Milli mücadile kahramanlarını öven halk şiirieri

Ali Şamil Hüseyin oğlu
Azerbaycan Milli İlimler Akademisi
Folklor Enstitutusunun ilmi işçisi

 MİLLİ MÜCADİLE  KAHRAMANLARINI ÖVEN

HALK ŞİİRİ

 Özet: Bir tarafdan Avrupa devletleri, diğar tarafdan Rusya zayıflayan Osmanlıyı dağıtmak üçün hem haricden, hem de  dahilden saldırdılar. Balkanlarda baş veren isyan ve karışıkların arkasında harici gücler dayanırdı. Düşmenlerin şirin vadlerıne aldanan müslüman olmayan halklar, hatta bazı müsalman tayfa başçıları, hökümdarları da  isyanlar, kıyamlar teşkil edirdiler.

Rusya sınırlarını günden-güne genişlendirmek üçün işğalçı yürüşler edir, Osmanlı devletini de bu sınırları tanımağa mecbur eden anlaşmalar bağlayırdı. Amma  işğal dairasırnde kalan halklar devletlerin anlaşmaları ile heç de razılaşmırdılar. Işğalçılara karşı mühtelif vasitelerle mübarize aparırdılar. Tarihe müridizm herekatı kimi düşmüş Şeyh Şamilin rehberlik etdiyi  mükavimet herekatı Kafkazda 30 yıldan çok davam etmişdir.

Kaçaklar da Rusya hökümeti üçün daimi narahatlık yaradan bir küvvet olmuşdur.  Molla Nur(19 yüzil), Kaçak Nebi (1854-1896), Kandal Nağı (1870-1917), Kaçak Kerem (1860-1909), Deli Alı (1887-1917) ve başka ünlü kaçaklar hakkında dahi sağlıklarında dastanlar yaranmış, mahnılar koşulmuş, yazıçı ve jurnAlıstler onlar hakkında romanlar, povestler, hekayeler, sehne eserleri, mekaleler yazmışlar. Osmanlı sınırları yakınlığındakı Rusyaya işğal dairasırnde yaşayan, hökümet küvvetlerine karşı uzun müddet döyüşmüş Kaçak Yusif, Kaçak Süleyman hakkında şiirler koşulsa da araşdırma aparılmamışdı. Rusyanın yardımı ile müslümanları soykırımına uğradıb ermeni devleti yaradanlara karşı döyüşen Abbaskulu bey Şadlınski ise halka kommunist, Rusyaperest kimi tanıtılmışdır.  Sovetler Birliyi çökmeye başlayandan, hökümet nezaretinden kenar metbuat yaranandan sonra kelem sahibleri hekiketi halka çatdırmağa başladılar.

Anahtar kelimeler: Kaçakçılık herakatı, Rusya eleyhine mübarize, Kaçak Süleyman, Kaçak Yusif, Abbaskulu bey Şadlınski.

 Giriş: Kaçak herekatından behs eden ilmi edebiyyatlarda ve kütlevi sorğu kitablarında onu şöyle karakterize ederler: «19 asır ve 20 asırin evvellerinde Azerbaycanda kendlilerin beylermn, hanların, çar memurlarının, istismarçı siniflere karşı mübarize formalarından biri…Küçük gruplarda birleşmiş kaçaklar beyler, tacirler, selemçiler, zengin kendliler ve çar memurlarına hücum edir, onların emlaklarını  ele keçirib yoksullara paylayırdılar.  Kaçak herekatının içtimai mahiyyeti geniş halk kütlelerinin kaçaklara kömeyi ile tesdik olunur. EhAlı, halk menafei  uğrunda mübarize aparan kaçakları müdafie edirdi.  Kendliler kaçakları erzak, at, silahla temin edir, onlara gecelemek üçün yer verir,  hökümet tekiblerinden gizledirdiler.»

Bu her bir meseleye sinfi don geydirmeye çalışan Sovet sosyoloklarının bakış terzidir. 

Kaçaklar yalnız kendlilerden ibaret deyildi, şeherlilerden de kaçaklık edenler  vardı.

Kaçaklar yalnız yoksul kendlilerden ibaret deyildi, onların arasında beyler, hanlar, imkanlı ailelerin evladları, hatta kesmiş hökümet memürları da vardı.

Kendlilerin sılah, mermi fabrikaları yok idi ki, kaçakları temin etsinler. Kaçaklar silah ve patraonları baskınlar yoluyla, yahud hökümet memurlarıyla münasibetler yaratmakla elde edirdiler. Dolayısıyla bazı hökümet memurları da onlara yardım edirdi.

Eslinde kaçak herekatı cemiyyetin düzeninin pozulmasından, kanunlar halkın isteyini ifa etmemasırnden yaranırdı.  Kaçaklar  başlanğıcda şehsi münasibetlere göre hökümetden kaçarak dağlara, meşelere sığınarak özlerinin azadlıklarını korumak isteyirdilerse de sonralar onların mübarizasır içtimai, milli mahiyyet daşıyırdı. Öten illerde neşr olunmuş bir hatireler kitabında  dediklerimizi tesdikleyen çoklu misallar var. Kafkazda mehur olan Kaçak Keremin hatireleri  kaçak herekatının mahiyyetini açmak bahımından oldukca deyerli menbeedir. 

Kaçak Kerem  tekiblerden kurtullmak üçün Osmanlı erazisine keçmasırni şöyle hatırlayır: « Osmanlılar da meni karşıladılar. Bir gün orada  konak kaldık. Oradan Eyyub paşanın evine getdim. Altı gün meni sahladı. Istedi öz kızını mene versin. Altı günden sonra heber geldi ki, Çavçavar (Kaçak Keremi  mehv etmeye görevlendirilmiş gürcü asırlli Rus generalı.- E. Ş.)  Osmanlı devletile müzakire aparır ki, Kerem  Osmanlı torpağına gilmişdir. Özü ile çoklu süvari götürmüş ve Erzurum vAlısine de telekramma göndermişdir ki, eskerleri heberdar etsin. Sabah Çavçav Karakilseye gelib çatmalı idi. Bu heberden sonra Irandan gelen Nüsret paşa Karakilseye çatıb Eyyub paşanın evine gelir. Soruşur ki, bu eskerler, süvariler ne üçündür?  Eyyub paşa cavab verir ki, Keremi tutmak üçündür. Nüsret paşa deyir: « Irana gedende de bunları görmüşdüm. Rusun evvala hakkı yokdur ki, Osmanlı torpağında kaçak tuta. Ikincisi de, Osmanlı esgeri kaçak müslümanın üstüne getmemelidir. Kerem Osmanlıda heç kasır öldürmemişdir. Çavçavarın özü gelsin. Keremi harada görse tutsun. Çavçavar 25 atlı ile gelsin.

   Çavçavar Eyyub paşanın kardaşı Eleşrefi özü ile götürüb Eyyub paşanın evine geldi. Eyyub paşaya dedi: Kerem bura gelib. Gerek onu veresen. Dedi: evvala gelmeyib, ikincisi, gilmiş olsa da sene vermerem.»

   Eyyub paşa Osmanlı esgerini kaçak müslümanın üstüne-yeni Keremi tutmamağa göndermemasırnin sebebi milli ve dini teessübkeşlikden doğmurdu. Yuharıda adı çekdiyimiz kitabda Keremin atası Kaçak Iskenderle bağlı verilmiş bilgi meseleye aydınlık getirir. Orada yazılıb: « Rus-Turk müharibasırnde Rusyanın müdafie naziri demişdir ki, eger Iskender hebs olunmazsa Kafkazda müslümanları başına toplayıb dahilde ihtişaşlar yarada biler. O vaht Iskenderi aldadırlar, deyirler ki, gel efnameni götür, sen azadsan.  O efnameni götürmeye gedende tutub Gence kalasına salırlar. Onunla birlikde Abbase ve Celalı da tuturlar. Ellerinde olanları da karet ederler».

   19 yüzilliyin 80 yıllarında Iravan kuberniyasına (iline) bağlı Şerur-Dereleyez nahiyyasırnin Karakaya köyünde doğan Süleyman Memmed oğlunun da kaçak düşmasırne sebeb  sevdiyi kızı atası pullu birisine vermasır olmuşdu. Aile münakişasırne göre kaçak düşen Süleyman sonralar destasırle birlikde Osmanlıya karşı döyüşen Rus ordularına silah ve kida aparan karvanlara baskın etmasırle hökümeti korhuya salmışdır.

 

Süleyman Memmed oğlu

 

Resmi kaynaklarda Süleymanın doğumu ve ölümü hakkında bilgiye rast gelmedik. Hatirelerden melum olur ki, 1870 illerde doğulub. Atası  Memmed Karakayalı, anası Göher konşu kendden-Ayısasırn den imişler. Bu ailenin 7 oğlu, 4 kızı olub. Süleymanı Küçük yaşlarında maması (atasının bacısı) Hürzadın kızı Seadetle nişanlayıblar. Sonralar  iki ailenin arasında bir soyukluk  yaranır. Seadetin  atası Kasım kızını  Karabağlı bir tacire ere verir.  Süleyman Kasımı öldürmek isteyir. Ağsakkal-karasakkal yığılır. Deyiller: «Kasım bir sehvdir eleyib, kanmayıb. Buna göre iki nasırl arasında kan düşmençiliyi salmak olmaz. Biri deli  olanda, biri ağıllı olar».

Süleyman ağsakkal-karasakkal sözünü eşidir. Sakitleşir. Deyir: «Her şeye dözecem, her şeyi bağışlayaam. Amma kimse bunu menim başıma kahsa, Kasımı da, oğlanlarını da öldürecem».

Aradan heç bir il keçmir. Süleyman erkek otarırmış. Başı karışır. Erkekler Fatma karının nohud zemisine dolur. Fatma karı da açır ağzını, yumur gözünü: - Nişannısını sahlaya bilmeyen kurumsak, meni sahibsizmi görübsen?! Nohudumu otarırsan?! - deyir. Süleyman Fatma karının tehkir ve söyüşünden can kurtarmak üçün kaçıb eve girir. Başına yaylık bağlayır. Deyir: «Mene daha papak gezdirmek yaraşmaz».

 Şöylelikle  menliyine tohunulduğuna göre delikinlı Süleyman kaçak düşür, sözüne bütöv olmayan Kasımı ve başkalarını öldürür. Kaçaklığı dövründe Süleymanın 72 adam öldürdüyü hatırlanır. Çok celd ve çevik oluğuna, torelere emel etdiyine göre uzun müddet kaçaklık etse de hökümet memurları onu tuta bilmir. Güllasırnden kimse yayına bilmezmiş. Kuşu gözünden vurarmış. O tek deyilmiş. Etrafına Budak, Paşa, Peserek kimi hökümetden narazı delikanlıları da toplayıbmış.

Rusyanın hökümet memurları ne keder çalışsa da halk terefinden müdafie edildiyine göre onları tutmak olmurmuş. Sünki halk onlara  insan oldüren, yol kesen, soyğunçu kimi deyil, kanunsuzluklara karşı çıhan, hakkı nahakka vermeyen kehramanlar kimi bahırmış. Bunu onlar hakkında koşulan mahnılar, hakklarında söylenen revayetler de sübut edir. Kaçak Süleyman hakkında koşulmuş bir mahnıda deyilir:

 

Beşaçılan tüfengi mıhdan endirdi,

Endiriben sine üste mindirdi.

Yeddi günde on beş düşmen öldürdü,

Igidlikde tayı yokdu Süleyman!

Patronu çiyninde çokdu Süleyman!

 

Beşaçılan tüfengi mıhdan endirdi,

Endiriben sine üste mindirdi.

Yeddi günde on beş düşmen öldürdü,

Igidlikde tayı yokdu Süleyman!

Patronu çiyninde çokdu Süleyman!

 

Elimizde yazılı kaynaklar olmasa da halkın ağızdan-ağıza keçirerek yaşatdığı mahnılarda kifayet keder maraklı informasiyalar var.  Şöyle ki, şiirlerde Süleymanın kaçak yoldaşlarının adı şöyle korunub sahlanıb:

 

Bu görünen Pesereyin dağıdı,

Şamda yanan üreyimin yağıdı.

Iki halaoğludu Hesoynan Paşa,

Igidlikde tayı yokdu, Süleyman,

Patronu çiyninde çokdu, Süleyman.

 

Budak hakkında  koşulmuş mahnıların birinde deyilir:

 

Ağmankal  deyilen bir gözel yaylak,

Burda şırıltıdan tutulur kulak.

Sene kurban olum Kaynamaz bulak,

Bulak menim han Budağmı neynedin?!

 

Saymaz neçenniyi, kattanı, hanı,

Döyüşe girende ona tay hanı?

Ele bir iyiddi, şöhreti-şanı

Düşübdü dağlara, daşa Budağın.

 

 Mahnılarda yalnız kaçakların kehramanlıkları terennüm olunmur, onların kaçak düşme sebebleri, onları kaçak salanlar, hatta hakklarında mahnı koşan insanlar  hakkında da informasiya verilir. Meselen aşağıdakı mahnıda olduğu kimi:

 

Onu kaçak salıb Meydannan Helil.

Yalvarıb edibler nasırhet, delil.

Şenine söz koşur Şahablı Celil,

Keçmeyir güllasır boşa Budağın.

 

 Kaçaklar hakkında koşulan mahnılar içerisinde lirik ovkat oyadan parçalar da az deyil. Buna Kaçak Süleymanın dilinden söylenmiş aşağıdakı bendler nümune göstere bilerik:

 

Eleyezin üstü haş-haş,

Haş-haşı biçerler yaş-yaş,

Bir cüt memen mene peşkeş,

Çepgeni hal-hal Karagöz,

Memende var bal, Karagöz.

 

Kurban olum başındakı çengele,

Duman gele, çisgin gele, çen gele,

Yazık Süleymanı saldın engele,

Naz-naz eyle, Kelbe Helilin kızı!

Hara tuman, mintenasır kırmızı!

 

 Kaçak Süleyman ve onun döyüş dostlarının kehramanlıkları, Rus polis ve jandarmasına karşı döyüşlerde gösterdikleri hıner hakkında bu gün de halk arasında maraklı revayetler dolaşır. Rusyanın   hökümet memurları Kaçak Süleymanı tuta bilmediklerini ve döyüşlerde ona kAlıb gele bilmediklerini gördükde heyanet vasitasırle onu aradan götürmeyi planlaşdırırlar. Topladığımız bir hatirede deyilir:

Birini Dünya Savaşı illerinde Rus orduları Kars-Erzurum etrafında cemleşibmiş. Döyüşen orduya erzak, herbi sursat daşımak üçün at, araba seferberliye alınırmış. Camaat bundan narazı kalsa da hökumetin korhusundan könülsüz de olsa, emri yerine yetirirmiş. Süleyman cebheye kömek edenleri cezalandırır, hedeleyir, yük aparan karvanlara baskınlar teşkil edirmiş. Osmanlı orduları ile döyüşen rus ordularının arkasında şöyle tehribatçı küvvetlerin olması hökumeti berk narahat edir. Bir tarafdan hökumet dağlara - kaçakların arhasınca silahlı desteler gönderir, o biri tarafdan de kaçakları öz içerisinden parçalayıb dağıtmak üçün gizli casuslardan istifade edirmiş. Kaçaklarla yahınlık eden adamları aşkarlayıb ele alırmış.

Süleymanın da başına şöyle bir iş gelir. Çiveli dellek Seferalı neçe illermiş Süleymanın saçını-sakkalını kırhırmış. Süleyman da ona çok inanırmış. Süleyman gelir Danzikin yahınlığındakı Zerde dereye ve milliyyetce ermeni olan dellek Seferalıya sifariş gönderir. O da gelir. Süleyman Kızılkışlağın ağası Arpakendli (2 Tetovosu da özü ile getiribmiş. Tetovos at, araba, erzak toplayıb rus ordusuna gönderirmiş. Süleyman ona neçe defe heber gönderib, bu işden el çekmeyi tapşırıb. Amma Tetovos çar Nikolaydan orden almak, hökumet yanında nüfuzunu artırmak üçün daha da feallaşırmış. Süleyman yolda ona rast gelende el-kolunu bağlayıb getiribmiş ki, cezalandırsın.

Süleyman saçını-sakkalını kırktıranda yorğun olduğundan uyku onu tutur. Bundan istifade eden Seferalı Tetovosun el-kolunu açır. Birleşib Süleymanı öldürürler.

 

  Kaçak Yusif

 

Hakkında şiirler koşulan Kaçak Yusif de Osmanlı  sınırları yahınlığında Rusyanın işğalı altında olan Ağbaba bölgasırnde yaşayıb.  Bölgenin ehAlısinin ekseriyyeti Karapapaklprdır. 19 yüzilde Gürcüstana seyyahet etmiş baron Fon Kakstkauzen de yazır ki, halk kaçaklar hakkında böyük hevesle danışır.  Bölgenin ünlü kaçaklarından Tehmasibkulu, Arıhlı Eli ağa,Karapapaklı Deli ağa, Abdallı Kor Ismayıl, Mığrılı Iskender, Darvazlı Mehralı, Kasımlı Daşdemir ağanın oğlanları Astan ağa ve Paşa, Ağbabalı Deli Yusif, Tehleli Kerim, Kızılhacılı Halay bey ve b.adlarını çekmek olar.

 Deli Usuf adıyla meşhurlaşan Yusif Mehemmed oğlu hakkında ilk bilgiye cefakeş araşdırıcı Salman Mümtazın 1928-ci ilde Bakıda  çap etdirdiyi «El şairleri» kitabında rast gelirik. Kitabda «Öysüzlü Kaçak Yusifin dastanından»  başlığı altında  beş bendlik bir şer verilmişdir.  Uzun müddetli sükutdan sonra Ağbaba bölgasırndeki Karaçanta kendinde yaşayan Kerem Eskerov Kaçak Yusifle bağlı bilgiler toplamağa başlasa da  topladıklarını heç yerde yayınlatmayıb. Kaçak Yusifie marak 1980-ci illerde yeniden artsada onun hakkında daha geniş bilgiler Sovetler Birliyi çokenden sonra yayınlanıb.

 Rusya 1878-ci ilde işğal etdiyi bölgede Kars kuberniyası yaradıb. Kaçak Yusif de Karsa bağlı Ağbaba mahalının Göllü köyünde Hacı Alı oğlu Mehemmedin ailasırnde dünyaya gelib. Kerem müellimin halk ağzından topladığı bilgiye göre yusif de 1870-ci illerde doğulub. Genc yaşlarından  aile-meişet zemininde baş vermiş bir münakişeden dağlara çekilerek kaçaklık etmeye başlayıb.   Şehsi narazılık sonralar içtimai karakter daşıyıb.Rusya hökümetine karşı savaşa başlayıb. Halk onun cesaretini, korhmazlığını, igidliyini sevib, ona arha dayak olub. Hakkında mahnılar koşulub, dastanlar yaradılıb.Yusisin dilinden söylenilen bir şiirde deyilir:

 

Kismet budu bize, dağlarda gezek,

Zülümkar divana erzeler yazak,

Insafdırmı bir igide yüz kazak,

Yokdur menim bir imdadım ağlaram.

 

 

Rusya hökümeti ordu, esker yollamaklar kaçakların öhtasırnden gele bilmediyini görüb onların üzerine Kafkazlılarda herbi hidmete, polise, jandarmaya işe götürdüyu insanları gönderirdi.Bu meseleler de kaçaklar hakkında koşulmuş mahnılarda öz eksini tapıb. Kaçak Yusifle onu tutmağa gönderilmiş  Hökümet görevlisi milliyetce çerkez olan Hasanın söhbeti şöyle tesvir olunur.

 

Aldı  Usuf:

Özünkü islamsan, din kardaşımsan,

Bir bazar herjliyi al, geri kayıt.

Meni tanımırsan, yekin naşısan,

Bir bazar herjliyi al, geri kayıt.

 

Aldı Hasan:

Çok da laf eyleme, bu keder yeter,

Bu sevdadan geri dönmek olarmı?!

Eşitse kubernat gülleye tutar.

Bu sevdadan geri dönmek olarmı?!


Aldı  Usuf:

Kubernat sözünü tulla kenara,

Başar ki, özüne yahşılıh ara.

Anana, bajına geydirrem kara,

Bir bazar herjliyi al, geri kayıt.

 

Aldı  Hasan:

Eşitse kubernat dalınja geler,

Tüfengin süngüsü bağrını deler,

Ana, bajın jesedin üste meler,

Bu sevdadan geri dönmek olarmı?!

 

Aldı  Usuf:

Men Usufam, eşitmişem adını,

Yahşı billem kubernatın zatını,

Seni öldürrem, allam atını,

Bir bazar herjliyi al, geri kayıt.

 

Aldı Hasan:

Çerkezem, adıma Hasan deyeller,

Düşmenin başını kesen deyeller,

Indi görek kime «ehsen» deyeller,

Bu sevdadan geri dönmek olarmı?!

 

Kaçak Yusifle bağlı Aşık Iskender Ağbabalıdak iki dastan - revayet toplamışık. Aşık bunlardan birini «Kaçak Usufun Kars Seferi», o birisini ise «Deli Usufun Penbek seferi» adlandırmışdır. Diger araştırıcılar da Kaçak Yusifle bağlı heyli mahnı ve ravayet toplayarak sap etdirmişler. Bunlardara Bakıda «Yazıçı» neşriyyatının 1994-cü ilde çap etdiyi «Kaçak Usuf» (toplayanları: Aftandil Ağbabalı, Nizami Memmedhanlı), Azerbaycan Devlet Neşriyyatının 1997-ci ilde çap etdiyi «Ağbaba folkloru» (toplayan ve tertib eden Süreyya Ağbabalı) ve «Ozan» neşriyyatının 1998-ci ilde çap etdiyi «Aşık Iskender Ağbabalı. Ayırdılar Ağbabadan», I kitab (toplayanı ve tertib edeni: Tacir Semimi) kitablarını nümune göstere bilerik.

Kaçak Yusif Ağbabanın Öysüzlü köyüne geldiyini çar memurlarına heber verirler. Hökümet küvvetleri onları çenbere alır ve bereber olmayan döyüşde Yusif öldürülse de onun hakkındı koşulmuş mahnılar diller ezberi olur.

 Sovetler Birliyinin demir perdeleri dağıdı. Türkiye ile gediş-geliş, ilmi elekeler genişlendi. Bütün bunlara bahmayarak dahide Kars kuberniyasının arhivlerindeki belgeleri geniş ohugu kütlasırne çardırmamışık.

 

Abbaskulu bey Şadlınski

 

Birinci Cahan Savaşında meğlub olan Rusya ermen milletçilerine silah, sürsat ve herbi mütehessislerle kömek edirdi ki, onlar müslümanları soykırımına uğratmakla  yeni bir devlet kursunlar. Bu Rusya ve Avrupanın ermenilere kayğısı deyildi. Osmanlı devletini çökdürdükden sonra doğuda istediklerini heyata keçirmek, o yerlerde rahat sümürgeçilik etmek plpnlprının neticasır idi. 1917-1920-ci illerde soydaşlarının etrafına toplayarak ermeni silahlılarına mükavimet gösteren halk kehramanlarından biri de Vedili Abbaskulu bey Şadlınski (1886-1930) olmuşdur. Onun igidliyine de mahnılar koşulmuş, hakkında halk hekayeleri yaradılmışdır. Bu şiirlerin birinde deyilir:

 

Vedinin  üstünde toplar kuruldu,

Topların kurğusu terse buruldu,

Soltanım gelmedi, borğu pozuldu,

Millet sene kurban bey Abbaskulu!

Var olsun, gül olsun bey Abbaskulu!

 

 

Abbaskulu bey  Hanbaba bey oğlu Şadlinski 1886-cı ilin 24 fevralında Iravana bağlı Böyük  Vedi kendinde doğulub.  Kendlerindeki mektebi bitirdikden sonra Irevan seminariyasına dahil olub. Atasının vahtsız ölümü onu tehsilini yarımçık koyub teserrüfatlarını idare etmek üçün  gelmasırne sebeb olur. Davranış, sözünyn sahibi olması, cesareti, hakkı nahakka vemmemasırle seçildiyine göre 26-yaşında-1912-ci ilde gizlisesverme ile mirab seçilib.

Birinci Dünya Savaşında Rusyanın meğlub olması ölkede karışıklığı daha da artırıb. Yerli özünüidare teşebbüsleri artıb. EhAlıni kuldurlardan, soyğunçulardan korumak üçün özünümüdafie desteleri yaradılı. 1917-ci ilde Abbaskulu bey Şadlinski Irevan kuberniyasında dördüncü sahenin komissarı teyin edilir.

Kafkaz cebhasırnden geri dönen Rus orduları merkezin tapşırığıyla yarıgizli, yarıaçık silahları ermenilere verir,  onlararın silahlanmasına ve teşkilatlanmasına her cür kömeklik gösteriler. Bundan ruhlanan ermeni irkçileri müslümanlar yaşayan kend ve mehellelere baskınlar teşkil ederler.

Böyük  Vedi kendinin ehAlısi de Abbaskulu beyin rehberliyi ile özünümüdafie destasır yaradır. Çok teessüf ki, müslümanların yaratdıkları özünümüdafie destelerinde silah, herbi sursat azlık edirdi. Deste üzvlerinin herbi telim görmemasır, zabit kadırlarının olmaması, herbi sursat istehsal eden müeesseleri yokluğu, deste rehberler arasında  fikir, feAlıyyet birliyi olmaması onların meğlubiyyeti ve müslüman ehAlısinin soykırımına uğramasıyla neticelenirdi. Sayın Ahmet Ender Gökdemir «Cenub-i Garbi Kafkas hükümeti»,  Ismayıl Musayev «Azerbaycanın Nahçıvan ve Zengezur bölgelerinde siyasi veziyyet ve harici devletlerin siyaseti(1917-1921)», Asif Hacıyev « Kars ve Araz-Türk respublikalarının tarihinden» ve başka kitablarda bu meselelere geniş dikket yetirildiyinden biz tarihi senedlere tekrar dikket yetirmeyeceyik. Dikketi Abbaskulu bey Şadlınski hakkında halk arasında yayılmış mahnılara ve masallara yöneldeseyik. Abbaskulu bey Şadlinski hakkında, onun serkerdeliyi, el ağsakkallığı barede de çoklu revayetler var. Bunların kökünde olmuş hadise dursa da, bir az bediileşdirilmiş tasırr bağışlayır. Hemin revayetlerden bir neçasırni aşağıda veririk.1918-ci ilde Osmanlı silahlı küvvetlerinin Kafkazdan geri çekilmasır dövrü Böyük Vedililerin ermeni koşunları ile döyüşü şöyle tesvir olunur:

«Vedi yarımmühasire veziyyetindeymiş. Veziyyet getdikje pisleşirmiş. Amma Abbaskulu bey ruhdan düşmür, sengerleri gezir, deyirmiş: «Bir az da dözün, sebr edin. Osmanlıdan kömek gelecek.» Ahşamüstü Vedi döyüşçülerinin sıraları seyrelib, patronları azalanda bir de görüller Araz tarafdan yolda toz-duman kalhdı. Budu, atlar Vediye teref çapıllar. Bunnan ruhlanan Vedililer özderinnen kat-kat çok olan ermeni koşununun üzerine hücuma keçirler. Ermeniler kaçmağa üz koyur. Vedililer ermenilerin heyli tüfengini, patron ve başka herbi sursatını ele keçirirler.

Sen deme, kömeye gelen yokmuş. Abbaskulu bey hiyle işledib adamlarından beş-altı atlını ayırıb gönderibmiş. Tapşırıbmış ki, nahırı Vediye teref kovsunlar. Iki-üç silahlı da nahırın kabağında atını çapsın. Onlar da komandirlerinin tapşırığını yerine yetiribler.

Ermeniler de uzakdan bahanda silahlı atlıları seçibler. Toz-dumandan arhadan gelenin nahır olduğunu seçe bilmeyibler. Osmanlı esgerlerinin kömeye geldiyini güman edib kaçıblar»

 Abbaskulu bey hakkında koşulmuş bir mahnıda ise deyilir:

 

Vedinin dağları batıbdı yasa,

Daşnaklar isteyir Vedini basa,

Bir kağız yazaram ağam Abbasa,

Millet sene kurban, bey Abbaskulu,

Var olsun, gül olsun, bey Abbaskulu.

 

Vedinin dağları dönübdü kana,

Kağtağan cemdeyin verib yan-yana,

Bir kağız yazaram Şahi-Merdana

Millet sene kurban, bey Abbaskulu,

Var olsun, gül olsun, bey Abbaskulu.

 

Vedinin üstünde toplar kuruldu,

Topların kurğusu terse buruldu,

Soltanım  gelmedi borğu pozuldu.

Millet sene kurban, bey Abbaskulu

Var olsun, gül olsun bey Abbaskulu.

Başka bir mahneda ise deyilir:

 

Bizim esger maşın yolunu aldı.

Davanın güjünü Vediye saldı.

Bir hüjumla on iki pulemyot aldı.

Onnar sene kurban, bey Abbaskulu.

Hayıf kı, emeyi zay, Abbaskulu.

 

Müslümanlar bürj başına toplaşdı.

Toplar açılanda gözder kamaşdı.

Ana-bajılar saç yolub ağlaşdı

Onnar sene kurban, bey Abbaskulu.

Hayıf kı, emeyi zay, Abbaskulu.

 

Halk kehramanını bir az da mifikleşdirib. Revayetlerin birinde deyilir ki, Vedinin üzerine koşun yeriden ermeni serkerdasır Serkisin hanımı uykusunda erinin meğlubiyyetini görür ve bunu erine söyleyir. Serkis hanımının uykusuna ehemiyyet varmir. Hanımı ise erinden helvet şerle bişöyle bir mektub  yazır:

 

Aman, aman, a Serkisim amandı.

Vedinin davası ahır zamandı.

Vedi atlıları sanki tufandı.

Tufan koparacak Abbaskulu bey!

Asırr aparacak Abbaskulu bey.

 

Hanımı Serkisden helvet yazdığını erinin cibine koyur. Döyüşde o asırr düşür. Üstünü ahtaranda çibinde mektub çıhır. Serkis hanımının uykusunu ve ona nasırhetlerini Abbaskulu beye danışır. Abbaskulu bey onu asırrlikden azad edir.

 Abbaskulu bey Şadlınskiye hasır olunmuş halk hekayasırnde yalnız onunla bağlı mahnılar deyil hal manilerinin  Osmanlı paşalarına uyğunlaşdırılanlırı da var. Onlardan ikisini aşağıda veririk:

 

Kara deniz ahmam deyir.

Etrafımı yıhmam deyir.

Adı gözel Şükrü paşam

Edirneden çıhmam deyir.

 

Araz çayı ahdı getdi,

Etrafını yıhdı getdi.

Kor olasan Muhtar paşa.

Irevandan çıhdı getdi.

 

Indiki Ermenistan Respublikası erazisindeki onlarla müslüman yaşayan kendi ermeni silahlı desteleri 1917-18-ci illerde dağıdarak merkezi Irevan şeheri olan Ermenistan Respublikası kura bilirler. Yeni yaranmış Ermenistan hökumetine tabe olan silahlı birleşmeler de irkçilerden, kuldur destelerinden  ferklenmir.Irevan kuberniyasının ekser kend ve şeherleri irkçi ermeni kuldurları terefinden dağıdılıb soykırımına  meruz kaldığı bir vahtda Abbaskulu beyin başçılık etdiyi özünümüdafie destasır Böyük Vedini iki ile yahın koruyur. Esasen döyüşlerden elde etdiyi silah ve herbi sursatla keçinen vedililer 1920-ci ilin «tahıl biçiminde», yeni iyun-iyul aylarında meğlubiyyetin kaçılmazlığını görüb mühasireni yararak Şerura, oradan da Şahtahtı körpüsü vasitasırle Irana keçirler.

1920-ci ilin oktyabrın 12-de Nahçıvan Herbi Inkilab Komitasırnin sedri, Fövkelade Komissar Bahadur Velibeyov A.Şadlinskini öz terefdarları ile birlikde Nahçıvana  çağırır.

A.Şadlinski Nahçıvana gelerek «Kırmızı Tabor» adı ile meşhurlaşan silahlı desteni yaradır. Bu deste Şerurun, Vedibasarın, Dereleyezin, Zengezurun ermeni silahlı destelerinden temizlenmasırnde feal iştirak edir. Ermenistan SSR Merkezi Icraiyye Komitasır 1921-ci ilin mayın 30-da 56 saylı fermanla 21 neferi hemin dövrün en yüksek mükafatı - «Kırmızı Bayrak» ordeni ile teltif edir ki, bunların da ekseriyyeti müslümanlardır. 1921-22-ci illerde Nahçıvan Sovet SosiAlıst Respublikasının 3-cü kornizonunun reisi işleyen A.Şadlinski sonradan Böyük Vediye kayıdır. Develi yahınlığında kirej medenini (sonralar bu meden genişlendirilerek Ararat sement zavoduna çevrildi - E.Ş.) işe salır.

Sovetlerin yeritdiyi siyaset ehAlıni narazı salır. Bir zaman A.Şadlinski ile birlikde döyüşen Sovet hökumetinin ordenini alanlardan bir çoku hökumete karşı çıhır. «Kırmızı Tabor»da hidmetinin göre «Kırmızı Bayrak» ordeni almış Fetulla Hüseynovun kaçak destasır uzun iller Kafkazın hökumet adamlarının narahat etmişdir. Ona göre de halk arasında böyük nüfuz sahibleri mühtelif vasitelerle aradan götürülürdü.

Kollektivleşme adı altında kendlilerin var-devletlerini ellerinden alırdılar. Ölkeni kıyamlar, itaetsizlikler bürümüşdü. Abbaskulu bey kimi bir şehsin şöyle haksızlığa dözmeyeceyi melum idi. Isyana Abbaskulu bey Şadlinski başçılık etse onu yatırtmak da çetin olacakdı. Odur ki, Kerbalayı Ismayılı 1930-cu ilin evvellerinde isyana tehrik ederler. Sonra da «ehAlıni kırğında korumak üçün» Abbaskulu beyi Kerbalayı Ismayılla danışmağa gönderirler. Isyançılara ise Abbaskulu beyin keşfiyyat ve tehribat meksedile geldiyi heberini sızdırırlar. Şöylelelikle, Abbaskulu bey Şadlinski 1930-cu ilin martın 3-de Cığın derasırnde, Kolanı kendi yahınlığında keçmiş silahdaşlarının güllasırne tuş olur. Döyüş dostu ve silahdaşı Helil Mehdi oğlu ile birlikde öldürülür.

Bir neçe gün sonra isyan kan içinde boğulur. Abbaskulu beyin ve Helilin meyidleri kebirden çıharılarak getirilib Böyük Vedide mektebin heyetinde tentene ile defn edilir. Sanrakı illerde ne keder teşebbüslerde bulunulsa de, partıya-hökümet kerarları olsa da Abbaskulu bey ve onun döyüş dostlarının kebirler üzerinde abideler ucaldılmasına, adlarının ebedileşdirilmasırne ermeniler imkan vermir.

 

Sonuc

 Milli Mücadile  Kafkazda da sevilib, halk onların şenine mahnılar koşub. Lakin bu mahnılar ve revayetler Sovet ideologiyasına heyir getirmediyine göre onların söylenmasır, toplanması ve neşri yasaklanıb. Sovetler Birliyinin d ağılmasından sonra mövzu üzerinden kadağalar götürülse de araştırıcılar bu işe istikametlendirilmeyib.


Ali Shamil Huseynoglu       
Scientific worker in Azerbaijan National Academy  
Institute of Folklore


NATİONAL POETRY PRAİSİNG ITS HEROES FİGHTİNG FOR NATİONAL STRUGGLE

 In order to ruin Ottoman Empire Russia and European countries made internal conflicts and even obviously attacked her. Foreign powers were behind rebellions and contradictions in Balkan. Non-muslim nations and even some of muslim kin leaders believed in enemies’ promises and began destroying Ottoman Empire from inside.

   In the north Russia was largening her borders day by day and made Ottoman Empire enter into an agreement and recognize her borders. Muslims and turks being under Russian occupation didn’t enter into an agreement and struggled in different ways. In this case one sample Sheykh Shamil’s national movement called muridism running for 30 years is enough to show their reaction. Another way of fighting against Russia was contrabandism.

   In our research work we shall not speak about national heroes such as Kachak Nebi, Kandal Naghi, Kachak Kerem, Deli Ali and others as they were enough investigated. We would like to inform you about Kachak Yusuf, Kachak Suleyman who fought against Russian occupation and Abbaskulu bey Shadlinski who fought against chauvinists trying to found Armenian state with the help of Russians and in this case by killing muslims. Though they could not be investigated thoroughly people loved them and made stories, sagas and poems for them.

   For many years Suleyman Muhammed oglu lived a runaway life in the mountains. He was born in the village Karakaya in Sherur Dereleyez in Iravan. He didn’t obey Russia and  his activities became more dangerous during First World War. He frightened the government by attacking transportation carrying arms. And the nation was proud of his activities and made poems for him. Tsar officials couldn’t get him in the fights and he was killed by Armenian barber with the way of betrayal.

   Kachak Yusuf was one of the famous heroes struggling near Ottoman borders. In 1878 Russia established Kars province in the area she occupied. Kachak Yusuf was born in the village Gollu in Aghbaba region connected to Kars province. Beginning from his youth he began struggling against Russia. One of the tsar officials informed the province about his arrival in the village Oysuzlu. Being in the encirclement he was killed. But people loved his bravery, intrepidity, courage and supported him, made songs and sagas for him.

   After being defeated in First World War Russia helped Armenians in establishing their own state and equipped them with munitions. Armenians wanted to make muslim genocide. In 1917-1920 Abbaykulu bey Shadlinski was one of the heroes fighting against Armenians. People made songs, sagas and stories for him too.

   Turkic nations brought up their heroes by cherishing, loving and making songs, sagas and poems for them. 

Key Words:  Folk poems dedicated to heroes, Kachak Suleyman, Kachak Yusuf, Abbaykulu bey Shadlinski

 
Çap olunub: Milli mücadile kahramanlarini konu alan halk şiirleri. Türk Halk Kültüründe Milli mücadile.( T.C. Erzurum Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü 1 Uluslararası halk kültürü sempozyumunun bildirileri 19-22 Temmuz 2005), Erzurum, 2005, seh. 214-222

 

 

 

 
Sayğac
 
Flag Counter
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol