Ali Şamil Hüseyin oğlu
Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Folklor Enstitüsü
EMİN ABID'İN ORTAK TÜRKÇENİN GELİŞMESINDE ROLÜ
ÖZET: Sömürgecilerin daha hızla Doğuya baskısı, Türkleri parçalayarak onları zor duruma sokmaları aydınları çıkış yolları aramaya şevk ediyordu. 20. yüzyılın başlarında Türk halklarını birleştirmek için Dilde, Fikirde, İşte birlik tezi ireli atıldı. Canı ve kanıyla şu tezin realleşmeği için çaba gösterenlerden birisi de Azerbaycanlı yazar ve araştırıcı Emin Âbid oldu.
1898 yılında Bakü’de doğan Zeynalabdin Mütellib oğlu Ahmedov, öğrenci olurken Bakü’de basılan dergi ve gazetelerde şiirler, makaleler, aktarmalar, tercümeler yayınlatıyor. Onun çabası milletini dünyanın gelişmiş milletleriyle bir sırada görmek idi. Şunun için Türk halklarının hepsinin anlayacağı bir dilde yazmayı tercih ediyordu.
1919’da İstanbul’a gelen ve 1926 yılına kadar İstanbul Üniversitesinde okuyan Emin Âbid dergilerde bilimsel makaleler yayınlatmakla birlikte Azerbaycan muhacirlerinin basınında Gültekin mahlasıyla Sovyetlerin sömürgeci siyasetini tenkit eden, esarette kalan halkların hakkını savunan şiirler yayınlatıyor. Üniversiteyi bitirip vatana dönen Emin Âbid dergilerde, gazetelerde Azerbaycan edebiyatı tarihi ile ilgili makaleler yayınlatır, üniversitelerde, liselerde, okullarda öğretmenlik yapıyor. Onun yazdığı Azerbaycan edebiyatı tarihi eseri aslında ümumtürk edebiyatının bir bölümü idi.
İster araştırmalarında, ister şiirlerinde ortak Türkçeye can atan Emin Âbid, Sovyet KGB’si tarafından 1938 yılında gözaltına alınarak kurşuna dizilir.
Anahtar kelimeler: Emin Âbid, Azerbaycan, Dünya dili Türkçe, ortak Türk dili.
EMIN ABID’S EFFORTS FOR JOINT TURKISH
Ali Huseyin Shamil
Azerbaijan National Scientific Academy Institute of Folklore
Baku Azerbaijan
Abstract: Colonialist oppressions became more and more headed to the East and contributed to the split of the Turks. Thus Turkic intellectuals were forced to look for ways out of this difficult situation created by the oppressions. At the beginning of XX century the idea of unity in Language, Thinking, and Activity was proposed with the aim of bringing Turkic nations together. One of the activists fighting bravely for the realization of this idea was Azerbaijani writer and researcher Emin Abid.
Zeynalabdin Mutallib’s son Ahmedov (Emin Abid) who was born in 1898 in Baku had his poems, articles, translations published in magazines and newspapers in Baku while he was a student. All his efforts were to see his nation on the same level with other developed nations in the world. For this reason he preferred to write in a language which would be comprehensible for all the Turkic nations.
Emin Abid who came to Istanbul in 1919 and studied in Istanbul University until 1926 had his scientific articles published in the magazines. Besides he published his poems in Azerbaijani migrant press in which he criticized Soviet oppressive policy and defended the rights of nations who were dependent of Soviet regime under the nickname Gultekin.
On the graduation from the university Emin Abid returned to his home country where he published articles about the history of Azerbaijani literature and taught in universities, lyceums and schools. History of Azerbaijani Literature written by him is the part of joint Turkic literature.
Emin Abid who had always longed to joint Turkish both in his researches and in his poems was arrested and shot to death by KGB (Committee for State Security) in 1938.
Key words: Emin Abid, Azerbaijan, The Word language in Turkish, Joint Turkish.
Giriş
Giderek askeri gücünü artıran Rusya Türkleri esaret altına almakla sınırlarını genişlendiriyordu. Esaret altına girmiş Türkler ise kurtuluş yolları arıyordu. Türk aydınları halklarını Ruslardan ve yabancı sömürgecilerden kurtarmak için yollar arıyorlardı. Onlar düşünüyorlardı ki, farklı adlarla tanıtılan Türklerin istiklal savaşına giden yolu ortak Türk dilinden geçmelidir.
Medyanın hızla gelişmesi ortak Türk dili konusunu gündeme getirdi. Peterburg’da, Leypsik’te, Paris’te üniversitelerde okumuş Azerbaycan aydınlarından Mehemmedağa Şahtahtlı 1903 yılında Güney Kafkasya’nın Tiflis kendinde yayınlattığı “Şarki Rus” gazetesinde yazıyordu: “Türk lisanı kendi en geniş manası ile İstanbul’dan Azerbaycan’a kadar ve Azerbaycan’dan Kırım’a, Kırım’dan Kazan’a kadar şive bulmuştur. Bu dilin yek-diğerinden az çok farklı birçok diyalektleri vardır. Bu diyalektlerden yalnız İstanbul’unki ıslah edilip edebiyat lisanına tahvil edilmiştir ki, Kırım ve Kazan Tatarları bunu takip ediyorlar, bazen bu lisanla yazıyorlar. Diğer diyalektler ve bunlar içinde bizim komşu İslamların ve sınırdaş İran vilayetinin komşulukları Azerbaycan lisanı çok fakir ve tedip ve ıslah edilmemiş bir dildir”.(Sarahon, 1903:27 Temmuz)
Mehemmedağa Şahtahtlı, İsmayıl bey Kaspıralı, Ali bey Hüseyinzade, Yusuf Akçuralı, Ahmed bey Ağayev (Ağaoğlu) vb. ortak Türk dili uğrunda çaba gösteriyorlardı. Rusya’nın hakim daireleri ise ne yolla olur olsun Türklerin birleşmesini, ortak Türk dili yaratıldığını engellemeye çaba gösteriyordu. Şunu Rusya İç İşleri Bakanlığının Kafkasya Nezaret İdaresinin Rus Olmayan ve Doğu Dilleri üzre Baş Nezaretçisi G. Kişmişov (onu da hatırlatmak gerektir ki, bu kişi milliyetçe Ermeni idi.-A.Ş) 1903 yılın Haziranın başlarında M.Şahtahtlı’yı “Şarki Rus” gazetesini yer üzerindeki Türk-Tatar tayfalarının bütün lehçe ve diyalektlerinin karması olan bir dilde yayınladığına göre uyarmıştı ve bu dili “suni dil” adlandırmıştır.
G.Kişmişov’un ve Kafkasya Askeri Dairesinin Baş Karargah Bölümünün çevirmeni M.Ş.Mirzeyev’in izahatına esasen Kafkasya Nezaret Komitesi Matbuat İşleri üzre Baş İdarenin müdrinden M.Şahtahtlı’nın cezalandırılması rica edilmiştir. “Suni dil” adlandırılan ortak Türk dili yaratmak isteğine göre “Şarki Rus” gazetesi hem Rusya bürokratları, hem de Marksistler, sosyal demokratlar tarafından baskılarla karşılaşmıştır. Rus bürokratları M.Şahtahtlı’ya Türk-Tatar halklarını birliğe çağırdığına göre, Marksistler, sosyal demokratlar ise onu “Azerbaycan standart diline saygısızlık gösteriyor” diyerek baskı yapıyorlardı. (Mustafayev G., 1973:33)
Bu türlü baskılara Kırımlı, Kazanlı, Kafkasyalı, Türkistanlı aydınlar da maruz kalıyorlardı. Şuna rağmen Rusya’daki Türkler arasında ortak Türkçe yazmak ve konuşmak çabası hızla ilerliyordu.
1.EMİN ABİD’İN ÖZGEÇMİŞİNDEN ÇİZGİLER VE ONA KARŞI BASKILAR
Ortak Türk edebiyatının ve kültürünün araştırılmasında büyük hizmetleri olan Emin Âbid de ortak Türk dili yaratılması için çaba gösteren kişilerden birisi olmuştur.
Emin Âbid'in Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Arşivindeki kadro belgesinde (şahsî çalışmasında) kendinin yazdığı birkaç hayat hikâyesi ve doldurulmuş kimlik bilgileri vardır. 1933-35 yıllarında yazılan belgelerde 1898 yılında Bakü'de dünyaya geldiğini belirtmiştir. Yalnız kimlik bilgilerinin birinde doğum tarihini 2 Kasım 1898 olarak göstermiştir. Bakü’de III. Aleksinde Erkek Gimnazyumu'nda okurken Âbid Ahmetov Bakü'de yayımlanan gazete ve dergilerde, Âbid, Âbid Mütelliboğlu, Âbid Mütellibzâde, Âbid Alp Mütellibzâde, Gozgurap Bey imzalan ile şiir, hikâye ve tercümeler yayımlatmıştır.(Şamil A., 1999:7)
Azerbaycan Teknik Enstitüsü'nün Türkçe öğretim üyesi olan, Bakü'de dünyaya gelen Aliasker Aliyev, 1930 yılının 1 Nisanda KGB'nin sorgu hâkimine verdiği ifadesinde diyor ki; "Emin Âbid'i ben çocukluktan beri kendim gibi tanıyorum. Onun asıl adı ZeynelÂbidin Mütellibov'dur: Niçin o Emin Âbid oldu? Türkçülüğünden ve Müsavat Partisi'nin lideri M. Emin Resulzâde'ye saygı ifadesi olarak Emin ismini almıştır. Azerbaycan Devlet Üniversitesi'nin I. salonunda öğrencilere karşı ilk defa hitap ederken, Azerbaycan'ın Büyük Turan'm bir parçası olduğunu söylediğini ve Türk Oğuz Sovyet Azerbaycan'ını alkışladığını hatırlıyorum.”(Azerbaycan Millî Tehlikesizlik Nazirliği'nin Arşivi, Belge No. 32796. s. 24).
Âbid Mütellibzâde'nin ilk gençlik ve gençlik çağlarında yazdığı şiir ve makalelerde hattâ tercümelerde millî düşünce hâkimdir. Örnek olarak, Baba-i Emir dergisinin "Şapalaq" adlı köşesinde "Gozgurab Bey" imzası ile yayımladığı şiirinde ana diline hor bakıp Rusça konuşan öğretmen Ali'yi şiddetle tenkit ediyor. A. A. Gorbunov'dan tercüme ettiği Öksüz Bir Çocuk adlı hikâye şöyle bitiyor; "Öksüz bir çocuğa yardım etmek için gemidekiler para topluyorlar. Sonra da İtalyanlar için kötü sözler sarf ediyorlar. Buna tahammül edemeyen öksüz çocuk şunları diyor: Alın paranızı!- Benim aziz vatanımı ve sevgili milletimi aşağılayan kimsenin yardımı bana gerek değildir!"
Emin Âbid'in milliyetçi bir ruh ile büyümesinde ailesinin rolü büyük olmuştur. Babası Mütellib, basit bir taş ustası, annesi Reyhan ise sade bir ev hanımı olmasına rağmen, çocuklarının aydın ve kültürlü bir insan olması yolunda ellerinden geleni esirgememişlerdir. Ali Abbas Müznib kendi ailesi ile ilgili olarak şunları yazmıştır: "Annem, zeki, akıllı, evin idaresini mükemmel yürüten, evde lâfı geçen bir kadındı. Ailemizin bugünkü temeller üzerine oturmasının asıl âmili annemdir... Babam ise evlâtlarının kültürlü olmasını ister ve bütün git cünü bu noktada toplardı.” Annesi Reyhan Hanım'ın gündüzleri çocuklara Kur'ân-ı Kerim okumayı öğrettiği, akşamları ise altın ayakkabı, yakalık, terlik üstü vs. hazırladığını aynı hâtıralardan öğreniyoruz. (Azerbaycan İlimler Akademisi Fuzûlî Edebiyat Enstitüsü (AİAFEE), Arşiv, 37, C3 (531, fond 1, siyahı 1, saklama vahidi 55, s. 7).
İstanbul'da tahsil yapmak için çaba harcar. I. Dünya Savaşının başlaması onun bu arzusuna engel olur. O, kardeşi Ali Abbas Müznib'in sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Dirilik ve Baba-i Emir dergilerinde çalışır. Mizahî şiirler, makaleler yazıp tercümeler yapar. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kurulduktan sonra (28 Mayıs 1918) isteğine kavuşur. İstanbul’a gider ve orada 1919-1921 yıllarında kendi gücü ile Danişnâme-i Âliye'de (Yüksek Öğretmen Okulu) tahsil alır. Burayı bitirdikten sonra 1921 yılının yazında Bakü'ye döner. Azerbaycan hükümeti onu 35 Amerikan doları burs vererek yeniden İstanbul Üniversitesi Tarih-Edebiyat Fakültesi'nde tahsile yollar. Ona Avrupa metotları ile Azerbaycan Edebiyat Tarihi'ni yazması görevi verilir. 1920 yılının başlarında edebiyat tarihimizle ilgili tezkireler çok olsa da, Avrupa üslûbunda yazılan edebiyat tarihine dair eserler çok azdı.
İstanbul'da tahsil aldığı yıllarda Şebab, İnci, Syus, Hidmet-i Umûmiye, Yarın İstanbul dergilerinde şiirlerini, Servet-i Fünûn, Türk Yurdu ve Hayat dergilerinde ilmî makalelerini yayımlatan Emin Âbid, sosyal karakterli siyasî işlerle de uğraşmıştır. KGB'nin soruşturma evraklarında onun M. Emin Resulzâde'nin evine sık sık gittiği, Azerbaycan muhacirlerinin toplantılarına katıldığı, Yeni Kafkasya dergisinde anti-Sovyet karakterli şiir ve makaleler yayımlattığı gösteriliyor.
Mehmet Fuat Köprülü'nün temelini attığı Türk Ocağı'nın faal üyelerinden biri olan Âbid, Viyana, Budapeşte ve İstanbul'daki kütüphanelerden, arşivlerden ve şahsî kütüphanelerden yararlanarak, Azerbaycan Edebiyatı Tarihi'ni yazar. Bir kaynakta Emin Âbid'in 6 ciltlik Azerbaycan Türklerinin Edebiyatı Tarihi adlı eseri yazdığı, onun son cildini, üniversiteyi bitirirken mezuniyet tezi olarak sunduğu, eserin bir Macar Doğu bilimcisi tarafından tercüme edilerek, yayına hazırlandığı belirtilir.( Şahbazov Ali, 1926:2Temmuz)
1922 yılında, İstanbul Üniversitesi Tarih-Edebiyat Fakültesi'ne giren şâire Nafıye Ahmet Şükrü Kızı (Nafıye Hanım babasını küçük yaşlarda kaybettiğinden dolayı o üvey babası Tevfik Tanur'un soyadını kabul etmiştir-A.Ş.) ile tanışan Emin Âbid, 1925 yılında onunla evlenmiştir. Onlar iki yıl sonra birlikte Bakü'ye dönerler.
Aynı yıllarda, Azerbaycan'da yüksekokul mezunu kadrolara büyük ihtiyaç duyulduğundan dolayı, genç aileye hiçbir yakınlık gösterilmez. Aksine baskı yapılır. Bazen Baku Pedagoji Okulu'nda, bazen üniversitede öğretim üyeliği yapan, gazetede danışman olarak çalışan ve durup dinlenmeden araştırmalar yapan genç âlimi merkezden uzaklaştırırlar. Âbid, 1928-1938 yıllarında belirli aralıklarla Ağdaş, Guba, Ağdam, Kürdemir gibi yerlerde öğretmenlik yapar.
Merkezden uzaklaştırılmasının sebebini KGB'nin arşivlerinden öğrenebiliyoruz. KGB, 1929 yılında Bakü ve çevresinde iki yıl faaliyet gösteren "Genç Azer" adlı gizli cemiyetin üyelerini tutukluyor. Onlardan Hasanağa Ahuntzâde ve Haşim Aslanov sorgulamada verdikleri ifadelerinde, Emin Âbid'in sınıfta Ömer Seyfettin'in komünizme düşman kabul edilen "Bomba" hikâyesini okuduğunu ve kendine yakın bulduğu talebelere Türkiyeli Pantürkist şâirlerin eserlerini okumalarını tavsiye ettiğini söylemişlerdir. Yüksek Pedagoji Okulu'nda öğrenci olan Nigâr Refibeyli'ye (Sonralar ünlü Nigâr Hanım şâir Resul Rıza'nın eşi ve şimdi Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı Anar Bey'in annesidir-A.Ş) özel itina gösteriyor ve Türkiye'de yayımlanmış kitap ve dergiler veriyor. Yüksek okullarda, yüksek teknik okullarında, sanat okullarında ve liselerde okuyan gençler arasında millî şuurun yayılmasından ürken Azerbaycan Devlet Siyasî İdaresi (KGB) Başkanı N. Rızayev'in Azerbaycan Komünist (Bolşevikler) Partisi Merkezi Komitesi Sekreteri'ne yazdığı 15 Mayıs 1929 tarihli raporunda, bazı bentlerde şöyle deniyor: "a-Temizleme zamanı (Okullarda milliyetçi öğretmenlerin uzaklaştırılması kastediliyor) asıl dikkat okullarda milliyetçi şovenizmi yaymada daha e ikin davranan öğretmenlere -Türk edebiyatı, sosyoloji ve coğrafya öğretmenleri- yönetilmelidir. Sovyet okullarında az da olsa istenen ılımlı yolu takip etmeyen ıslâh olunmaz ırkçı, milliyetçi öğretmenleri temizlemek gerekir. b-Milliyetçi öğretmenlerin top-yekûn temizlendiği düşüncesini uyandırmamak için bu işi teker teker ve ayrı ayrı okullarda hayata geçirmek gerekiyor... g-Temizleme yapılması i'çin Azerbaycan Devlet Siyasî İdaresi'nin (KGB) temsilcisinin de kanlı-mı ile gizli bir komisyon kurulsun." (Genç Azer, 1993:13-33).
Uğradığı takibatlara rağmen, takriben 1600 sayfalık eseri günümüze kadar gelip ulaşmıştır. Devrin iktidarı Mayıs 1937 tarihinde Emin Âbid'i İlimler Akademisi'ndeki çok sevdiği işinden ayırır ve araştırmalarını gasp eder. 14.7.1938 tarihinde ise onu Türkçülük, milliyetçilik duygulan taşıdığı ve Mehmet Emin Resulzâde ile birlikte anti-Sovyet propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklarlar. Üç aylık çok ağır sorgulamadan sonra "vatan hâini" suçunu isnat ederek, 21 Ekim 1938 günü saat 21.30'da kurşuna dizerler. (Azerbaycan Millî Tehlikesizlik Nazirliği'nin Arşivi (AMTNA), Emin Âbid'le ilgili belge. Nu. 32796).
Emin Âbid'in sevgili eşi Nafiye Hanım kocası göz altına alındıktan, evlerinde neleri varsa yağmalandıktan sonra, Türkiye'ye dönmeye çalışır. Bu gaye ile gizli olarak Batum'a gelir ve orada Türkiye'nin konsolosu Nuri Bey'den vize talebinde bulunur. Nuri Bey'in eşi Bediye Hanım, Nafiye Hanım'ın annesi Zehra Hanım'ın uzak akrabasıdır. Zehra Hanım 1930 yılında kızını görmek gayesiyle Baku'ye geldiğinde orada konsolos olan Nuri Bey onu ve kızı Nafiye Hanım 'ı evinde misafir etmiştir.
Nafiye Hanım, Batum'da konsolosluktan çıkarken KGB mensupları tarafından göz altına alınır ve Baku'ye getirilir. Casuslukla suçlanarak sorgulanmaya başlar. Sorgulama evraklan arasında bulunan doktor raporları ve gözetim altında iken çekilen fotoğraflarından onun ağır işkencelere maruz kaldığı anlaşılıyor. KGB'nin en çok ilgisini çeken şey, Nafiye Hanım'ın Türkiye'deki akrabalandır. Annesinin yakın akrabası milletvekili ve bakanlık yapmış olan Abdulhalûk Renda ve üvey babası Devlet Demir Yollan'nda baş muhasip görevini yürüten Tevfik Tanur'dur. 11.8.1938 yılında Nafiye Hanım'a üç yıl hapis cezası verilir, ancak Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti Devlet Siyasî İdaresi (KGB) Manevâr-ı Kafkasya Askerî Savcı Yardımcılığı görevini yürüten ikinci dereceli askerî hukukçu Kurbanov'un 28.4.1939 tarihinde imzaladığı belgede şunlar yazılmıştır: "Nafiye Ahmetova Şükrü Kızı aleyhinde toplanan delillerin karakterini göz önünde bulundurarak, bu suçlamanın mahkemede görüşmek üzere yollanması sakıncalıdır "
Nafiye Hanım göz altına alındığında, bırakın ev eşyaları, hattâ üzerindeki elbiseler ve "165920" numaralı altın kol saati, pırlanta küpeler, altın yüzükler, gümüş yüzük ve diğer değerli ziynet eşyaları bile elinden alınmıştır. (Azerbaycan Millî Tehlikesizlik Nazirliği'nin Arşivi (AMTNA), Nafiye Ahmetova Şükrü Kızı ile ilgili belge, Nu. 269342.)
1956 yılından sonra, 1937-1938 yıllarında kurşuna dizilenlerden birçoğu aklandı, ancak bu aklanma görünüşte bir aklanma idi. Çünkü onları mahveden rejim hâlâ yaşıyordu ve eserlerinin yayımlanmasına engel olunuyordu. Sovyetler Birliği parçalanıp mahvolsa ve yeni cumhuriyetler meydana gelse de, rejimin kurbanları gerçek anlamda aklanamamışlardır.
2. Emin Âbid’in Dünya Dili Türkçenin Gelişmesi İçin Çabası
Henüz İstanbul'da tahsil alırken Bakü'deki dergilerde ilmî makalelerini yayımlatan Emin Âbid, Türk dilinin dünyanın gelişmiş dillerinden biri olduğunu döne-döne vurguluyordu. Bu bakımdan Bakü’de yayımlanan Maarif ve medeniyyet dergisinin 1926 yıl 2-3(26-27) sayında basılan Azeri edebiyyatında türkçenin tekamülü makalesı dıkket çekendir. Makalede konu Azeri edebiyatı olsa da araştırıçı Oğuzların yayıldığı Yakın Doğunun harıtasını göz önwne serir ve bölgede Oğuz türkçesının yalnız kendileri arasında değil, bölgenin başka halkları arasında da yayğın olduğundan söz açıyor.
Emin Âbidin 1927 yılda basılmak için Azerbaycan Eğitim Bakanı Ruhulla Ahundova verdiği, günümüzedek basılmadan arşıvde kalan Oğzname kitabı da oldukça önemlidir. Türk halklarının ortak Âbidesi olan Oğuznameleri, hüsusan da Kitabi Dede Korkutu derinden incelemiştir.
O, bütün takibata ve baskılara rağmen, durup dinlenmeden ilmî araştırmalarını devam ettiriyordu. Azerbaycan edebiyatı tarihinde birçok konulara ilk yönelen o olmuştur. Örnek olarak, Sohbet-ül Esmer (Meyvelerin Sohbeti'nin Fuzûlî'ye ait olduğunu ispatlayan, Kitab-ı Dede Korkut hakkında değerli araştırmalar yapan, Türkiye, Azerbaycan, Tatar, Özbek, Gagauz, Kerkük vs. Türk halklarının beşbin mânisini karşılaştıran, tarihini belirleyen odur. Azerbaycan'da yayımlanan dergi ve gazetelerle yetinmeyerek, Ankara, Semerkant, Byunyakski (Dağıstan)'deki dergilerde araştırmalarını yayımlamıştır.(Azerbaycan Milli İlimler Akademisinin Arşivi , Emin Âbid Ahmedov'un şahsî belgesi).
Kadı Burhaneddin, Fuzûlî, Habibî, Hataî gibi Ortaçağ şâirleriyle birlikte, 19. yüzyılda yaşayan Ahuntzâde'yi de ortak Türk edebiyatının temsilcisi gibi araştıran Emin Âbid bu çalışmaları ile çağdaşlarından ayrılıyordu. Ahuntzâde'nin birçok eserini ilk defa ortaya çıkaran ve onlar hakkında bilgi veren Emin Âbid olmuştur. O zamanın basınında ondan fazla araştırma yayımlatmıştır. Ahuntzâde'in üç cilt hâlinde yayımlanan eserlerinin birinci cildine Emin Âbid'in yazdığı Önsöz 182 sayfadır. Kaynakların verdiği bilgiye göre, onun Ahuntzâde hakkında iki monografisi ve birkaç araştırması olmuştur. Ancak 1937 yılının baskı siyâseti bu eserlerin yayımlanmasına engel olmuştur.
Emin Âbid'in Hece Vezninin Tarihi, Edebiyat ve İlim, Derebeylik Devrinde Azerî Edebiyatı, Genç Yazarlara Nasihat gibi araştırmaları Azerbaycan edebiyatı tarihinin incelenmesi ve edebiyat teorisinin belirli bir çizgiye gelmesinde önemli rol oynamıştır. Basın tarihimize dair önemli birkaç araştırması ile Firdevsi ve Şehname adlı araştırması bugün bile değerinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Yayımlanmayan "Azerbaycan Folkloru", "Habibî", "Mirza Ali Ekber Sabir" vb. makaleleri ise arşivde korunmuştur. (Azerbaycan Merkezi Devlet Edebiyat ve İncesanat Arşivi, fond 170).
Araştırıcının Maarif işçisi dergisinin 1928 yıl 3(35) sayında yayınlatdığı Mirze Fatali Ahundovun Türk edebiyatında mövgei ve tesis etdiyi edebi mektep, Dan yıldızı dergisinin 1929 yıl 5(29) ve 8(32) saylarında yayınlatdığı Türk el edebieyatına ilmi bir bakış.( Oğuzname. Prof. Samoyloviçe), Azerbaycanı öyrenme yolu dergisinin 1930 yıl 3(8) sayında yayınlatdığı Aşiret devrindeki Azerbaycan edebiyatına dair vasikalar , Azerbaycanı öyrenme yolu dergisinin 1930 yıl 4-5(9-10) sayında yayınlatdığı Türk halkları edebiyatında mani nevi ve Azerbaycan bayatılarının hüsusiyyetleri vb. makalelerı dünya dili Türkçe konusunda oldukça dolğun bilgi verilıyor.
SONUÇ
19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında esarette olan Türk aydınları arasında ortak Türkçede yazma ve konuşma çabasını görüyoruz. Dünya güçleri ister Rusya’da (sonralar Sovyetler Birliği adlandırılsa da devletin stratejisi değişmeyerek kaldı- A.Ş.), ister Cinde, ister İran’da, isterse de başka memleketlerde Türk dilinin dünya diline çevrilmesini engellemeye çalıştılar.
Zaman ise kendi işini gördü. 20. yüzyılın sonlarından başlayarak yeniden Türk halkları toparlanmaya, ortak Türkçe konusunu gündeme getirmekle Türk dilini dünyanın en gelişmiş dillerinden birine çevirmek için çaba harcamaya başladılar.
Kaynakça
1. Azerbaycan İlimler Akademisi Fuzûlî Edebiyat Enstitüsü (AİAFEE), Arşiv, 37, C3 (531, fond 1, siyahı 1, saklama vahidi 55, s. 7.
2. Azerbaycan Merkezi Devlet Edebiyat ve İncesanat Arşivi, fond 170.
3. Azerbaycan Milli İlimler Akademisinin Arşivi , Emin Âbid Ahmedov'un şahsî belgesi.
4. Azerbaycan Millî Tehlikesizlik Nazirliği'nin Arşivi (AMTNA), Emin Âbid'le ilgili belge. Nu. 32796.
4. Azerbaycan Millî Tehlikesizlik Nazirliği'nin Arşivi (AMTNA), Nafiye Ahmetova Şükrü Kızı ile ilgili belge, Nu. 269342.
5. Genç Azer (İstintak Materialleri Üzerine), Baku 1993, s. 13-33.
6. Gültekin-Emin Âbid(1999). Buzlu cehennem, Güneş neşriyatı, Bakü.
7. Mustafayev G., (1973). XX esrin evvellerinde Azerbaycan’da İslam ideolojisi ve onun tenkidi, Maarif Neşriyatı, Bakü.
8. Saraxon,(1903). “Şarki Rus” ve Türk edebiyatı”, “Şarki Rus” qazetesi, 27 Temmuz.
9. Şahbazov Ali.(1926). "İstanbul Darülfünun'da Azerî Edebiyatı Tarihi", Türkiye Mektupları; "Emin Âbid'in "Azerî-Türk Edebiyatı Tarihi" Adlı İlmî Eserini İstanbul'daki Darülfünun'da Müdafaa Etmesi Hakkında", Yeni Fikir Gazetesi, 2 Temmuz.
Çap olundu:. Emin Abid'in Ortak Türkçenin Gelişmesinde Rolü. III . Uluslar arası Dünya Dili Türkçe 1. sempozyumu, (Bıldırı kıtabı 16-18 Aralık 2010), İzmır, 2011, seh. 498-502.
|