Koroğlunun Urfa severinde Alevi-Bektaşı gelenegi

         

Ali Şamil HÜSEYİNOĞLU
(Azerbaycan
Milli Bilimler
Akademisi Folklor Enstitüsü, Bakü –Azerbaycan)

 KOROĞLUNUN URFA SEFERİ VE DASTANDA ALEVİ-BEKTAŞİ GELENEĞİ

 Özet: Neinki Türkler arasında, hatta Türklerle konşu olan halklarda da Koroğlu dastanı genış yayılmışdır. Dastanla ilgili aparılan araşdırmaların sayı da oldukca çokdur. Amma bu araştırmaları bitmş hesab etmek olmaz. Son yıllarda Bakıda yayınlanan iki Koroğlu dastanında üçüncü meclislerde Koroğlunun Eyvazı getirmek için Urfa şeherine gitmesinden ve Eyvazın dayısı Reyhan Arapla döyüşünden söz açılır. Tehranda yaşamış Ali Kamalinin topladığı, yayınlada bilmedigi Koroğlu dastanında dırek Urfa seferinden söz açılmasa da konuya aydınlık getıren çoklu çizgiler var. Bütün bunlar da araştırıcıların dikketini yeniden konuya çekir. 19. yüzyılda yazıya alınsa da 21. yüzyılda yayınlanan Koroğlu dastanı Urfa ile ilgili oldukca değerli bilgiler verir. Aşkarlanır ki, dastanda alevi geleneği oldukca kabarık görünür. Türkmen, Teke Türkmen deyildikde şimdiki Tükmenistandan değil, Urfa, Diyarbekir çevrelerinde yaşamış Türkmen illerinden söz açıldığı aydınlaşır.

 Anahtar kelimeler: Koroğlu dastanı, Türkmen, Teke Türkmen, Urfa, Diyarbekir çevreleri, alevi, gelenek.

 Girış

  Koroğlu dastanıyla ilgili çoksaylı araştırmalarda onu farklı yönlerden ögrenmeğe çalışılmışdı. Kimi Koroğlunu Yunan mitolojisindeki Heraklos’la, kimi Homerin Tarih eserindeki Korogullar’ı ile, kimi miladi yeddinci yüzyılda Çin hükmdarlarına karşı ayaklanmış küdretli serkerde An Lu Şan’la, kimi orta yüzilliklerdeki Celalıların ayaklanmaları ile ve b. alakalandırmışlar. Kaynakları sıralasak böyük bir kitab alınar. Destanın üçüncü ve dokuzuncu meclislerinde Urfa’dan bahsedilmektedir. Dokuzuncu mecliste şöyle denir: “Eyvaz’ın şiklini Urfa şeherinden Köroğluya getiren sövdegar Hoce Yagub ticaret için Tokat şeherine gelmiş, şeherin gireceyinde oturmuşdu. Hoce Yagubgördü bağ terefden koşun gelir. Hoce Yagub bir Osmanlıdan haber aldı ki, bu ne haberdi?

Osmanlı dedi:

- Köroğlunun dörd delisi Hasan paşanın bağına girmişdi, paşanın koşunu onlar tutub getirir.” (Koroğlu, 1997:119)

 Biz simpozyumun kurallarına uygun olarak yalnız bir konunu ele alacağık. Eyvazın Çenlibel’e getirilmesi konusunda dayanacağık. Çunki burada Urfa’dan söz açılır.  

1. Paris nüshası

  Polonyalı şair, tercümeçi, araştırıcı Aleksandr Hodzko 1830-cu ildé Héştérhan nogaylarından olan Elibéy Şarapov’dan «Edige» eposunu toplamış, onun yardımı ile eposun nesr hissesini farscaya çevirmişdir. (Poslovii, 1990:39) Sonralar o Rusiya Missionerler Cemiyyeti terefınden tercümeçi kimi İrana gönderilmişdir. O tercümeci ve İranın Raşt, Gilan kentlerinde Rusiyanın konsulu gorevinde olarkan folklor toplamasını davam etdirmişdir. Burada da Aşık Sadıkdan Koroğlu dastanını toplamışdır.

Aleksandr Hodzko Londona getdikde her iki Türk dastanını 1842’dé yayınlatmışdır. Bununla da dastanlarımızın Avropada yayılmasının ve araştırılmasının özülünü koymuşdur. Koroğlu dastanı az bir zamanda Fransız, Alman ve Rus dillerine de tercüme edilerek yayımlanmışdır. Araştırıcı folklor metninin pasportlaştırılmasına önem vererek dastanın Hace Mirze İskenderin istegiyle Aşık Sadık adı ile tanınan Sadık beyin söylediğini, metni Mirze Abdulvahab’ın yazıya keçirdiğini, Mirze İskender’in hizmetçileri ve kullukçuları Mirze Mehdi Gilani, Hezretkulu bey ve Yakub beyin ise bu işe şahitlik etdiklerini gösterir. Metnin yazıya alınmasını hicri tarihile 1250’de Çerşenbe günü Rebbül Evvel ayının 15’de, miladi tarihile 1832’de olduğunu gösterir (Koroğlu, 1997:6)

 Avropa’da ve Amerika’da tekrar tekrar yayınlanan bu metn Azerbaycan’da 1997’de yayınlandı. Araştırıcılar Avropa’da ün kazanmış Koroğlu dastanını Azerbaycan’da yayına hazırlayarkan ona Paris nüshası adı vermesi tesadüfi değildir. Aleksandr Hodzko dastanı yayınlatsa da yıllarla araştırıcılarımız elyazmanın nerede olduğundan xebersizdiler. Birleşmiş Milletler’in Medeniyyet Meseleleri Şöbesinde (UNESKO) çalışan soydaşımız Ramiz Abutalıbov’un teşebbüsü ve Paris Milli Kitabxanasının işçisi Jak Karoyan’ın yardımıyla dastanın elyazması Azerbaycan’a getirildiyinden yayınlananda da Paris nüshası adlandırıldı.

Bu nüsha on üç meclisten ibaretdir. Üçüncü meclisde Hace Yakub’un Urfa’dan Çamlıbel’e gelmesinden, Eyvaz hakkında Koroğlu’ya bilgi vermesinden, Koroğlu’nun Eyvaz’ı getirmeğe getmesinden, Arap Reyhan’la savaşından söz açılır. Eyvaz’ın qessab Mir İbrahim’in oğlu olduğu söylenilir.( Koroğlu, 1997)

 1. 2. Tebriz nüshası

 Koroğlu dastanın eski elyazmalarından biri de Tebriz nüshasıdır. 19 yüyılda Tebriz’de yazıya alınan, sonra Tiflis arşivlerine getirilen dastan yıllarla araştırıcıların diqqetinden kanarda qalmışdır. Gürcüstan Bilimler Akademisinin K. Kekelidze adına Elyazmalar Enstitutusunda saxlanan bu nüsha hakkında araşdırıcıların 50 yıldan çoxdur bilgisi olsa da yayımlanması 2005’de olmuşdur. 28 meclisten oluşan bu nüsha şimdiye dek yayımlanan Koroğlu dastanının en böyüğüdür. Araştırıcı Dilare Aliyeva bu nüshanı 1980 yıllardan yayına hazırlamağa başlasa da 1991’de trafik kazasından ölmesi dastanın yayımlanmasını geciktirdi. Dilare hanımın başladığı işi Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Folklor Enstitusunun araştirıcısı Elnare Tofik kızı bu işi davam etdirdi.

2005’de Koroğlu dastanının Tebriz nüshası Arap elifbasından Latına çevrilerek Bakıda yayınlandı.(Koroğlu, 2005). 

Bu nüsxenin Paris nüsxesiyle oxşarlığı çokdur. Buradakı üçüncü meclis Koroğlu’nun Eyvaz’ı getirmek üçün Urfa şeherine getmesi ve onun dayısı Arap Reyhan’la davası adlanır. Burada da Eyvaz hakkında xeberi getiren Hace Yakub’dur. Eyvaz’ın babası ise qessab Mirim’dir.

 1. 3. Türkmenistan nüsxesi

 Türkmen araştırıcılarının toplayıb yayınlatdığı Koroğlu dastanı on iki meclisden ibaretdir. Dastanın dördüncü meclisinde Övez’in getirilmesinden söz açılır. Övez haqda Koroğlu’ya bir ağsaqqal baba xeber getirir. Sonra ağsaqqal babanı arayanda tapa bilmirler. Onda bunun Hızır aleyhissalam olduğunu anlayırlar. Bu mecliste Övez Harezm yurdunda Beennam şeherınden bir qessabın oğludur. (Koroğlu, 1983)

 4. Azerbaycan’da ve İran’da yayımlanan nüshalar

 1920’li yıllardan başlayarak Azerbaycan’da Koroğlu dastanının toplanmasına ve yayımlanmasına ciddi diqqet yetirildi. İkinci Cahan Savaşından sonrakı yıllarda Azerbaycan’dakı ve Türkiye’deki araştırmaların etkisiyle İran’da da Koroğlu dastanı yayınlanmağa başladı. Dastanı yayımladanlar İranda yaşayan Türkler olduğundan yeni toplama işi görmemiş Azerbaycan’da yayımlanan kitabları Arap elifbasına çevirmekle işlerini bitmiş hesab etmişler. Yalnız avukat Ali Kamali 1980. yıllardan başlayarak Koroğlu dastanını aşıklardan toplamağa başlamışdır. Maalesef onu da yayınlada bilmemişdir.

Azerbaycan’da Veli Huluflu, Hümmet Alizade, Memmedhüseyin Tehmasib, Azad Nebiyev’in yayınlatdığı dastanlarda Koroğlu Eyvaz’ı Türkmenistan’dan veya Teke Türkmenden getirir. Eyvaz’ın babası da qessab Alıdır. İran’da yayınlanan ve Ali Kamali’nin Aşık Alekber Kurbani’den topladığı nushalarda da böyledir. Yalnız Ali Kamali’nin kimden topladığını bilmediyimiz, pasportlaşdırmadığı bir variantda Eyvaz qessabın değil, Türkmenistan’da Kaşkay ilbeyinin oğludur (Şamil, 2002:4, 117).

 Aşık Aliekber Kurbani’den banta alınmış nüshede aslı Ali Kamali’nin kopyası kendi arşivimde olan ve yayına hazırladığım bu nüshada da Koroğlu Eyvaz’ı Türkmen elinden getirir. Aşık konuya aydınlık getirmek için Türkmensahra’nın tesvirini verir. Böyle oldukda sual doğurur: Eyvaz Türkmenistan’da, yoksa Urfa’da imiş? Dastanın Paris nüshasında bu soruya cavab tapmak olur. Dastan böyle başlayır:

“Koroğlunun esl-nesebi Teke-Türkmannandı. Onun atasının adı Mirze Sarraf, öz adı ise Rövşen idi. O zamanlar Mirze Sarraf Türküstan şahı Sultan Murad’ın baş ilhıçısıydı. Türküstan padşahının ne ki ilhısı vardı, hamısı Mirze’nin elinde idi. Bir gün ilhıçılardan biri Mirze’ye haber getirdi ki, Ceyhun çayından bir at çıkıb iki madyanla cütleşib, sonra kayıdıb suya girib” (Koroğlu, 1997:11). Bu parça Türkmen nüshasıyla daha çok sesleşir.

Babasını Meşed’de defn eden Rövşen Azerbaycan’a gelmek isterken Horasan vilayetinde eşkiya Deli Hasan’la karşılaşır. Onu yendikden sonra birlikde Kaflan gedigini aşıb Azerbaycan’da Göycebel’de kendilerine yurt kururlar. Onların gelişinden Azerbaycan hakiminin rahatsız olduğunu görüb Rum iline doğru hereket edirler. Bunlar dastanın birinci ve ikinci meclislerinde söylenilir. Rum ilinde Koroğlu nerede yerleşir? Nüshaları diqqetle gözden keçirdikde cavab tapılır.

Paris nüshasında ikinci meclisdeki şiirde değilir:

 

Sefer oldu Kürdüstan’a,

Bizim ile köçen gelsin.

Namerd girmesin meydana,

Er badesin içen gelsin. (Koroğlu, 1997:18).

 

Bu şiir bir çok nüshalarda “Sefer oldu Dağıstana” kimidir. Dastanı dikkatle inceledike görünür ki, Dağıstan bugünkü bölgülerle Dağıstan Cümhuriyyeti anlamında yox, dağlık yer anlamındadır. Koroğlu Eyvaz’ı getirmeğe Urfa’ya gederken yolda çobanla görüşü böyle söylenilir: “Çoban koyunları bir yere yığdı. Onun bir taxta kasası var idi. Kürdce bu kasaya moda deyirler. Çoban koyunları modaya sağır. Moda üç batman su tuturdu. Çoban süd ile dolu modanı Koroğlu’nun karşısana koydu, ona yeke bir kaşık da verdi” (Koroğlu, 1997:24).

Bu ve buna benzer belgeler onu gösterir ki, Koroglu ve Eyvaz’ın yaşadığı bölge Kürdüstan civarı ve onunla iç-icedir.

Bes Turkmenistan? Dastanı diqqetle inceledikde görünür ki, Oğuzların yaddaşındakı keçib geldikleri yol Koroğlu dastanında eyniyle tekrarlanır. Harezm’dan başlanan yol Horasan’dan, Azerbaycan’dan keçerek Urfa, Diyarbekir, Van, Erzurum, İstanbul ve b. bölgelerini çevreleyir.

 2. Koroğlunun babasının adı

 Tebriz nüshasındakı “Koroğlu’nun Eyvaz’ı getirmek üçün Urfa şeherine getmesi ve onun Arap Reyhan’la davası” ve Paris nüshasındakı “Üçüncü meclis”de Koroğlu’nun Eyvaz’ın medhini eşitmesi, onu getirmek için yola çıkmasından, Urfa yakınlığında çobanla gorüşüb elbisesini onunla değişmesinden, qessab dükanında Eyvaz’ı görmesinden, Eyvaz’ı babasını aldadıb oğlunu aparmasından, arxasınca gelen Arab Reyhan‘la savaşmasından ve Eyvaz’ı Çenlibel’e getirmesinden söz açılır. Az buçuk farkla nüshalardakı motiv aynıdır. Hatta şiirlerdeki fark da azdır. En çox fark Eyvaz’ın baba adında görünür. Bele ki, Türkmen nüshasında Koroğlu’nun babasının adı Bulud’dur, Azerbaycan nüshalarında Alı, Ali Kamali arşivindeki bir elyazmada Türkmenbaşı, Tebriz nüshasında Mirim, Paris nüshasının ön sehifesinde Mirze Sarraf, sonrakı sehifelerde ise Mir İbrahim kimi verilir.

 3. 1. Koroğlu dastanında İslam’a münsaibet

 Dastanda Koroğlu ve delilerinin müselman olduğu tekrar-tekrar vurğulanır. Koroğlu namaz qılır, oruc tutur. Kötü xeber getirenleri cezalandırdığı halda namaz qılarken ona kötü haber getirenleri cezalandırmır. Dastanın nüshalarında Koroğlu’nun günde kaç defe namaza kıldığı söylenilmir.

Dördüncü xelife Ali eleyhissalam dastanda yüksek sayqıyla xatırlanır. Meselen şiirlerin birinde değilir:

 

Alini men yar bilmişem,

Ağayı Qember bilmişem,

Kendimde hüner bilmişem,

Neyçün keçerem senden men? (Koroğlu, 1997:116)

Yahut

 Oğlan çağırginan tarı,

 Sene dayak olsun Ali,

Koroğlu der Eyvaz Balı,

Çal, kılıncın keskin olsun. (Koroğlu, 1997:115)

 

Karkudan çekilen onun boyudu,

Müxennet olanın gözün oyurdu,

Aslı köhlen, yoksa Düldül soyudu,

Qırat meni Çenlibel’e yetir, hey! (Koroğlu, 1997:42)

 

Ollam Ali kullarının yekrengi. (Koroğlu, 1997:15)

 

Koroğlu dastan boyu, defelerle Ali’nin adını çekir, onu yardıma çağırır. Altıncı meclisde Koroğlu’nun döyüşe girmesi böyle söylenilir “Koroğlu “ya Ali” deyib qılıncı çekdi, ac qurd koyun sürüsüne daraşan kimi leş-leş üstünde kalandı” (Abbaslı, 1997:96). “Koroğlu üreyinde dedi: “İlahi, sen meni bunun xatasından qurtar.” Sonra Koroğlu “Ya Ali”, deyib Arap Reyhan’ı qaldırıb yere vurdu, sinesi üste çöküb hençerini belinden çıxarıb, onun başını kesmek istedi” (Koroğlu, 1997:96)

 

3. 2. Koroğlu dastanında şeraba münasibet

 

Koroğlu dastanında İslam bütün ezemetile görünse de ona yabançı görünen elementler de var. Bu da dastanda başlanğıcdan sonadek Çenlibel’de meclislerin kurulması ve şerab içilmesidir. Şerab içen yalnız Çenlibel’de olan Koroğlu ve delileri deyil. Koroğlu Eyvaz’ı getirmek için Urfa’ya gidib Eyvaz’ın evinde müsafir olması bele söylenilir: “Eyvaz yerinden durub refden bir qab götürüb qabağına qoydu. Qollarını çırmalayıb şerabdan piyaleye süzdü, ince dodaqları ile içmeye başladı. Çoxdan idi ki, Koroğlu’nun diline şerab deymemişdi, üreyi içmek isteyirdi. ” (Koroğlu, 1997:30)

Koroğlu Eyvaz’la danışdıqdan sonra sşerab içmek isteyini şiirle bele bildirilir:

 

Sagi doldur ver içelim,

Mirim qessabın oğlu.

İçelim, serden keçelim,

Canım, ey qessabın oğlu. (Koroğlu, 2005:67)

 

Koroğlu dastanının nüshalarında öyle meclis yoxdur ki, orada şerab içilmesinden söz açılmasın.

 

3.1 Koroğlu dastanın Paris ve Tebriz nüshalarında alevilik

 

Alevilikde dede kültüne sayqı böyükdür. Bunun izlerini Koroğlu dastanında da aydın görürük. Bele ki, babası Rövşen’e atları qaranlık tövlede beslemeği tapşırır. Genc Rövşen’in diqqetsizliğinden tövlenin damından atın üzerine küçük bir işıq düşür. Babası atları yoklayarken tövlenin damından işıq düşdüğünü duyur ve oğluna “Seni cavan ölesen, oğul, buna işık deyib” (Köroğlu, 1997:24)  ve köpüklü pınarın suyunu önce kendi içen Rövşen’e: “ Evin yıkılsın, nece ki, meni öz üzüne hasret koydun, seni görüm övlad üzüne hesret qalasan. O köpüklü su menim gözümün dermanıydı. Sen çok igid, basılmaz adam olacaqsan, amma meni dünya işığına hesret qoydun. O, menim gözlerimin dermanıydı, ondan bir az gözlerime çekib, qalanını sene verecekdim” (Koroğlu,, 1997:16)

Babanın qarqışı oğlunu tutur. Koroğlu övlad üzüne hesret kalır. Buna göre de Eyvaz’ı getirmeye gedir.

Atanın ikinci qarğışı da yerine yetir. Koroğlu cavan ölür. Azerbaycan’da Sovetler Birliği zamanı yayına hazırlanmış nüshalarda Koroğlu’nun qocalması da verilir ki, bu da hakimiyyetin ideoloji sifarişinden başka bir şey deyil.

Köroğlu Destanı’nın Tebriz nüshasına ön söz yazan Hüseyin İsmayılov ve Elnare Tofikkızı da bu konu üzerinde çok dururlar: “Kımız içme ritualı gece vaktı şamanın çadırında hayata keçirilirdi. Merasime yalnız kanuni er-arvatlar katıla bilerdi. Şaman kopuzun müşayeti ile okuyur, bu musikinin cadaları altında merasime katılan cütlüklere kımız paylanılardı. Merasim gece keçene kadar davam eder, sonra her kes çadırına çekilerdi.

Alevilikde bu merasimin bütün kaydalarına riayet olunduğunu tarihi kaynaklar tesdikleyir. (L.P.Pomapov. Altayskiy şamanizm. Moskva,1991, seh.156)edek devam etmesi ve sonda her kesin kendi çadırına çekilmesinin hüsusu vurğulanması ve s. Şamanizmideki kımız içme, alevilikdeki ayini-cem, Korogludakı meclisi ali merasimleri aynıdır.” (Koroğlu, 2005:18)

Köroğlu Destanı’nın Tebriz varyantında aynen bu ritüelin tasvir olunduğunu görmekteyiz. Köroğlu’nun şaman timsalinde “sadr-ı meclis” kürsüsünde oturarak meclis kurması, saz-türkü sadalarının altında şarap paylanması, meclis iştirakçılarının Çamlıbel’e getirilen kızlarla nikâhlanması,  Köroğlu’nun merasimi ile düğün yapılması gibi.

 

Sonuc

 

Koroğlu dastanının Paris ve Tebriz nüshalarında Urfa’nın adı yalnız üçüncü meclislerde çekilmir, başqa meclislerde de Urfa’dan söz açılır. Bu da onu gösterir ki, Urfa adı tesadüfen seçilmeyib. Diyarbekir, Van, Erzurum, Malatya, Süleymaniye ve b. bölgelerin adının çekilmesi gosterir ki, dastan buradaki olaylardan qaynaqlanıb.

Dastanda Koroğlu’nun ve delilerinin oruc tutub, salavat çevirib, namaz qılmaları ve şerab içmeleri, dede kultuna sayqı gosterir ki, bölgede yaşayanlar, yahut dastanı yaradanlar alevilerdir.

Dastandakı Dağıstan, Türkmenistan adları bu günkü anlamda işledilmir. Dağlık bölge ve Türkmenlerin yaşadığı bölge anlamındadır.

 

Kaynak ve notlar:

1. Abbasov, Elçin:  Azerbaycan şifahi halk edebbiyyatına dair tedkikler. “Seda” neşriyatı, Bakı,2003

2.Hakki,Behruz: Koroğlu tarihi mifoloji gerçeklik. “Nurlan” neşriyyatı, Bakı 2003.

3.Koroğlu:Toplayanı: Hümmet Alizade. “Azerneşr” neşrıyyatı, Bakı 1941. 

4.Koroğlu: Tertib edeni: M.H. Tehmasib. Azerbaycan EA neşrıyyatı, Bakı 1956.

5.Koroğlu: Yayına hazırlayan Karrıyev B.A. “Nauka” neşriyatı, Moskva 1983.

6.Koroğlu (Paris nüshesi): Yayına hazırlayanı  ve ön sözü İsrafılAbbaslı, “Ozan” neşrıyyatı, Bakı 1997.

7.Koroğlu (Vali Huluflu neşri): Yayına hazırlayanı  ve ön sözü Azad Nabıyev. “Elim” neşrıyyatı, Bakı 1999.

8.Koroglu: Yayına hazırlayan Elnare Tofik kızı. “Seda” neşrıyyatı, Bakı 2005.

9.Poslovii i pokovorki narodov Karaçaevo-Çerkesii(Ata sözü ve degimler): Sostaviteli:R.A.K. Ormabaeva, M.İ.Mijaev, S.U.Çikatueva,A.İ.-M.Sikaliev. Çerkessk 1990.

10.Adabiyyat ve incesenet. 17 dekabr1986, “Koroğlu dastanı Jorj Sandın” sayı,50. (Sadıkov M)

11.Şamil, Ali: “Koroğlu eposunun variantları Ali Kamalı arşivinde”. Dede Korkut  (Bakı  2002)  sayı, 4.

12.Şamil, Ali: “Ali Kamalı arşivindeki  Koroğlu eposunun variantlarında metinşünaslık meseleleri”. Ortak Türk keçmişinden ortak Türk geleceyine  III Uluslararası Folklor Konfransının (13-16 Kasım 2005) materialları, (Bakı 2005).

13.Velizade, Mirze: Kaçak Koroğlu hakkında efsane. SMOMPK(Sbornik materialov dlya opisaniya mestnostey i plemen Kavkaza-Kavkaz halkları ve onların yaşadıkları bölgelerin tesvir eden senedlerşn toplusu), 9 kitab (Tibilisi 1989)

 

 

       

 

KOROGLU’S VISIT TO URFA AND THE ALEVI-BEKTASHI TRADITIONS IN THE EPOS

  Ali Shamil HUSEYİNOGLU (Scientific Worker of Folklore Institute within

Azerbaijan National Academy of Sciences, Baki-Azerbaijan)

Abstract: Koroglu epos was widely spread among Turks as well as among neighbourhood nations. There are lots of research works on the Koroglu epos. The existence of such a good deal of research works cannot be considered enough. The two parts of Koroglu named Paris (1997) and Tabriz (2005) were published during last years. The third chapter of each part dealed with Koroglu’s visit to Urfa to bring Eyvaz and the battle between Koroglu and Reyhan Arap, Eyvaz’s uncle. The work prepared by Ali Kamali who lived in Tehran did not deal with Koroglu’s visit to Urfa but it still touched some points clarifying this issue. It should be remarked that Ali Kamali’s work on Koroglu epos have not been published yet. All these above-mentioned facts drew the attentions of the researchers to this point. The Koroglu epos which was written in XIX century and published in XX century provides an important information on Urfa. Alevi traditions turned out to be vividly remarked in the epos. It became clear that the words Turkmen and Teke Turkmen leads us to Turkmen kins settled around Urfa and Diyarbakir but not in Turkmenistan.

Key words: The Koroglu epos, Turkmen, Teke Turkmen, Urfa and Diyarbekir lands, alevi traditions.

 

 

 

Çap olunub: Koroğlunun Urfa səfəri və dastanda Ələvi-Bəktaşi gelenegi. GAP bölgesinde Alevi-Bektaşi yerleşimleri ve Şanlıurfa kültür mozayığında Kısas səh. (Sempozyum bildirileri), 2007, İstanbul, səh. 216-222.

 

 
Sayğac
 
Flag Counter
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol