Namik Kamalı Tanıtan Emin Abid

Ali Şamil Hüseyin oğlu
Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Folklor Enstitüsü
Bakı- Azerbaycan.

NÂMIK KEMAL’İ TANITAN AZERBAYCANLI EMİN ABİD NEDEN KURŞUNA DİZİLMİŞ

 

Büyük fikir ve edebiyat adamı Nâmık Kemal Türkiye’deki gibi Azerbaycan’da da 20. yüzyılın başlarına kadar seviliyor, okunuyor, eserleri basılıyor, pyesleri tiyatrolarda oynanılıyordu. Sovyetler döneminde Türkçülük, Türkiyeli milli yazarların eserlernin basılması, sahnede gösterilmesi ve okunması yasaklandı. Yasaklara rağmen gizli şekilde kişiler onu okuyor ve tanıtıyorlardı.

20. yüzyılın 70’li yıllarına kadar Nâmık Kemalin şiirlerini ezbere söyleyen, pyeslerinden parçalar söyleyenlere raslanıyordu.

Yasaklara rağmen Nâmık Kemal şiirleri günümüz gençliğine kadar nesiller boyunca etkisini sürdüre bilmiştir. Azerbaycan’da Namık Kemal’i seven ve onu tanıtanlardan biri de edebiyat uzmanı Emin Abid olmuştur. 

1898 yılında Bakü’de doğmuş ve gençliğinde Namık Kemal etkisi ile şiirler yazmış Emin Abid 1926 yılında İstanbul Darülfünunu bitirerek Azerbaycan’a dönmüştür. Gençliğinde isyankâr ve vatansever şiirler ile ün kazanan Emin Abid İstanbul Darülfünunu bitirdikten sonra ilmi araştırmalarıyla dikkati çekmiştir. O, üniversitelerde, okullarda öğretmenlik yapmış, bilim kurumlarında çalışmıştır.

Ortak Türk edebiyatının, dilinin tebliğcisi olan Emin Abid 1927 yılında “Maarif işçisi” dergisinin 3. sayında yayınlattığı “Hece vezninin tarihi” makalesinde Namık Kemalden de bahis açmıştır.   

Azerbaycan’da ilk kez Türk halklarındaki dörtlükleri – manileri karşılaştıran, “Kitabi Dede Korkut” konusunda dergilerde makaleler yayınlatan, Mirza Fatali Ahundovun arşivini tesvir eden Emin Abid çok ciltlik “Azerbaycan Türklerinin edebiyat tarihi”ni de yazmıştır.

“Kitabi Dede Korkut”la ilgili önemli araştırmalar yapmış Emin Abid 1927 yılında tamamladığı “Oğuzname” kitabını basılmak için Azerbaycan Eğitim bakanı Ruhulla Ahundova teslim ediyor. Emin Abid Türkçülükte ve Turancılıkta suçlandığından kitabı basılmıyor.

Emin Abid 1938 yılında KGB tarafından gözaltına alınmış ve aynı yılın Ekimin’de kurşuna dizilmiştir.

Anahtar kelimeler: Nâmık Kemal, Emin Abid, Türk edebiyatı, Azerbaycan edebiyatı.

 

WHY WAS AZERBAIJANI EMIN ABID WHO INTRODUCED NAMIK KEMAL SHOT TO DEATH

Ali Shamil Huseyin oghlu

Azerbaijan National Academy of Sciences Institute of Folklore

Baku-Azerbaijan

 

Namik Kemal, the man of thought and literature, was loved, his works were read and published, his plays were staged in Turkey as well as in Azerbaijan until the beginning of XX century. Pan-Turkism was forbidden during Soviet period leading to the ban of the publish of the works by national writers from Turkey which resulted in the prohibition of reading and staging of those works. In spite of the prohibition people read and popularized his works secretly.

It was possible to encounter people who could recite Namik Kamal’s poems and extracts from his plays until the 70s of XX century.

Although Namik Kemal was forbidden yet his poems succeeded in influencing modern youth by keeping its actuality through generations. Emin Abid was one of the specialists in literature who admired and introduced Namik Kemal to Azerbaijani audience.

Emin Abid born in 1898 in Baku wrote poems influenced by Namik Kamal in his youth. On his graduation from Istanbul University Emin Abid returned to Azerbaijan in 1926. Becoming famous for his patriotic and rebellious poems he could draw the attentions with his scientific researches after graduating from Istanbul University. He taught in schools and universities and worked in scientific institutions.

Emin Abid who was propagandist of joint Turkic literature talked about Namik Kamal in his article named “History of syllabic verse” in the third issue of the magazine “Enlightenment worker” which was published on 1927.

Emin Abid who compared 4-line stanzas – manis which Turkic nations have, published articles about “Kitabi Dede Korkut” in the journals and described Mirza Phatali Akhundov’s archaive wrote many volumed “Literary history of the Azerbaijani Turks” as well.

Having conducted important researches about “Kitabi Dede Korkut” Emin Abid went on preparing “Oghuzname” and on its completion gave the book to the Minister of Education of Azerbaijan Ruhulla Akhundov to be published in 1927. As being blamed for pan-turkism and turanism his book was not published.

Emin Abid was arrested in 1938 by KGB (Committee for State Security) and shot to death in October same year.

 Key words : Namik Kamal, Emin Abid, Turkish literature, Azerbaijani literature

 Giriş

19. yüzyılda sınırlar 20. yüzyıldaki gibi kapalı olmadığından kişilerin gidiş-gelişi, bilginin yayılması da o kadar zor olmamıştır. Rusya’nın gümrük memurlarının raporlarında Osmanlı devletinden getirilen kitap, gazete ve dergiler el konulduğu hakta oldukça ilginç bilgiler var. Bunlara rağmen Nâmık Kemal 19. yüzyılda Anadolu’da nasıl tanınıyor ve seviliyorduysa, Azerbaycan’da, Kafkasya Türkleri arasında da öyle olduğunu söyleye biliriz.

1. Nâmık Kemal’in Azerbaycan’da tanıtılması  

Buna bir örnek olarak Ahıska Türklerinden olup ta Azerbaycan’ın farklı bölgelerinde öğretmenlik yapmış, sonra da şimdiki Gürcüstan’ın başkenti olan Tiflis’de gazetecilik yapmış, büyük vatansever ve Türkçü Ömer Faik Nemanzade (1872-1938) İstanbul’da yaşadığı dönemden söz açarken hatıralarında böyle yazıyor: “Meşhur inkilapçı ve edib Nâmık Kemal Bey’in çap edilmeyen eserlerini, özellikle, sultana karşı yazdığı hecv ve sövüşlerini bulup okula getiriyor, gizlice ezberliyorduk. Ediplerden en çok Kemal’in ve eleştirlerini beyenirdik, sonradan bunlar talebe dillerinde destan olurdu”. (Nemanzade Ö.F., 1985:29)

Nâmık Kemalla ilgili bu türlü belgelere Abdulla Surun, Aziz Şerifin, Nağı Keykuran (Şeyhzamanlı)  ve  b. yazılarında da rastlamak mümkündür.

Rusyanın Japonlarla savaşı kayb etmesi ülkede gerilimi artırıyor. Rus çarı II Nikolay 1905 yılının Ekiminde manifesto imzalamaya mecbur kalır. Bu manifestonun peşinde ülkede gazete ve dergilerin sayı çoğalıyor. Azerbaycan’da da yeni-yeni gazete ve dergiler yayınlanır, kitaplar basılmaya, Nâmık Kemalın eserleri neşredilmeğe, tiyatrolarda oynanmağa başlanııyor.

“Gencede “Türk dili öğretmeni” gibi çalışan Mirze Mehemmed Ahundzade, Kemal’in Rüya (Röya), Vatan Yahut Silistre(Veten Yahud Silistre) adlı eserlerini adapte ederek 1907’de bastırıyor”.(Akpınar Yavuz,1994:221). Aynı yılın Mahmud Nedim Garagözov da Vatan Yahut Silistre eserini aktararak oyunun sahnelenmesi sırasında aktörler tarafından kullanılmıştır.

Nâmık Kemal’in Kafkaslar’da, Türkistan’da, Tatarlar, Başkurtlar ve b. Türk halkları arasında tanıtılmasında Azerbaycanlı aktörler ve yöneticilerin rolü büyük olmuştur. Böyle ki, Azerbaycan tiyatro hayatına güçlü etkisi olan Nâmık Kemal piyeslerini yalnız Azerbaycan’da Türk halkları yaşayan bölgelerde de ilk defa gösteren Azerbaycanlı aktörler ve yöneticiler olmuştur. Hüseyn Arablinski, Cihangir Zeynalov, Mirzeağa Aliyev, Hüseyin Sarabski gibi ünlü aktörler ve yönetmenlerin çalıştığı Nicat Cemiyetinin tiyatro topluluğu (1906-1917 yıllarda), Abbasmirze Şerifzadenin çalıştığı Sefa Cemiyetinin tiyatro topluluğu (1910-1917 yıllarda), Cihangir Zeynalov’un yönetiminde Müslüman dram artisleri şirketi, Tekamül gazetesinin desteğinde Hamiyet grubu Nâmık Kemal’in Rüya, Vatan Yahut Silistre, zavallı Çocuk eserlerini Kafkasiya’da, Türkmenistan, Özbekistan ve Kazan yörelerinde turneler düzenleyerek çalışmalarını yaygınlaştırmışlar. (Azerbaycan teatr selnameleri, 1975)

Azerbaycan tiyatrosunun turneleri hakkında C.H.Ceferov Bakü’de yayımlattığı Azerbaycan tiyatrosu kitabında ve İ.S.Kerimov 1979 yılında Azerbaycan SSR EA Haberlerinin Edebiyat, Dil ve İncesenet serisinin 3. sayında yayımlattığı Azerbaycan tiyatosunun gastrol seferleri makalesinde geniş bilgi verildiğinden burada geniş konuşmaya ihtiyaç duymadık. 

Bakü’de basılan Füyuzat, Şelalae dergilerinde, Taze hayat gazetesinde ve b. dergilerde, gazetelerde de Nâmık Kemal’ın belgelerine rast geliniyor. Hatta ders-okul kitabları da Nâmık Kemal hakkında bilgiler veriyor. Böyle ki, 1912 yılında Bakü’de basılmış Ferhad Ağazadenin Edebiyat mecmuesi, 1919 yılında Abdulla Şaik ve Hüseyn Cavidin Birlikte yazdıkları Edebiyat dersleri, 1923-1927 yıllarda Azerbaycan’da öğretim üyesi olarak bulunan İsmail Hikmetin (Ertaylan) Bakü’de dört kitap halinde basılan Türk Edebiyatı Tarihi, yine Henefi Zaynallı, İsmail Hikmet, Atababa Musahanlı, Abdulla Şaik müşterek tertib ettikleri ve 1928 yılında Bakü’de bastırdıkları Edebiyat Dersleri kitaplarında Nâmık Kemaldan bahsedilir.

Azerbaycan’da ve Rusya’nın esaret altında sakladığı Türk halklarının Nâmık Kemal’e böyle ilgi göstermesi sebepsiz değildi. “Nâmık Kemal’i yalnız bir vatan ve hürriyet şairi olarak zulme, istibdada karşı mücadele etmiş idealist bir kahraman olarak değil, aynı zamanda yeni edebiyat anlayışının da önünde gelen bir temsilcisi olarak görülüyordu. Bütün bunlara O’nun İslamcı, dolayısıyla Batı müstemlekecilerine karşı dünya  Müslümanlarını  müdafaa eden, yani, eklenince tesirleri kendiliğinden artıyordu.  (Akpınar Yavuz,1994:223)              

  1. Emin Abid ve onun dönemi

Ortak Türk edebiyatının ve kültürünün araştırıl­masında büyük hizmetleri olan Emin Âbid'in adı, soyadı ve babasının adı resmi belgelerde Âbid Mütellib oğlu Ahmedov gibi gösteriliyor. Hâtıralarda ise ismi Zeynelabidin olarak geçiyor. 1912-1919 yılları arasında Ba­kü'de yayımlanan gazete ve dergilerde, Âbid, Âbid Mütelliboğlu, Âbid Mütellibzâde, Âbid Alp Mütellib-zâde, Âbid Ahmedov, Gozgurap Bey imzalarıyla ya­yımlanmış şiir, hikâye ve tercümeler Emin Âbidindir.

Azerbaycan Teknik Enstitüsü'nün Türkçe öğretim üyesi olan, Bakü'de dünyaya gelen Aliasker Aliyev, 1 Nisan 1930 yılında KGB'nin sorgu hâkimine verdiği ifadesinde diyor ki; "Emin Abid'i ben çocukluktan beri kendimi tanır gibi tanıyorum. Onun asıl adı Zeynelabidin Mütellib oğludur: Niçin o Emin Âbid oldu? Türkçülüğünden ve Müsavat Partisi'nin lideri Mehemedemin Resulzâde'ye saygı ifadesi olarak Emin ismini almıştır. Azerbaycan Devlet Üniversitesi'nin I. salonunda öğrencilere karşı ilk defa hitap ederken, Azerbaycan'ın Büyük Turan'm bir parçası olduğunu söylediğini ve Türk Oğuz Sovyet Azerbaycan'ını alkışladığını hatırlıyorum. (Hüseynoğlu Ali Şamil,1999:24).

 

Emin Âbid'in Azerbaycan İlimler Akademisi Fu­zûlî El Yazmaları Enstitüsü'nde olan şahsî çalışma­sında kendinin yazdığı birkaç hayat hikâyesi ve doldu­rulmuş kimlik bilgileri vardır. Onların hiçbirinde isminin olduğuna işaret etmemiştir. E.Âbid 1933-35 yıllarında yazılan belgelerde ise, 1898 yılın­’da Bakü'de dünyaya geldiğini belirtmiştir.  Yalnız kimlik bilgilerinin birinde doğum tarihini 2 Kasım 1898 olarak göstermiştir. (AzMEARHA) Ağabeyi şâir, çevirmeci, gazeteci, araştırmacı Ali Abbas Müznibın küçük Abide büyük etkisi olmuştur.  

Âbid Mütellibzâde'nin ilk gençlik ve gençlik çağ­larında yazdığı şiir ve makalelerinde hattâ tercümelerinde millî düşünce hâkimdir. Örnek olarak, ağabeyinin yayınlattığı, kendinin de çalıştığı Baba-i Emir dergisinin "Şapalaq" adlı köşesinde "Gozgurab Bey" imzası ile yayımladığı şiirinde ana diline hor bakıp Rusça konuşan öğretmen Ali'yi şiddetle eleştiriyor. A.A.Gorbunov'dan tercüme ettiği Öksüz Bir Çocuk adlı hikâye şöyle bitiyor; “Öksüz bir çocuğa yardım etmek için gemidekiler para topluyorlar. Son­ra da İtalyanlar için kötü sözler sarf ediyorlar. Buna tahammül edemeyen öksüz çocuk şunları diyor: Alın paranızı!-. Benim aziz vatanımı ve sevgili milletimi aşağılayan kimsenin yardımı bana gerek değildir!”(Gültekin-Emin Abid,1999:9)

Nâmık Kemal’in eserlerinin Bakü Tiyatroları’nda başarı elde etmesi, dergi ve gazetelerde şiirlerinin yayılması, kendinin tanıtılması, edebi kuluarlar’da gündemde olması Emin Abidin ilk gençlik ve gençlik çağ­larında yazdığı şiir ve makalelerine de etkisini göstermişdir.

Baküde III. Aleksinde Erkek Gimnazyumu'nu bi­tiren Âbid Ahmetov, İstanbul'da tahsil yapmak için çaba harcar. I Dünya Savaşı’nın başlaması onun bu arzusuna engel olur. O, kardeşi Ali Abbas Müznib'in sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Dirilik ve Baba-i Emir dergilerinde çalışıyor. Mizahî şiirler, makale­ler yazarak tercümeler yapar. Azerbaycan Halk Cumhu­riyeti kurulduktan sonra (28 Mayıs 1918) isteğine ka­vuşur. İstanbula gelerek Danişnâme-i Âliye'de (Yüksek Öğretmen Okulu) tahsil alır. 1921 yılında kendi gücü ile burayı bitirip Bakü'ye döner. Azerbaycan hükümeti onu 35 Amerikan doları maaş vererek yeniden İstanbul Üni­versitesi Tarih-Edebiyat Fakültesi'nde tahsile yollar. Ona Avrupa metodları ile Azerbaycan Edebiyat Tari­hi’ni yazması görevi verilir. 1920 yılının başlarında edebiyat tarihimizle ilgili tezkireler çok olsa da, Avru­pa üslûbunda yazılan edebiyat tarihine dair eserler çok azdı.

İstanbul'da tahsil aldığı yıllarda Şebab, İnci, Syus, Hidmet-i Umûmiye, Yarın İstanbul dergilerinde şiirle­rini, Servet-i Fünûn, Türk Yurdu ve Hayat dergilerin­de ilmî makalelerini yayımlatan Emin Âbid, sosyal karakterli siyasî işlerle de uğraşmıştır. KGB'nin so­ruşturma evraklarında onun M.E.Resulzâde'nin evine sık-sık gittiği, Azerbaycan muhacirlerinin top­lantılarına katıldığı, Yeni Kafkasya dergisinde anti-Sovyet karakterli şiir ve makaleler yayımlattığı göste­riliyor. (Hüseynoğlu Ali Şamil,1999:24).

Mehmet Fuat Köprülü'nün temelini attığı Türk Ocağı'nın aktif üyelerinden biri olan Abid, Viyana, Budapeşte ve İstanbul'daki kütüphanelerden, arşivler­den ve şahsî kütüphanelerden yararlanarak, Azerbay­can Edebiyatı Tarihi'ni yazar. Bir kaynakta Emin Âbid'in 6 ciltlik  Azerbaycan Türklerinin Edebiyatı Tarihi adlı eseri yazdığı, onun son cildini, üniversite­yi bitirirken mezuniyet tezi olarak sunduğu, eserin bir Macar Doğu bilimcisi tarafından tercüme edilerek, ya­yına hazırlandığı belirtiliyor. (Şahbazov Ali, 1926)

1922 yılında, İstanbul Üniversitesi Tarih-Edebiyat Fakültesi'ne giren şâire Nafıye Ahmet Şükrü Kızı (Nafıye Hanım babasını küçük yaşlarda kaybettiğin­den dolayı o üvey babası Tevfik Tanur'un soyadını kabul etmiştir) ile tanışan Emin Âbid, 1925 yılında onunla evlenmiştir. Onlar iki yıl sonra birlikte Bakü'ye dönerler. Nafiye Hanım'ın tahsili yarım kalır. Oldukça güzel ve kültürlü bir hanım olan Nafıye Ha­nım, "Nafiye Âbid" imzası ile Azerbaycan'ın dergi ve gazetelerinde şiirlerini ve hikâyelerini yayımlatır.

Aynı yıllarda, Azerbaycan'da yüksek okul mezunu kadrolara büyük ihtiyaç duyulduğundan dolayı, genç aileye hiçbir yakınlık gösterilmez, aksine baskı yapı­lır. Bazen Baku Pedagoji Okulu'nda, bazen üniversi­tede öğretim üyeliği yapan, gazetede danışman olarak çalışan ve durup dinlenmeden araştırmalar yapan genç âlimi merkezden uzaklaştırırlar. Âbid, 1928-1938 yıl­larında belirli aralıklarla Ağdaş, Guba, Ağdam, Kürdemir gibi yerlerde öğretmenlik yapar.

Merkezden uzaklaştırılmasının sebebini KGB'nin arşivlerinden öğrene biliyoruz. KGB, 1929 yılında Ba­kü ve çevresinde iki yıl faaliyet gösteren "Genç Azer" adlı gizli cemiyetin üyelerini tutukluyor. Onlardan Hasanağa Ahundzâde ve Haşim Aslanov sorgulamada ver­dikleri ifadelerinde, Emin Âbid'in sınıfta Ömer Seyfet­tin'in komünizme düşman kabul edilen "Bomba" hikâ­yesini okuduğunu ve kendine yakın bulduğu talebelere Türkiyeli Pantürkist şâirlerin eserlerini okumalarını tavsiye ettiğini söylemişlerdir. Yüksek Pedagoji Oku­lu'nda öğrenci olan Nigâr Refibeyli'ye (Nigâr Hanım şâir Resul Rıza'nın eşi ve şimdi Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı Anar Bey'in annesidir) özel itina gös­teriyor ve Türkiye'de yayımlanmış kitap ve dergiler veriyor. Yüksek okullarda, yüksek teknik okullarında, sanat okullarında ve liselerde okuyan gençler arasında millî şuurun yayılmasından ürken Azerbaycan Devlet Siyasî İdaresi (KGB) Başkanı N.Rızayev'in Azerbay­can Komünist (Bolşevikler) Partisi Merkezi Komitesi Sekreteri'ne yazdığı 15 Mayıs 1929 tarihli raporunda, bazı bentlerde şöyle deniyor: "a-Temizleme zamanı (Okullarda milliyetçi öğretmenlerin uzaklaştırılması kastediliyor) asıl dikkat okullarda milliyetçi şovenizmi yaymada daha etkin davranan öğretmenlere – Türk ede­biyatı, sosyoloji ve coğrafya öğretmenleri yönetilmeli­dir. Sovyet okullarında az da olsa istenen ılımlı yolu ta­kip etmeyen ıslâh olunmaz ırkçı, milliyetçi öğretmenle­ri temizlemek gerekir. b-Milliyetçi öğretmenlerin top-yekûn temizlendiği düşüncesini uyandırmamak için bu işi teker teker ve ayrı ayrı okullarda hayata geçirmek gerekiyor... g-Temizleme yapılması için Azerbaycan Devlet Siyasî İdarisi'nin (KGB) temsilcisinin de katılımı ile gizli bir komisyon kurulsun. (Genc Azer, 1993)

Henüz İstanbul'da tahsil alırken Bakü'deki dergi­lerde ilmî makalelerini yayımlatan Emin Âbid, bütün takibata ve baskılara rağmen, durup dinlenmeden ilmî araştırmalarını devam ettiriyordu. Azerbaycan edebi­yatı tarihinde birçok konulara ilk yönelen o, olmuştur. Örnek olarak, Sohbet-ül Esmer (Meyvelerin Sohbet)i'nin Fuzûlî'ye ait olduğunu ispatlayan, Kitab-ı De­de Korkut hakkında değerli araştırmalar yapan, Tür­kiye, Azerbaycan, Tatar, Özbek, Gagauz, Kerkük vs. Türk halklarının beşbin mânisini karşılaştıran, tarihini belirleyen odur. Azerbaycan'da yayımlanan dergi ve gazetelerle yetinmeyerek, Ankara, Semerkant, Byunyakski (Dağıstan)'deki dergilerde araştırmalarını ya­yımlamıştır.

Mirza Feteli Ahundzâde'nin eserleri, dini tenkit et­mesi ve edebiyata getirdiği yeniliklerden dolayı Sov­yet Azerbaycan'ında itina ile toplanıp arşivi çıkarılı­yor ve yayımlanması plânlanıyordu. Ahundzâde'nin mirasının en iyi araştırıcılarından birisi Emin Âbid idi. Bu sebeple onu mecburen İlimler Akademisi'ne aldı­lar ve Âbid'e Ali Nâzım ile birlikte Ahundzâde'nin eserlerini üç cilt hâlinde yayımlama işi verildi. Onlar kısa zamanda bu işi bitirdiler. Onun Farsça eserlerini Emin Âbid Türkçeye çevirdi, geniş bir Ön söz yazıp bazı konularda geniş izahlar verdi. Azerbaycan İlim­ler Akademisi İlmî Konseyi, Emin Âbid'e 1926-1935 yıllarındaki çalışmalarından dolayı doktora tezi hazır­lamadan İlimler Namzedi (doktorluk) ünvanı verilme­sini teklif etti. Ama siyasî mülâhazalardan dolayı bu olay gerçekleşemedi.

Emin Âbid'in, M.Feteli Ahundzâde hakkında yap­tığı araştırmalar hacminin büyüklüğüne göre değil de, kapsadığı alanla dikkati çekiyor. Beş-altı dil bilmesi, geniş ilişkileri ona M.Feteli Ahundzâde (Avrupa, Rus­ya, Türkiye, Azerbaycan Basınında Yayımlanan Araş­tırmalara Bir Bakış) gibi bir araştırmayı tamamlama imkânı vermişti. Gazi Burhaneddin, Fuzûlî, Habibî, Hataî gibi Ortaçağ şâirleriyle birlikte, 19. yüzyılda ya­şayan Ahundzâde'yi de ortak Türk edebiyatının tem­silcisi gibi araştıran Emin Âbid bu çalışmaları ile çağ­daşlarından ayrılıyordu. Ahundzâde'nin birçok eserini ilk defa ortaya çıkaran ve onlar hakkında bilgi veren Emin Âbid olmuştur. O zamanın basınında ondan faz­la araştırma yayımlatmıştır. Ahundzâde'in üç cilt hâ­linde yayımlanan eserlerinin birinci cildine Emin Âbid'in yazdığı Ön söz 182 sayfadır. Kaynakların ver­diği bilgiye göre, onun Ahundzâde hakkında iki monografisi ve birkaç araştırması olmuştur. Ancak 1937 yılının baskı siyâseti bu eserlerin yayımlanmasına en­gel olmuştur. (AMDEİA, fond 170.)

Emin Âbid'in Hece Vezninin Tarihi, Edebiyat ve İlim, Derebeylik Devrinde Azerî Edebiyatı, Genç Yazarlara Nasihat gibi araştırmaları Azerbaycan edebiyatı tarihinin incelenmesi ve edebiyat teorisinin belirli bir çizgiye gelmesinde önemli rol oynamıştır. Basın tarihimize dair önemli birkaç araştırması ile Firdevsi ve Şehname adlı araştırması bugün bile de­ğerinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Yayımlanmayan "Azerbaycan Folkloru", "Habibî", "Mirza Ali Ekber Sabir"vs. makaleleri ise arşivde korunmuştur.

Uğradığı takiblere rağmen, takriben 1600 sayfa­lık eseri günümüze kadar gelip ulaşmıştır. Devrin ikti­darı Mayıs 1937 tarihinde Emin Âbid'i İlimler Akade­misi'ndeki çok sevdiği işinden ayırır ve araştırmaları­nı gasp eder. 14.7.1938 tarihinde ise onu Türkçülük, milliyetçilik duyguları taşıdığı ve Mehmet Emin Resulzâde ile birlikte anti-Sovyet propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklarlar. Üç aylık çok ağır sorgulama­dan sonra "vatan hâini" suçuna isnat ederek, 21 Ekim 1938 günü saat 21.30'da kurşuna dizerler. (AMTNA, 32796. Nu. Belge).

Emin Âbid'in sevgili eşi Nafiye Hanım kocası gözaltına alındıktan, evlerinde neleri varsa yağmalandık­tan sonra, Türkiye'ye dönmeye çalışır. Bu gaye ile gizlice Batum'a gelir ve orada Türkiye'nin kon­solosu Nuri Bey'den vize talebinde bulunur.

Nafiye Hanım, Batum'da konsolosluktan çıkarken KGB mensupları tarafından göz altına alınır ve Ba­ku'ye getirilir. Casuslukla suçlanarak sorgulanmaya başlar.

 11.8.1938 yılında Nafiye Hanım'a üç yıl hapis cezası verilir. (AMTNA 269342. Nu. Belge)

1956 yılından sonra, 1937-1938 yıllarında kurşuna dizilenlerden birçoğu aklandı, ancak bu aklanma görü­nüşte bir aklanma idi. Çünkü onları mahveden rejim hâlâ yaşıyordu ve eserlerinin yayımlanmasına engel olunuyordu. Sovyetler Birliği parçalanıp mahvolsa ve yeni cumhuriyetler meydana gelse de, rejimin kurban­ları gerçek anlamda aklanamamışlardır.

3. Emin Abid Nâmık Kemal hakkında

Birinci Cihan Savaşının başlanması genç Emin Abidi oldukça etkilendirir. Onun şiirlerinde ve düzyazılarında medeniyet adı altında Batının akıttığı kanlara, Batı müstemlekecilerinin törettiği vahşete itirazlar artır,   müslümanları, türkleri, kendilerini savunmak için birliğe çağırış güçlenir. Müstemlekecilere müracaatla yazdığı Kanlı Hediye  şiirinde yazır:

Yandırıp evleri harap etmek,

Anaların kalbini kebap etmek,

Canavarlar gibi kızıp basmak,

Büyük küçüğü kesip asmak,

Bacını kardeşe, kızı anaya,

Ananı oğula, evladı ataya,

Atanı evlada gözü yaşlı,

Sinesi dağlı. Ah… Neylemeli?!

Mütehassır ve müntezir koymak,

Bir birinden uzaklara atmak,

Hırda etfalı süngiye takmak,

Ah, ey alçak, ah…. Ey alçak!(Gültekin-Emin Abid, 1999:85)

Birinci Cihan Savaşında Rusya’ya esir düşen Osmanlı ordusunun asker ve subaylarının bir kısmı Bakü civarındaki Daş Zire (Nargin) adasında zor şartlar altında saklanılıyordı. Saldırgan hastalıklardan, soğuktan, gıda yetmezliğinden esirler ölüyordu. Buna üzülen genç Emin Abid Besiret gazetesinde yayınlattığı İntikam  şiirinde yazıyordu:

Ey zulmet içre habe dalan nuri-sayedar,

Ey alemi-digerde koşan ruhi muhteşem,

Uç, uç, yücel semalara, pürşövgi-ixtiyar,        

Uç, kehkaşani-fitrete yüksel de bas kadem!

(Gültekin-Emin Abid, 1999:72)

Abid Bakü’de garipler gibi ölen esir Türk asker ve subaylarının mezarı başında söylediği yukarıdaki şiirden başka Kılıncım ve başım, Türkin derdi, Bir gün geler ki.., Kanlı hediye, Turan illeri, Arkasız vatana düşman yaraşır, Türkün semasında kanlar damlıyor, Şark ireli, Bir gün Gerbin göklerınde… de   Nâmık Kemal  ruhu hakimdir.   

Genç şair Türklerin başının üstünü duman aldığını, Türklerin zor günler yaşadığını görse de, nikbinliyini elden vermiyordu. Bir gün gelir ki… şiirinde yazıyor:

Bir gün gelir yurdumuzu basan kara duşmanların

Kalmaz hiçbir nişanesi, o vaakt şanlı ilimizde,

Hep adalet güneşile ışuklanıp-ışık, aydın,

Gözel, hoş günlere çıkar… olar her iş elimizde!

(Gültekin-Emin Abid, 1999:84)

  Emin Abid İstanbul Üniversitesinde okurken ve Bakü’ye döndükten sonra da Nâmık Kemal ruhundan uzaklaşamamıştı.

1927 yılında Bakü’ye geldikten sonra ilk yayınlattığı makalelerden olan Hece vezninin tarihinde yazıyor: “Türkiye’de tanzimatı müteagaip edebiyatta başlayan ve Nâmık Kemal, Abdülhak Hamid mektebi ile Serveti Fünun nesli tarafından yaşatılan Avrupacılık şiirin mevzusunu ve umum görüşünü değiştirdiği halde vezin noktayı nazarinden bir tesir yapmadı… Hece az-çok işletilmenin yanı sıra aruz edebi manzum neşriyatın hemen yegane vezini oldu.

…1900’den sonra doğan yeni edebiyatımızın her sahasında opera ve mizah edebiyatı müstesna olmak üzere başlayan  Türkiye edebiyatını taklit gayesiyle vezinde Nâmık Kemal, Abdülhak Hamid ve Serveti Fünun edebiyatı tesirinde olarak aruz tercih edilirdi”. (Maarif işçisi, 1927, sayı 7)

          Sonuc

Nâmık Kemal yalnız 19. yüzyılın sonları 20. yüzyılın başlarında Türkiye’de olduğu kadar Azerbaycan’da da seviliyor ve tanıtılıyordu. Bolşevikler 1917 yılının Ekiminde darbe ile hükümeti ele aldı, 1920 yılının Nisanında Azerbaycan’ı yeniden işgal ettikte de Nâmık Kemal’a karşı bir tepki göstermemişler. Onun bir vatan ve hürriyet şairi olarak zulme, istibdada karşı mücadele etmiş idealist bir kahraman gibi tanıtılmasına sabır göstermişler.

Sovyetler Birliği bölgelerde güçlendikçe yasakları da artırmaya başlamıştı. 1930’lu yıllarda Nâmık Kemal’in ismi görünmez olmuştur. Nâmık Kemal’den yazanlar, onun tiyatro eserlerini yaşatmak isteyenler baskılara maruz kalmışlar. 

Emin Abid 1938. yılında kurşuna dizildiğinden eserlerini de KGB yağmalamıştı. Sonralar onların izine hiç bir yerde raslanmadı. Kaynaklar ise onun çok sayılı eserleri arasında Nâmık Kemal’le ilgili belgeler olmamış değildir. 

Tüm yasaklara, baskılara rağmen Azerbaycan’da Nâmık Kemal’in ismi 1970’li yıllardan itibaren yeniden az da olsa, görünmeğe başlamıştır. Azerbaycan özgürlük elde ettikten sonra yalnızca Nâmık Kemal’in değil, Türk edebiyatının, tarihinin öğrenilmesi, tebliği ve araştırılması üzerinden yasak tamamen kaldırılmıştı.

Azerbaycan özgürlüğüne kovuşsa da, ne yazık ki, Nâmık Kemal bu gün bile 20. yüzyılın başlarındaki gibi tanıtılmıyor, eserleri tiyatrolarda oynanılmıyor.         

Kaynaklar

1. Abid Emin.(2007). Seçilmiş eserleri (Tertip eden ve ön söz müellifi filologiya ilmier namizedi Bedihan Ahmedov), Şark-Garp neşriyatı, Bakü.

2. Akpınar Yavuz.(1994). Azeri edebiyatı araştırmaları, Dergah yayınları, İstanbul.

3. Azerbaycan Blimler Akademisi Reyaset Heyetinin Arşivi  (AEARHA), Emin Âbid Ahmedov'un şahsî  belgesi.

4. Azerbaycan Millî Tehlikesizlik Nazirliği'nin Arşivi (AMTNA), Emin Âbid'le ilgili belge. Nu. 32796.

5. Azerbaycan Millî Tehlikesizlik Nazirliği'nin Arşivi (AMTNA), Nafiye Ahmetova Şükrü Kızı ile ilgili belge, Nu. 269342.

6. Azerbaycan teatrının selnamesi 1850-1920.(1975). Toplayanı, tertib edeni ve izahlar müellifi Gulam Memmedli, Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakü.

7. Azerbaycan Merkezi Devlet Edebiyat ve İncesanat Arşivi(AMDEİA), fond 170.

8. Genç Azer (İstintak Materialleri Üzerine), (1993)Bakü.

9. Gültekin-Emin Abid.(1999). Buzlu cehennem(Tertip eden ve ön söz yazan Ali Şamil), Güneş neşriyatı, Bakü.

10. Maarif işçisi, (1927) dergisi, sayı,3,4,6, 7.)

11. Nemanzade Ö.F.(1985).Hatirelerim, Bakü

12. Hüseynoğlu Ali Şamil.(1999). Emin Abidin hekayesi ilə ilgili kesin cizgilər. “Bilge” dergisi, (Ankara), sayı 21.

13. Şahbazov Ali.(1926).İstanbul Darülfünun'da Azerî Edebiyatı Tarihi, Türkiye Mektupları; "Emin Abid'in "Azerî-Türk Edebiyatı Tarihi" Adlı İlmî Eserini İstanbul'daki Darül­fünun'da Müdafaa Etmesi Hakkında", Yeni Fikir Gazetesi, 2 Temmuz, Tblisi.

Çap olundu: Nâmık Kemalı Tanıtan Azerbaycanlı Emin Abid Neden Kurşuna Dizilmiş? Doğumunun 170 yılında Uluslararası Namık Kamal sempozyumu(20-22 Aralik 2010) Bildiriler 2 ciltde, Tekirdağ  I cilt, seh.587-596.  

 

Sayğac
 
Flag Counter
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol