Rzayeva Melahet’in “Türkün bitmeyen savaşı” kitapları yayınlandı. Bu kitaplarda da TMT hakkında oldukça dikkat çeken bilgiler vardır ki, Azerbaycan okurları o bilgileri ilk defa bu kitaplarda okudular.
“Kuzey Kıbrıs (Ben böyle gördüm)” kitabında TMT hakkında yazılır: “1957 yılının 27 Temmuzunda Lefkoşe’de Burhan Nalbandoğlu, Rauf Denktaş ve Kemal Tanrısevdi tarafından Türklerin Mukavemet Teşkilatı kuruluyor. Bu teşkilatın esas maksadı adanın Türk ahalisini EOKA’cıların silahlı baskınından korumak idi.
“Halkın Sesi” gazetesinde Denktaş Akın Yılmaz imzası ile ve imzasız yayınlattığı makalelerle matbuat alemine gelen Rauf bey, sonralar da gazetecilik faaliyetini devam ettirir. TMT’nin gazetesi “Nacak” gazetesi yayına başlayanda Rauf beyi baş yazar tayın ediyorlar. Bu gazete halkın maarifleşmesinde, teşkilatlanmasında ne kadar büyük rol oynasa da, önderler arasında zıddiyetler yaratan yazılar da yayınlamıştır.
Nalbatoğlu ile Dr. Küçüğün arasındaki zıddiyet gazete sayfalarına çıkarılmıştır. Denktaş adada olmayanda Dr. Küçüğün ailesi hakkında “Nacak”da giden yazı yalınız Nalbandoğlu ile Dr. Küçüğün değil, Dr. Küçükle Denktaş arasında da soğuk rüzgarlar estirmiştir.
Türklerin Mukavemet Teşkilatının yaratılarken önderler arasında fikir ayrılığından söz düşende Denktaş diyor:
“TMT’nın asıl kuruluş günü 26-27 Kasım 1957 yıldır. Haziran-Temmuz (1958 yılın Haziran-Temmuz ayları nazarda tutulur-A.H.) aylarını biz lidersiz ve silahsız olarak kendi becerimizle atlatabildik. O aylarda halkın elinde av tüfeği bile yoktu. Dr. Küçük onların eline silah verip yola saldığımız takdirde, herkesin kendi şahsi hesaplarını ve çıkarlarını halletmek yoluna gedebileceğini biliyordu. Doktor bu endişesinde haklıydı ve bunu kendisi ile ben de paylaşıyordum… Yani bu işin başında yumruk gibi, işini bilen bir lider olmasaydı, bu silahlı guruplar halkı perişan edebilirdi ve iş Milli Mukavemet Teşkilatı olmaktan çıkar, çeteye dönüşürdü.
Zaten TMT’nin doğum gününde kati talimat, “biz işe yerleşinceye kadar Doktora haber verilmeyeceği” şeklindeydi. Doktor bu tür işlerden şüphe ederdi. “Duyarsa bizi mahveder” şeklindeydi…Bu bir talimattan ziyade, diğer iki arkadaşın yaklaşımıydı. Ben Doktorun şüphelerini giderebileceğime inanmıyordum. Fakat kurucuların kimliklerini duyurmadım. Sonradan öğrenecekti. Fakat artık liderle tanışmış, kendisi de “Ağrı” kod adı altında teşkilatın en üst başı rolüne gelmişti”…(Şamil, 2001:27-28)
Kuzey Kıbrıs hakkında devamlı makaleler yazan İsmayıl Umudlu’dur. Bu gazeteci-yazarın Kıbrıs konusunda yazdıkları hakta 2002 yılının 28-29 Kasımında Gazimağusa Doğu Akdeniz Üniversitesinin düzenlediği IV. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresinde “Araştırmacı-gazeteci İsmail Umutlu ve Kıbrıs konusu” adlı bildiri sunduğumuzdan burada ayrıntıları yeniden yazmaya gereksinim duymuyoruz.
Ama bir konudan da söz açmasak olmaz. İsmayıl Umudlu 2001 yılında Kıbrıslı Aydın Akkurt’un “Türk Mücadele Teşkilatı 1957-58” eserini çalıştığı “Ayna” gazetesinde yayınlattı. Çevirmesine değerli ön söz yazan İsmayıl Umudlu “Ayna” gazetesinin 13, 20, 27 Nisan, 4 ve 11 Mayıs saylarında yayınlattığı bu makaleler Azerbaycan'da Kıbrıs Türk Millî Mücadele Teşkilatı hakkında yazılanların hem hacimce en büyüyü ve hem de bilgilerin kapsamlılığıyla seçiliyor.
Azerbaycan’da ilk kez Kıbrıs Türk edebiyatı ve onun dünyaca ünlü temsilcisi Osman Türkay hakkında yüksek lisans ve doktora tezleri yazan Elmira Fikretkızı’nın (Memmedova) da tezlerinde ve makalelerinde Kıbrıs’ın tarihi, Kıbrıslı Türklerin milli mücadeleliyle ilgili bilgiler yer almaktadır.
Bu dönem gazeteci ve yazarlar ister gazete ve dergilerde, ister kitaplarda yazdıklarında karşılarına TMT, onun tarihi, teşkilatın geniş faaliyeti ışıklandırmayı karşılarına maksat koymadıklarından konu ile ilgili bilgiler dağınıktır. Yazar ve araştırıcılar Kıbrıs’ı, Kıbrıs’ta baş verenleri okura çattırmayı amaçladıkalından makale ve kitaplar turistik belgeni hatırladır. Turistik tanıtma makale ve kitaplarında daha çok bölgenin tabiatına, dinleme yerlerine, tarihi abidelerine dikkat yetiriliyorsa Azerbaycan’da yazılan kitap ve makalelerde Kıbrıs Türklerinin yaşam savaşına daha çok dikkat yetiriliyor ki, bu da dolayısı ile TMT bağlıdır.
3. Edebî eserlerde TMT konusu
Azerbaycan’la Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında sıcak alakaların kurulmasından 17 yıla yakın bir zaman geçse de TMT konusunda öyle büyük edebî esere rast gelmedik. Kuzey Kıbrıs’la ilgili devamlı kitaplar yayınlayan ve tanıtan Elçin İsgenderzade’nin başkanlık ettiği «Vektor» teşkilatıdır. Bu teşkilatın başkanı Elçin İsgenderzade ve Oktay Hacımusal birlikte 2004 yılında İsmayıl Bozkurd’un «Belke de bir gün», 2005 yılında «Mandarinlər yetişdimi?» roman, «İnsanlık» hikaye, Orhun Bozkurd’un «Sevgi savaşcısı» şiir, Altay Burağan’ın «Sevgi yağmurları» şiir, Şövket Öznur’un «Bir Lefkoşa gecesi», Bülent Fevzioğlu’nun «Bir suyun aynası», 2006 yılında Beste Sakallı’nın «Sevda xatrine», Mustafa Çelik’in «Sevgi sessizliyi» şiir kitaplarını yayınlamıştırlar. Elçin İsgenderzade 2004 yılında “Kuzey Kıbrıs şairlerinin şiir antolojisi”, “Kuzey Kıbrıs yazarlarının öykü antolojisi” kitaplarını tertip ederek ve aktararak Azerbaycan'da basmıştır.
TMT konusunda Azerbaycan Türkçesine aktarılıp yayınlanan en değerli eserler Kıbrıslı yazar İsmayıl Bozkurt’un romanlarıdır. Romanlar direkt TMT’ye hasredilmese de konu ile ilgili çoklu bilgi vardır.
İsmail Bozkurt’un romanları Bakıda basılmamıştan önce Azerbaycanlı araştırıcı Prof. Dr. İsmayıl Veliyev yazıyordu: “İnsan konusu üzerinde çalışanlar, toplumla insanın, insanla toplumun ilişkilerini öğrenmekle sosyal-psikoloji düşünce ile siyasi düşünce arasındaki uygunluğun ve uygunsuzlukların analizini önemli sayarlar. İsmail Bozkurt’un romanında da toplum insan ilişkileri merakla izlenmiş, toplumla fert, siyasi kuruluş ve etnik toplum arasındaki ilişkilerin bazı yönleri edebî açıdan incelenmiştir.
…Diğer taraftan ise, köyü siyasileştirerek ayrı-ayrı amaçlara hizmet eden EOKA ile ona karşılık mecburen yaratılan TMT örgütü vardır. Bu örgütlerin birinin dağıtıcı, o birinin müdafaa maksatlı olmasına bakmayarak, her ikisinin de köyde hayatın siyasileşmesine neden olduğu söylenebilir. Kısa bir süre içinde köy mahallelerinin önce his olunmayan kesimleri ortaya çıkar; yollar, dükkanlar, kahvehaneler ayrılır. Mekanda ve düşüncede ayrılık maneviyata tesir eder, artık bir köyün insanı o birinden tehlike bekler. Silahlanma, savaş ve müdafaaya hazırlıklar başlanır”.(Veliyev, 2002:372-373)
İsmail Bozkurt’un “Mandarinler yetiştimi?”(Türkiye Türkçesinde: Yusufçuklar oldu mu? ) romanında ilk bakışta çağdaşımız olan Kıbrıslı kişilerin yaşamından söz açılıyor. Önde Kemalle Ayşe görünüyor. Onların çevresindeki kişilerin, akrabalarının, arkadaşlarının ömür yoluna, psikolojilerine Kuzey Kıbrıs’ın yakın tarihinin etkisi yok değildir.
Yazar karşısına TMT tarihinden söz açmayı maksat koymasa da ondan yan geçemiyor. Romanın ele ilk sayfalarında Kemal’i tanıtmak isterken yazır: “Kemal çalıştığı bakanlıkta uğurlu bir idareci idi. Parlak bir çalışma hayatı vardı. Eski TMT-çilerden idi. Hem yer altı teşkilatta, hem de 21 Aralık 1963 yıldan sonra başlayan mübareze savaşında kendini ispatlamıştı”.(Bozkurt, 2005:9)
Azerbaycanlı okuyucu ilk anda TMT ne olduğunu anlayamıyor. Romanı çeviren de kısaltması TMT olan söze hiçbir izah vermiyor. Romanın sonraki sayfalarında git-gite TMT’ye de, Kıbrıs’ın yakın tarihine de aydınlık getirecek parçalarla karşılaşıyor.
“1974 yıl Sulh Harekatında kızları facialı surette helak oldu. Rumlular tarafından atılan bir hava mermisi param-parça etti balaca körpelerini!...
Kemal, savaş başlayan gibi cepheye gitmişti, kardeşleri Mustafa ve Mehmet de onun gibi…Rumlular tarafından bir hava mermisi bahçede Yasemin’in oynadığı yerde patladı ve körpeni param-parça etti. Üç yaşı tazece tamam olmuştu Yasemin’in” cümlelerini okuyanda Rumluların Kıbrıs’ta yaşayan Türklere saldırılar yaptığı anlaşılır. (Bozkurt, 2005:14)
Dış güçlerin yardımıyla yıllarla birlikte yaşadıkları komşularına saldıran Rumlulara karşı Kıbrıslı Türklerin nasıl teşkilatlandıklarını ve kendilerini savunduklarını yazar böyle anlatıyor: “1955 yılında EOKA ortaya çıkana gibi rahat bir ömür sürüyorlardı… Rumluların saldırılarına karşı mübareze aparmak için kurulan TMT gizli teşkilatının üyesi olmuştu. Çok vakit geceler eve de gelmemesinin sebebi de işte bundan idi.” (Bozkurt, 2005:24)
Romanda TMT’nin kurulma sebepleri direkt gösterilmiyor. İnsanların yaşamlarından söz açılıyor. Yaşam şartları kişileri kendilerinin ve ailelerinin hayatını savunmak için bir teşkilat kurmaya mecbur ediyor. İsmail Bozkurt bunu şöyle anlatıyor: “21 Aralık 1963 yılında hayatını alt-üst eden bir olay baş verdi. Rumlar Lefkoşe’de Türklere saldırmıştılar. Sonra da İskelede ve başka bölgelerde böyle saldırılar başladı. Köyden hiçbir Türk çıka bilmedi. Gıda sıkıntısı başladı. Rumlular Türklere gıda, hususi ile ekmek satmıyorlardı. Güçlü, kendine güvenen bir kaç kişi Geçitkele’ye gidip-gele biliyordu. Orada da gıda sıkıntısı kendini gösteriyordu.
Çok devam etmedi bu. TMT ‘nin köydeki başkanı Turgut yeni yıl akşamı bütün Türklere köyü terk edeceklerini bildirdi. Köyün EOKA lideri Türklerden silahlarını teslim etmelerini istemişti ve 24 saat vakit vermişti. Köyde demek olar ki, her evde ov tüfekleri var idi. Ayrıca gizli teşkilatın üyelerinin bazılarının el bombalarının olduğunu da o gece öğrenmiştiler.
TMT’nin köy başkanı Turgut karar vermişti: Bütün köylüler, silahları ve alabilecekleri her neleri varsa onu da götürüp yeni yıl gecesi Geçitkale’ye göçmelidirler. Bunun için de dağ yollarıyla gitmeliydiler.
Böyle de oldu. Bütün köyün Türkleri gece yarısını geçenden sonra yola çıktılar. Sehere yakın artık Geçitkale’de idiler.
…21 Aralık hadiseleri olan gibi ikisi de buldukları ilk arabayla köye geldiler. Buna göre de köylüleri göçende onlar da evlerinde idiler.
…Sonra o korkunç olay, 15 Kasım 1967 yıl tarihinde baş vermiş saldırı… Çok büyük kuvveyle hücuma geçmişti Rumlular. Nice-nice genç şehit oldu. Bunlar arasında çoklu köylüsü de vardı. Çoğuyla yakından-uzaktan akrabaydılar.
… İskarinda onları üst-üste yığmıştılar bir otağa. Arada bir birini alıp aparırdılar. İşkence ederek dövdükten sonra külçe halinde geri getiriyorlardı. Yine arada bir çölden silah sesleri geliyordu, Rum askerlerinin kendi aralarında “bir iti de böyle temizledik”-deye konuştukları eşitliyordu” (Bozkurt, 2005:25-27)
Romanda bu türlü açıklamalar çok olsa da Azerbaycanlı okuyucular için anlaşılmaz ve yaz zor anlaşıla bilecek hadiseler de çoktur. Bunun için romanı basına hazırlarken ya ön sözde, yahut etek yazıda, sonda izahlar vermeye ihtiyaç duyulur.
İsmail Bozkurt’un “Mandarinler yetişti mi?” romanı Azerbaycan'da Kuzey Kıbrıs’ın ve TMT tarihini anlatan ilk bedii eserdir. Bu roman Azerbaycan yazarlarını da konuya dikkat artırmalarına heveslendirebilir.
Sonuç
Azerbaycan’la Kuzey Kıbrıs arasında bağlar çok olsa da uzun yıllar Sovyetler Birliğinin yarattığı “demir perde” ve dünya güçlerinin Kuzey Kıbrıs’ı tanımaması aynı soylu, aynı dilli ve aynı dinli halkın arasında engeller yaratıyor. Bu engeller aradan kaldırılmalıdır. Önce yazarlarımız, araştırıcılarımız, gazetecilerimiz, iş adamlarımız korkuyu arkada bırakıp cesaretle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilişkiler kurmalı, halka hakikatleri çattırmalı, Türk Cumhuriyetlerini de bu işe yönetmelidirler.
Kaynaklar
1.ASE (Azerbaycan Sovyet Ansiklopedisi). (1981). V cilt, Bakı.
2.Akkurt Aydın (2001). Türk Mücadele Teşkilatı 1957-58, (Çeviren ve ön söz yazan: İsmayıl Umuldu), “Ayna”gazetesi, sayı 13, 20, 27 Nisan, 4 ve 11 Mayıs
3.Asker Ramiz. (1993) Kıbrıs Türkünün problemleri, “Azerbaycan” gazetesi, 23, 24, 25 Şubat.
4.Bozkurd İsmayıl. (2005).Mandarinler Yetişdi mi?, “Vektor” neşirler evi, Bakı.
5.Hüseyin oğlu Ali Şamil.(1998). Kıbrıs Azerbaycan medyasında, İkinci Uluslar arası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi (24-27 Kasım 1998), cilt 4, Türkçe bildiriler, Halkbilim-Çeşitli konular, (yayıma hazırlayanlar: İsmail Bozkurt, Hüseyin Ateşin, M. Kansu), Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Yayınları, Gazimağusa-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti.
6.Hüseyin oğlu Ali Şamil.(2000) “Ayna” gazetesinin Kıbrıs hakkında yazdıkları. Üçüncü Uluslararası Kıbrıs araştırmaları Kongresi (13-17 Kasım 2000), Kıbrıs sorunu, Turizm., 3 cilt, Gazimağusa - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti.
7.Hüseyin oğlu Ali Şamil. (2002).Araştırmacı-gazeteci İsmail Umutlu ve Kıbrıs konusu. Dördüncü Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi (28-29 Kasım 2002) bildirileri Gazimağusa-KKTC.
8.Memmedova E. (2007). Müasir Kipr türk poeziyasının formalaşmasında Osman Türkayın rolu. Bakı, Azerbaycan MEA, Şergşünaslıg İnstitutu, filologiya elmleri namizedlik derecesini almaq üçün dissertasiya
9.Нурани, Фазил Алескер оклу.(2000). Между свастикой и крестом, «Göytürk» neşriyatı, Bakı.
10. Rzayeva Melahet.(2003). Türkün bitmeyen savaşı (Şimali Kipr), “Adiloğlu” neşriyatı, Bakı.
11. Şamil Ali.(2001). Kuzey Kıbrıs (Ben böyle gördüm), Azerbaycan Milli Ansiklopedi Neşriyatı, Bakı.
12. Şamil Ali.(1992).Şeytan üçbucağı yaranacaqmı?, “Azerbaycan” gazetesi, 11 noyabr.
13. Şamilov Ali.(1993).Kıbrıs Karabağa okşuyor. “Oğuz eli” gazetesi, 11 fevral
14. Umudlu İsmayıl.(2000). “Ayna”da galan izler, “Ayna matbu evi”, Bakı.
15. Veliyev İsmayıl.(2002). Kıbrıs Yazarı İsmail Bozkurt’un Romanlarında İnsan Konusu, IV Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi bildirileri (28-29 Kasım 2002) Gazimağusa-KKTC.
Çap olundu: Azərbaycanda Kıbrıs Türk Milli Mücadile Konusu. Kıbrıs Türk Milli Mücadilesi ve bu mücadilede TMT-nin yeri(Uluslar arası sempozyum 19-25 Ekim 2008, Lefkoşa, Gazimoğosa, Girne-KKTC), 2 ciltdə, I cilt, Çağlaş və oğulları ltd nəşriyatı, Lefkoşa KKTC, 2009. səh 1-12.
|