E.Hakaninin eserlerinde Şamahş Darülşefası

Ali Şamil Hüseyin oğlu
Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Folklor
 Enstitüsünün uluslar arası ilişkiler bölmesi,
Bakı- Azerbaycan.

 EFZELEDDİN HAKANİNİN ESERLERİNDE ÖMER İBN OSMAN KAFİEDDİNİN DARÜŞŞİFASI VE ORADAKI TEDAVİ USULLERİ 

     
Özet Tarihin farklı dönemlerinde kültürde, bilimde, eğitimde, bir sözle, hayatın bütün dallarında hızlı yükseliş baş veriyor. Öyle dönemler de oluyor ki, çöküşün karşısını almak mümkün olmuyor.  Selçukiler döneminde de Doğuda bir yükseliş baş verdi. 
Şunu Şamahıda bilim adamı Ömer ibn Osman Kafieddinin yarattığı, ölümünden sonra  oğlu Vehideddinin çalıştırdığı Melhem Darüşşifa timsalinde aydın görmek olar. Darüşşifa hakkında geniş bilgiye Kafieddinin kardeşi oğlu Efzeleddin Hakani Şirvaninin “Töhfetül İrakeyn” mesnevisinde rast geliyoruz.
Melhem Darüşşifası yalnız bölgede değil, Doğuda ün kazanmış ve bilim ocaklarıyla sık ilişkiler kurmuştur.
Bildiride Melhem Darüşşifasından, dönemin bilim adamlarından, Efzeleddin Hakani Şirvaniden, onun ömür yolundan, gezilerinden, görüştüğü insanlardan söz açılıyor.
Anahtar kelimeler: Melhem Darüşşifasından, Efzeleddin Hakani Şirvani, “Töhfetül İrakeyn” mesnevisinde, Ömer ibn Osman Kafieddinin.  
 
 Giriş
 Selçuk akınları hakkında çok yazılıp, çok araştırmalar yayınlanıp. Avrupa ve Rusya tarihçileri en çok savaş zamanı dağıtılan köylere, ölen insanlara, harabeliklere çevrilen memleketlere dikkati çekmişler. Ne yazık ki, soyca Türk olan bir çok Azerbaycanlı ve Türkiyeli tarihçiler de ecnebilerden hiç de geri kalmamışlar. Sanki, tarihin o döneminde kötülüklerden başka hiç bir şey olmamıştır. Öylese, bir soru ortaya çıkıyor: Türkistan’dan Ak denize, Güney Kafkasya’dan Fars halicine tek büyük alanda kurulan kudretli devlet nasıl meydana çıkmış ve yaşamıştır? Bölgenin halklarının ekonomik, sosyal, etnik ve kültürel hayatındaki düzen nasıl yaranmıştır?
 Aslında, Selçukların iğma sistemi devletin güçlenmesine, yeni medreselerin, bimarhanelerin, darüşşifa evlerinin yaranmasına, kervansarayların, hanların, köprülerin, camilerin vb. inşasına sebep olmuştur. Tarihçinin de, yazarın da görevi gerçekleri yazmak, insanları ötenlerden ibret dersi almağa seslemektir.

Araştırıcı Fuad Memmedov  Selçuklar döneminde Azerbaycan’da 67  Şefa evi (darüşşifa) olduğunu, Ömer ibn Osman, İsa er-Ragi, Mahmud ibn İlyas, Şeyx Ali Lenkerani vb. hekimlerin yaşadıklarını yazıyor. Onun fikrince, şu inkişafa sebep bölgenin Avrupa ile Doğu arasında, kervan yolları üzerinde yerleşmesidir. (Azerbaycan'da tıp ilminin tarihi…, 2005:14)

Soru yaranıyor: bölge yüz yıllar boyu Avrupa ile Doğu arasında, kervan yolları üzerinde yerleşmiştir. Neden her zaman böyle inkişaf olmamıştır?  Neden bu gün bile biz ünlü devlet kişilerinin hizmetlerini lazımınca değerlendirmiyoruz?!

 1.Ömer ibn Osman Kafieddin  Melhem Darüşşifasının yeri hakkında

 Şirvanşahlar devleti  Selçukların terkibine dahil olmasa da, onların etkisinden de kenarda kalmamıştır. Bu, yalnız siyasi hakimiyette değil, kültürel ve ekonomide de kendini göstermiştir. Melikşahın (1072-1092) zamanında Selçukların Şirvan’a tesiri artmış, Şamahı’dan, Derbendden İrakdakı “Nizamiye” medresesinde çalışırdılar. (Mehraliyev Eybali, 2000:7)                 Araştırıcı K.A.Ciddi yazıyor ki, Şirvanşahların başkenti Şamahıda “Darül adab”-şu günkü anlamda akademi varmış. Şurada hukukçu Abubekir Muhammed, hekim-filozof  Kafieddin Osman, astronom-şair Fazil Ferideddin Feleki Şirvani, şiir ustası ve içtimai sima Hakani Şirvani, şair İzzeddin  ve Zülfukar Şirvani  gibi bilim kişileri çalışmışlar.(Ciddi K., 1981:73)

Yalnız Doğu kaynakları değil, Batıda da Şamahı’dakı bilimler akademisi hakkında bilgiler var. Böyle ki, 1953. yılında Paris de yayımlanan bilim tarihi ansiklopedisinde 11. yüzyılda Şirvan’da bilimler akademisi hakkında bilgi veriliyor.(Mehraliyev Eybali, 2000:5)           

Şu bilimler akademisinin Melhem Darüşşifası daha çok ün kazanmıştır.                 Şirvanşah I Feribuz ibn Salar(1063-96), oğlanları II Menuçöhr ve Efrudun “Darül adab” ve Darüşşifanı himaye itmiş, maliye desteyi göstermiştir.  Ömer ibn Osman Kafieddinin, onun kardeşi Sadik ibn Osman ve Ömer Kafieddinin oğlu Vehideddin zamanında Darüşşifa yalnız kişilerin tedavi yeri değil, hem de tıp araştırmaları merkezi olmuştur.  Günümüzde Melhem Şamahı ilçesine bağlı bir köydür. 19. yüzyıldan sonra Hakani Şirvaniden söz açanlar onun Melhem köyünde doğduğunu yazmışlar.
 Hakani Şirvaninin ömür yolunu araştıran Kafar Kendli ilk defa şuna inamsız yanaşmış, köyde büyük Darüşşifa ola bileceğine şüphe etmiştir. Şirvanşahlar tarihinin ünlü uzmanı Sara Aşurbeyli de “Şirvanşahlar devleti” kitabında 12. y.y.-da Melhem köyünün olmadığını, Melhemin Şamahının bir mahallesi olduğunu yazmıştır.  İsgender Etibar da Sara Aşurbeylinin fikrine saygı ile yanaşıyor ve Melhemi  Şamahının bir mahallesi olduğunu yazıyor.(Etibar İsgender, 2006:13)
Böyle ünlü Darüşşifanın köyde değil, Şirvanşahların başkenti Şamahıda olması daha inandırıcıdır. İsgender Etibara göre, savaş ve depremlerde Şamahı dağıldığından Melhem mahallesinden gidenler yeni kurdukları kasabaya mahallelerinin ismini vermişler. Dağlar koynunda, yayladaki Melhem köyü kuru havası, ormanları, pınarlarının şifalı sularıyla ve de etraf köylerden kasabanı hatırlatmasıyla seçiliyormuş.
 Darüşşifanın başkentte mi, yoksa köyde mi olmasından asılı olmayarak, böyle bir sağlık ocağının varlığı önemlidir. Darüşşifanın varlığı hakkında da ilk bilgiye Efzeleddin Hakani Şirvaninin Fars dilinde yazdığı Divanında rast geliniyor.

Ömer ibn Osman Kafieddinin Melhemdeki Darüşşifasının böyle ün kazanması tesadüfi değildir. Araştırıcı Aida Bendeliyeva yazıyor ki, miladi 980 yılda Azerbaycan'da doğmuş Abu Mensur Müveffeqinin kitabında 446 bitki, 44 hayvan ve kimya menşeli ilaçların tasviri verilmiştir. (Azerbaycan'da tıp ilminin tarihi…, 2005:42)

Melhem Darüşşifası böyle gelenekler üzerinde kurulmuştur.

Şirvan’a seyahat itmiş Abu Tahir Sedreddin İsfahani(1180-1181 yılda İskenderiye’de olmüşdür) yazıyor: “Ben öyle bir ülke tanımıyorum ki, onun ahalisi ve hekimleri şu ülkedeki gibi yüksek seviyeli tıp bilgisi olsun” (Mehraliyev Eybali, 2000:5)                 

 2.     Efzeleddin Hakani Şirvani Ömer ibn Osman Kafieddinin Darüşşifası hakkında
 Ömer ibn Osman Kafieddinin Melhemdekı Darüşşifası hakkında ilk bilgiye Hakani Şirvaninin Divanında rast geliniyor. Efzeleddin İbrahim ibn Ali Neccar Şirvani 1126 yılda Şamahıda doğmuşdur. Mehemmedeli Terbiyet şairin adını, baba adını, soyadını, mahlasının böyle olduğunu yazıyor: “Hakani Sultanülfüsaha Hüssamül-ecem Efzeleddin Bediülhakayik İbrahim ibn Necibeddin Ali Neccar Şirvani”. (Terbiyat Mehemmedeli,1987:357)     Efzeleddinin annesi sonralar İslamı kabul etmiş nasturi (hiristian) kızı olmuştur. 8 yaşında, babası evi terk ettiğinden, onu amcası Ömer ibn Osman Kafieddin büyütmüştür. Küçük yaşlarından şiire merak gösteren Efzeleddin yetkinlik yaşlarında Hakayiki mahlasıyla şiirler yazmaya başlamıştır. Az zamanda ünlü bir şair gibi tanınmıştır. 25 yaşında iken Şirvan şahlar sarayının “Meliküş şüara”sı Abül-üla Gencevi onu saraya davet ediyor ve kızı ile evlendiriyor. Bundan sonra Efzeleddin Hakani mahlasıyla şiirler yazıyor.
1156 yılında Mekkeye Hacc ziyaretine giden şair Doğunu geziyor, ünlü şairler, kültür ve bilim adamlarıyla, siyasilerle görüşüyor. Saray entrikalarının kurbanı olan Efzeleddin Hakani 1170 yılında göz altına alınarak Şabrandakı ceza evine gönderiliyor. 7 ay orada kaldıktan sonra azat ediliyor. Şair 1173 yılda ailesi ile birlikte Tebriz’e gediyor ve ömrünün sonuna tek Tebriz'de yaşıyor. 1199 yılda Tebriz'de dünyasını değişen Hakani Şirvani oradaki Makbereyi Şüara (Şairler mezarlığı) adlandırılan Surhab mezarlığında defin ediliyor.(ASE, 1987:20, cilt 10)
Babasını itirmiş Efzeleddin amcası Ömer ibn Osman Kafieddinin himayesinde büyüdüğünden Melhem Darüşşifası hakkında şiirlerinde oldukça değerli bilgiler veriyor. Doğuda daha çok şair gibi tanınan Efzeleddin Hakaninin şiirlerinden öğreniyoruz ki, şu sağlık ocağında modern anlamda sağlamlık hizmeti verildiği  gibi, tıp eğitimi de yapılıyormuş.
 Şair Darüşşifada Kafkas dağlarından toplanmış otlardan ilaçlar hazırlandığını, öğrenciler okutulduğunu, kendinin de şurada okuduğunu yazıyor. Onun şiirlerinden anlaşılıyor ki, Darüşşifada tıpla yanışı, Kuranı-Kerim, nücüm, fıkıh ve b. İlimlerden de ders veriliyormuş. Şair şurada kendi öğrendiklerinden söz açarken diyor:
Aklım pay almıştır bin bir denizden,
Tanıştım her otla Kaf dağında ben.
                                         …Derman (ilaç) kayırmağı sanki peygamber,
Eylemiş ezelden bana müessir.(Şirvani Hakani, 1978:63)
  Darüşşifada tedavi olunan hastalıklar hakkında ise Efzeleddin Hakani Şirvani  “Amcam hakkında” mesnevisinde böyle yazıyor:
Benim nefesimin mucizesinden,
Yüz bin kızdırmalı sağalar hemen.
 Sözümün şehtini içtikçe Şirvan,
Coşur damarlarda kızıl gibi kan. (Şirvani Hakani, 1978:63)

Kızdırma hastalığı yalnız Selçuklar döneminde değil, hatta geçen 20. yüzyılda bile karşısı alınmaz, geniş yayılmış hastalık sayılıyordu. 12. yüzyıllarda kurulmuş Darüşşifa ve bimarhanelerde kızdırma hastalığı tedavi ediliyormuş.

Şairin:

Ben tabip amcamdan almışım ilham,

Odur söz mülkünün bir Hipokratıyım. (Şirvani Hakani, 1978:63)   
         -mısralarından  anlaşılıyor ki, Darüşşifa hekim görevi yapacak kişilere gerek Hipokrat, gerekse de Hint, Cin hekimlerini tanıtıyormuş.
Efzeleddin Hakani  çok kötü hasta olurken  kendini tedavi  itmiş Melhem Darüşşifasının boğmanı-doktoru Şemseddin İneki(1085-1165) ve onun “Teşriki-abdan” eseri  hakkında da ilginç bilgiler veriyor.  
  3.     Ömer ibn Osman Kafieddinin Darüşşifasındakı tedavi usulleri ve ilişkileri
  Savaş ve depremler çok şeyleri yıkıp-yaktığı gibi,  Ömer ibn Osman Kafieddinin Darüşşifasının belgelerini de yok etmiştir. Ona göre de, Darüşşifadakı tedavi usulleri hakkında başka kaynaklardan bilgi almak mümkündür. Araştırıcı Nesib Göyüşov yazıyor: “Orta y.y. düşüncesine göre beden ruh ve nefesten ibarettir. Onun bedeni tabiata has hususiyetleri taşıyor, ruh ise metafizik alemden  kaynaklanıyor. Uzay ve büyük uzay (büyük uzay) arasında alaka var. Hilkatin hasseleri bu ve ya diğer yönlerde insanın hasiyetinde   kendini gösteriyor. Nefs insan psikolojisinin esas kaynağı olarak bir sıra özel hususiyetleri ile seçiliyor… Orta y.y.-da dört unsur ve onlar arasında tarazlığın saklanması meselesi psikoloji ve ahlak sahasında kendini gösteriyor”. (Azerbaycan'da tıp ilminin tarihi…, 2005:38-39) 

         Araştırıcı Firudin Kurbansoy da orta yüzyılların sağlık ocaklarında irfanı remzlerden (sembol) istifade edildiğini yazıyor. (Azerbaycan'da tıp ilminin tarihi…, 2005:71)

Hakani Şirvaninin Fars dilinde yazdığı Divanı ve mesnevileri günümüze tek gelip çatmıştır ki, burada  tıp hakkında fazla bilgilerin varlığı her kese malum gerçekliktir. Ne yazık ki, şimdiye kadar bu konu geniş araştırılmamıştır. Araştırıcı  Adil Sadıkov “Eski Şamahıda ilaç mantarlar” makalesinde (Orta esr elyazmaları…, 2006:89) Hakani Divanına dayanarak Melhem Darüşşifasında  latın dilinde Agaricales mantarından ilaç gibi kullanıldığı kanaatindedir. Araştırıcı fikrini ispatlamak için Hakani Şirvaninin

Karikon gibidir acı sözleri,

Acı terbed gibi boştur özleri.

-mısralarından yola çıkıyor. (Orta esr elyazmaları…, 2006:89) Karikon- Agaricales mantarının Kafkasya ormanlarında olmadığını yazıyor. Adil Sadıkova göre, Rusya’nın ve Avrupa’nın çam ormanlarında biten şu mantarların ilaç gibi kullanıldığından şairin haberi varmış. Şu da onu gösteriyor ki, Ömer ibn Osman Kafieddinin Darüşşifasında yalnız bölgesel ilaçlarla tedavi yapılmıyormuş, yabancı memleketlerden de ilaçlar getiriliyormuş. Hakaninin Karikon gibi yazdığı mantarın Agaricales mantarından olduğu konusunda F.Elekberovun değerli araştırmaları var. O, arap ve yunan kaynaklarına dayanarak Karikon’un  Agaricales mantarından olduğunu ispatlamıştır.

Adil Sadıkov sonda fikrini bu türlü tamamlıyor: “ Hakani kendi şiirinde karikon adını çekerken onun acı olduğunu yazıyorsa, şu tesadüfi sayılmamalıdır. Demeli, Melhem Akademisinde (Ömer ibn Osman Kafieddinin Darüşşifasında-A.Ş.) hastaların tedavisinde şu meşhur ilacın ehemiyyetli, nadir mantarından da istifade edildiğine şüphe etmemek olar. Peki, şu nev hiç Kafkasya’da bile yayılmamışsa, Şamahıda ilaç hazırlamak için onu nasıl elde etmişler? Hakani şiirinde kendi şuna böyle cevap veriyor:

Kalbim Hindistandır, ilhamım Çindir,

Nadir ilaçlarım şunlardan geliyor.

Kim böyle bir derman(ilac) hazırlasa bil,

Ona can evinde veriler menzil.

 Görünüyor ki, o zaman eski Şamahı’da  çalışan hekim ve uzmanların dünya bilim merkezleri ile ilişkileri bizim tasavvur ettiğimizden daha geniş olmuştur.

Malumdur ki, Hakani Şirvani  kendi eserlerini fars dilinde yazmıştır. Fars sözlüklerinde “Karikon” sözüne rast geliniyor. Şiirde “terbend” gibi verilen bitki adı fars dilinde “torbod” gibi yazılıyor. Latın dilinde  ise “Convolvus tupethum” gibi veriliyor. Aslında, cinsin adı latın dilinde Convolvulus gibi yazılmalıdır. Gösterilen sarmaşık nevinin Azerbaycan'da yayılmasına rastlanmasa da, tabiatımızda onun halk tababetinde yaraların tedavisinde istifade edilen başka bir nevine rast geliniyor. (Orta esr elyazmaları…, 2006:93)

Prof.Dr.Koşkin orta y.y. tıp tarihini araştıran eserinde yazıyor  “ hale 11. yüzyılda Azerbaycan’daki Melhem Akademisinde  muhtelif hastalıkları tedavi  itmek için penisilin (yeşil kif) tatbik olunuyormuş.(Koşkin K., 1971:217)  Azerbaycan'da ilaç bitkilerinin araştırılmasında hizmetleri ile  ün kazanmış Prof. Dr. D.Demirov da Melhem Darüşşifasında malhamten (plastır) kullanıldığını  ve şurada kadro hazırlığı için “Medreseyi Tıp” yaratıldığını yazıyor.(Demirov D., 1989: 12 Mart)     

Bu küçük araştırma bir daha tasdik ediyor ki, 11-12 y.y. Şamahı’nın Melhem Akademisinde (Darüşşifada) hekim ve uzmanlar dünya ilmi edebiyatı ile yakından ilgilenmiş, aldıkları muvafık bilgileri kendi işlerinde tatbik etmeği başarmışlardı. Araştırıcı  Nergiz Aliyeva “Nizamiye medresesi ve Şirvanlı alimlerin bu tedris müessesesi” makalesinde (Orta esr elyazmaları…, 2006:93) Şamahı’dakı  Darüşşifa ile  Hasan ibn Ali Alp Arslan (1063-1073) zamanında kurulmuş  Nizamiye medresesi arasında ilişkiler hakkında ilginç bilgiler veriyor. Onun araştırmaları gösteriyor ki, Azerbaycanlılardan Hatib Tebrizi, Aburruh el-Ferec ibn Ubeydullah, Muhammed ibn Uşeyr ibn Maruf Abu Bekir eş-Şirvani, Givameddin Yusif ibn Mensur ibn İbrahim eş-Şirvanı vb. Nizamiye medresesinde çalışmışlar.

Mekkeni, Medineni, Hileni, Kufeni, Bediyeni, Şamı, Küdsü, Mosulu, Hemadanı, İsfahanı, Erdebili vb. bölgeleri gezen Hakani Şirvani Bağdada da geliyor. Burada halife Müktefillahın (1136-1160) misafiri oluyor. Halife ona Bağdat’ta kalmasını ve halifenin sarayında yazıp-yaratmasını teklif ediyor. (Orta esr elyazmaları…, 2006:17).

Hakani Şirvani Bağdat’ta  olarken Nizamiye medresesine de gidiyor. Burada bilim adamlarıyla görüşüyor. Onun arapça okuduğu hutbe alkışlarla karşılanıyor. Şaire “Debiri Arap” lakabi-mahlası veriliyor. Maalesef, Nizamiye medresesinde bilim adamlarının hepsi onu aynı sevgiyle karşılamıyor. Hakani şiirlerinin birinde Nizamiye medresesinin  müderrisi Reziyyeddinden incikliğini bildiriyor. (Orta esr elyazmaları…, 2006:17).

Araştırıcı Rasime Melikova yazıyor: “Töhfetül-İrakeyn” mesnevisinde Bağdadın edebi muhitinden, orada Azerbaycanlıların tuttuğu mevkiden, şairin ilim ve sanat adamları ile karşılıklı alaka ve münasebetlerinden danışılıyor. Şehrin yüksek kültürel hayatı şairi hayran ediyor. Kufe şehrinin caddelerinin genişliyi, insanların hoşgörülüğünü gören şair Hemadanın yeşil kırlarını, güzel ve sihirli manzaralarını, Avlan dağının azametini, yalçın kayalarını terennüm ediyor”. (Orta esr elyazmaları…, 2006:87).

Şu belgeler de onu gösteriyor ki, Şamahı’dakı  Darüşşifanın Doğudaki bu türlü bilim yerleri ile sık ilişkisi vardı. Melhem Darüşşifasının mevcut olduğu zamanlarda Azerbaycanlı bilim adamlarından Fahrettin Ebülfezl İsmayıl ibn el-Müsenna et Tebrizi, Ebülfezl Mahmud ibn Ehmed ibn Muhemmed el-Erdebili, Emineddin Müzeffer ibn Ebu Muhemmed ibn İsmayıl ibn Ali et-Tebrizi, Taceddin Ebdülfezail Muhemmed ibn el-Hüseyin ibn Abdulla el-Urmevi, Gevameddin Ebu Nesr Yunis ibn Mensur ibn İbrahim eş-Şirvani vb. Nizamiye medresesinde, Abülhalık ibn Ebül-Meali ibn Muhemmed Erdebili Mosul ve Hilat medreselerinde çalışdıkları gibi Samuil ibn Yahya ibn Abbasi el-Mekribi el-Endelusi, Ali ibn Ehmed Abdül Hüseyin Bağdadi vb. Azerbaycan'da çalışmışlar. Şunlar da bilim adamları arasında ilişkilerin varlığından haber veriyor.(Bünyatov Ziya, 2006:204-205)

    Hakani Şirvani gezdiği yerlerde gördüklerini amcasının Darüşşifasında söylemez olmazdı. Oradan getirdiği kitaplardan da bilim  adamları yararlanıyorlarmış. Kervanlar ise tıp elyazmalarını bir memleketten başkasına taşıyormuş. Böylece, Şamahıdakı Melhem Darüşşifasının kütüphanesi zenginleşiyormuş.

 

 

Sonuç                   

                       

Hakani    Şirvaninin çağdaşı Nizami Gencevinin tıp görüşleri hakkında Ramız Akberov, M.E. Efendiyev, E.M. Efendiyev, İ.K.Efendiyev, G.Kuliyev, R. Abiyev, S. Hasanzade, E. Memmedov, M.Süleymanoğlu vb. bir çok araştırmalar aparmışlar. (Azerbaycan'da tıp ilminin tarihi…, 2005:38-39)

Azerbaycan şairlerinden Nizami Gencevinin, Efzeleddin Hakani Şirvaninin, Muhammed Füzulinin eserlerinde tıpa dair değerli fikirler çoktur. Ne yazık ki, şunlar lazımınca örenilmemiştir.

Şamahı’dakı  Darüşşifa zamanın etkisi ile yok olsa da, onun etkisi yaşamıştır. Araştırıcı  Naile Mustafayeva yazıyor ki,  Mehemmed Yusif Şirvaninin 1712. yılda Azerbaycan türkcesinde yazdığı “Tıpname” eserinde 500 fazla ilaçta kullanılan  bitki tasviri ve tabii mealice metodu hakkda bilgi vermiştir. AMEA M. Füzuli adına Elyazmamlar Enstitüsünde 363 tıpa ait elyazma kitabı var ki, şunun da  bir kısmı Arap alfabesiyle Azerbaycan türkcesinde yazılmıştır. (Azerbaycan'da tıp ilminin tarihi…, 2005:145-146)  Şunlar da Ömer ibn Osman Kafieddinin Melhem Darüşşifasının etkisinden başka bir şey değildir.

 

     Kaynakça

 

1. ASE (Azerbaycan Sovyet Enskilopedisi). (1987). 10 cild, Bakü.

2. Azerbaycan'da tıp ilminin tarihi problemleri.(2005).(I Respublika ilmi Konfransının Materialları (1-2 Şubat 2005), “Elm” neşriyatı, Bakü.

3. Bünyadov Ziya.(2006). Azerbaycan Atabeyler devleti, “Elm” neşryatı, Bakü.

4. Elekberov Ferid.(2002). Orta esr eczaçılık terminleri lüğeti, “Elm” neşryatı, Bakü.

5. Demirov D.,(1989). Akademiya 11. veka, “Vışka” gazetesi, Bakı.

6. Hakani Şirvaninin 880 illiyine hasr edilmiş orta esr elyazmaları ve Azerbaycan medeniyeti tarihi problemleri X respublıka ilmi-nezeri konfransının materialları.(2006). “Nurlan” neşriyatı, Bakü.  

7. Kafesoğlu İbrahim.(1992). Selçuk tarihi, Milli Eğitim Basınevı, İstanbul.

8. Kentli-Herisçi Kafar.(1988).Hakani Şirvani-hayatı, devri ve muhiti, “Elm” neşryatı, Bakü.

9. Koşkin K.,(1971). İz istorii srednevekovoy meditsinı, Moskva.

10. Mehreliyev Elcin.(1996). Şirvaniler, Bakü. 

11. Mehreliyev Eybalı.(2000). Şirvan Elimler Akademisi (10-13. esrler), “Çaşıoğlu” neşriyatı, Bakü. 

 12. Terbiyet Mehemmedeli.(1987). Danişmendani Azerbaycan. Görkemli ilim ve sanat adamları, Azerbaycan devlet neşriyatı, Bakü.

13. Şirvani Hakani.(1978). Seçilmiş eserleri, “Azerbaycan Devlet Neşriyatı”, Bakü.

 

Çap olundu: Efzeleddin hakaninin eserlerinde Kafieddin Ömer ibn Osmanın Darüşşefası ve oradakı müaliceler.(Hospital of Kafieddin Ömer ibn osman in Efzeleddin Hakanis Manuscripts and Drugs), 1. Uluslararası Türk Tıp Tarihi Kongresi, 10. Ulusal Türk Tıp Tarihi Kongresi Bildiri kitabı(1st İnternational Congress on the Turkish history of medicine, 10th National Congress on the Turkish history of medicine proceedings book), 2008, 20-24 Mayıs, Konya, cilt 1(vol.1) səh. 296-301.

 

       

       

 

 

 

 
Sayğac
 
Flag Counter
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol