Birleşik Türk-tatar devleti yaratmak uğrunda şehit olan Bekir Sıtkı Çobanzade

BİRLEŞİK TÜRK-TATAR DEVLETİ YARATMAK  UĞRUNDA ŞEHİT OLAN BEKİR SITKI ÇOBANZADE

Ali Şamil Hüseyin oğlu,

Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi

Folklor Enstitutu Başkanının danışmanı

 

Özet:  Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Bekir S. Çobanzade hakkında onlarca makaleler, kitaplar yazıldı, eserleri neşredildi. Yürütülen araştırmalarda esas ağırlık onun ilmî-pedagojik faaliyetine verildi. DTN’nin (sabık KGB’nin) arşivleri açıldıktan sonra onun içtimaî-siyasî faaliyeti, gizli teşkilât kurması, SSCB’de faaliyet gösteren gizli gruplaşmalar arasında birlik için çalışmış olması, Birleşik Türk-Tatar devleti kurmak isteği hakkında oldukça dikkat çekici belgeler ortaya çıktı.

Çok yazıktır ki, araştırmacılar bu mühim meseleye gerektiği dikkati göstermediler. Birçokları bu durumu ya inkâr etmeye, ona atılan bir iftira gibi değerlendirmeye çalıştı, ya da görmezlikten geldiler. Bu yazıda ise biz B. S. Çobanzade’nin ömür yolundan, ilmî- pedagojik faaliyetinden söz etsek de, esas dikkati onun içtimaî-siyasî faaliyetine çevirmeye çalışacağız.

Anahtar sözler: Bekir S. Çobanzade, Kırım, Azerbaycan, Birleşik Türk-Tatar devleti.

 

Giriş

1920-1950 döneminde siyasî sebeplerden hapisle cezalandırılanların ekseriyetine 1956 yılda sözde beraat kararı çıkarılmıştı. Amma gerçekler tamamen başka idi. Bu beraat de bir siyasî oyun idi. Onlar hakkında tanzim edilmiş arşiv belgelerine  herhangi bir kimse ulaşamazdı. Dolayısiyle, Bekir S. Çobanzade’nin  ve onun gibi "halk duşnmanı" ilan edilenlerin eserleri neşr edilemez, hakkında geniş araştırmalar yapılamazdı. 1920’li – 30’lu yıllarda yayınlanmış kitapların çoğu imha edilmişti. Nice değerler, köşede bucakta kalmış tek tük kitaplar da kitaphanelerin özel bölümlerine, nadir eserler fonuna aktarılmıştı. Dergilerde, gazetelerde basılmış makalelerinin çoğu kesilip, yırtılıp götürülmüştü.

Bütün zorluklara ve yasaklara rağmen, yetişmekte olan nesilde, az bir kısmında olsa da, Bekir S. Çobanzade ve onun gibilerine büyük ilgi vardı. Sovyetler Birliği dağıldı. KGB arşivleri açıldı. İstintak materyalları  ile tanış olmak imkânlarına kavuştuk. Bu materyalları görünce anladım Bekir S. Çobanzade’yi onlarca alim ve önder mevkiindeki kişilerin “felâketlere uğramalarına sebep olmakla” suçlayanların hangi delillere dayandıklarını.

 

1. Bekir S. Çobanzade’nin ömür yolu

Milletinin azatlığı ve mutluluğu yolunda ölümden bile kork­­mayan B. S. Çobanzade şerefli bir ömür yaşamıştır. Öyle ki, ilim aleminde Bekir Vahab oğlu Çobanzade olarak tanınan in­sa­­nın adı, ata adı ve lakabı arasında hayli farklılıklar var. Kı­rım­da, Tavrida vilayeti Simferopol (Akmescit) kazasının Karasubazar kasabasının yakınındaki küçük Argun köyünde Ab­dülvahab’ın ailesinde 1893 yılı Mayısın 15’inde doğan çocuğa Abubekir adı verildi ve o devrin ananesine binaen  “dinine sadık” anlamını veren Sıdkı sözü de bu adı­na ilâve edildi. Çoban olan atasının adı bazen Kurd Vahab, Abdul­va­hab Bavbek, Bavbek Akay olarak  hatırlansa da, esas belgelerde kendı adı ve babasşnşn adı kısaltılarak Bekir Vahab oğlu Çobanzade olmuştur. (Otar İsmail, 1999:13). 

İstanbulda ve Budapeçte okuyan B. S. Çobanzade 1919 yılının Nisanında doktora imtihanını verir ve Mayısınn 18’inde çalışmasını müdafaa ederek felsefe doktoru ilmî unvanını alır. (Fazıl Riza, Nagayev Safter, 2001:288). 

B. S. Çobanzade’nin doktora tezini hazırladığı ve müdafaa ettiği günler, Macaristan’da çok karışık günler idi. Rusya’da bolşeviklerin silâhlı yolla hakimiyeti ele alma­sın­dan ilham alan macar komünistleri de Bela Kun’un (1886-1938) başkanlığında 1919  yılının 21 Martında Maca­ristan Sovyet Cumhuriyetini  kurduklarını ilân etmişlerdi. Komünistlerin şirin vaatlerine ve çekici şiarlarına aldanan B. S. Çobanzade’de macar komünistlerinin tarafını tutar. Lâkin bu hü­kü­metin ömrü uzun sürmez. Sosyalist inkılâbının Avrupa’a yayılmasının önünü almak için Antanta devletleri Romenleri genç Macar devletinin üzerine yürümesi için tahrik ederler. Macaristan Sosyalist Cumhuriyeti 1919  yılının Ağustosunda sükuta uğrar.

B. S. Çobanzade 1920 yılının Mart sonlarında Budapeşte’yi terk ederek İs­viç­re’ye gider. Lozan’da muhacerette olan Kırım Türk­lerinin millî teşkilâtı Millî Fırkanın başkanı Cafer Seydahmet’le görüşür, fırkanın kâtibi olarak çalışır. Bu görüşme ve işbirliği, milletlerinin talihi üzerine uzun uzadıya sohbetleri B. S. Çobanzade’nin dünya görüşünü derinden etkiler. Öm­rü­nün sonuna kadar Cafer Seydahmet’le ilgisini kesmez, dün­­ya görüşü değişmez. Lozan’dan İtalya’nın Napoli şehrine  giderek kısa bir süre orada yaşayan B. S. Çobanzade 1920  yılının 17 Temmuzunda yeniden İstanbul’a gelir. Oradan Kırım’a dönen Bekir S. Çobanzade Akmescitt’e (Simferopol’da) yaşayarak Kırım Tatar millî demokratik cumhuriyeti kurmak isteyen Millî Fırkanın (Halk Par­ti­sinin) saflarında  faal bir şekilde çalışır.

B. S. Çobanzade 1921 yılında Totayköy Pedagoji Tekni­k okulunun açılışında yer alır ve burada tatar dili ve edebiyatı derslerini verir. 1922 yılının Martında onu Tavrida Üniversitesinde dilbilgisi kürsüsünde doçent olarak çalışmaya davet ederler.

 Veli İbrahimov’un sayi neticesinde Akmescit’te Üniver­si­te açıldığında Bekir S. Çobanzade orada çalışmaya davet edilir. 1924 yılında Kırım Üniversitesine profesör olur. Kı­rım’­da Özerk Cumhuriyetin Halk Maarif Komiserliğinde Tatar Dili ve Edebiyatı Şubesine, Halk Maarif Komis­erliğinin Yüksek İhtisas İlimleri ve Devlet İlmî Şurasına başkanlık eden ve idare organlarına üye seçilen B. S. Çobanzade’nin hayatında 1924 yılı bir dönüm yılı olur. (Fazıl Riza, Nagayev Safter, 2001:288). 

Aynı yıl onu rektör seçerler. Latin alfabesini yaymak ve yeni alfabeye geçişi hızlandırmak için Kırım’a gelen Azer­bay­can SSC Merkezî İcra Komitesinin başkanı Semedağa Ağa­ma­lı oğlu onu Bakü’de çalışmaya davet eder.  Gözleve’de bulunurken B.S. Çobanzade Mirza Ali Bulgakov’un kızı Dilara ile evlenir. Bu evlilik iyi karşılanmaz ve sürmez de. Başkasının karısı olan bir kadınla evlenmek, hatta kadının yanında getirdiği oğlu Mus­ta­fa’yı kendi soyadına geçirtmişse bile, uzun yıllar dedikoduya sebep olur.

 

2. Azerbaycan’a gelmesinin sebepleri

Kırım’ı yürekten seven B. S. Çobanzade’nin çevresindeki insan­ları, başladığı işini, rektörlük vazifesini  bırakıp Bakü’ye gelmesini birçok şekilde izah etmek mümkündür. B. S. Ço­banzade ile aynı yıllarda Kazan’dan Aziz Ubaydullin’in, Taş­kent’ten Halit Seit Hocayev’in, Tomsk’tan Abdulla Şeri­fo­v’un ve b. da aynı yıllarda Bakü’ye gelmeleri, B.Çobanzade’nin KGB müs­tantiğine verdiği ifadede Cafer Seyid Kırımer ile daima irtibatta bulunduğunu söyelemesi, Birleşik Türk-Tatar devleti kurmak için teş­ki­lâtlanmaları ve başka belgeler bu meselenin dikkatle öğrenilmesinin gerektiğini ortayaya koymaktadır.

 

3. İlmî ve pedagojik faaliyeti

Üniversitede profesör olan alim Petersburg’a ve başka şehirlere ilmî seyahatlere ve tebliğler sunmaya davet edilir. O, ilmî eserlerinin büyük ekseriyetini Azerbaycan’da yazıp neşrettiği gibi, faal içtimaî, ilmî faaliyetlerini de burada sürdürmüştür.

Bekir Çobanzade üniversitede ders vermenin yanı sıra, Azerbaycan’ı Öğrenme Cemiyetinde ilmî kâtiplik ve tarih, dilcilik şubelerine başkanlık eder. Sovyetler Birliğinde yaşayan Türk, müslüman halklarının kullandığı Arap alfabesinin Latin alfabesi ile karşılanması meselesinde elinden geleni esirgemeyen alim yalnız Azerbaycan’da faaliyet göstermekle yetinmeyerek, 1926 yılında Semerkand’a gider, aydınlar ve hükümet adamları arasında yeni alfabenin üstünlüklerini ilmî esaslarla izah eder, Özbek dili ve edebiyatına dair materyallar toplar. Aceba, onun bu seferi sırf ilmî ehemmiyet taşımışsa, neden 1937 yılında KGB müstantiği B. S. Çobanzade’den gizli teşkilâta Semergand’dan, Buhara’dan, Taşkent’ten kimleri celp ettiğini soruyordu?

O, 1926 yılının Şubat sonları ve Mart başlarında Bakü’de yapılan Birinci Türkoloji Kurultayın faal teşkilâtçılarındandır. Kurultayda “Türk-Tatar dillerinin karşılıklı münasebetleri” ve “Türk-Tatar dillerinin ilmî terminolojinin düzenlenmesinin prensipleri” gibi yüksek ilmî değeri olan tebliğler sunar. Bu tebliğlerin ilmî değeri kurultay iştirakçileri tarafından çok takdir edilmişti.

Yorulmak bilmeden Türk bölgelerini dolaşarak tebliğler sunan, materyallar toplayan alim 1927 yılın Kasımında, 1929 yılın Ekiminde Kırım’da, 1928 yılın Ocak ayında Azerbaycan’da, 1929 yılın Mayısında Özbe­kis­tan’­da yapılan İmlâ Konferanslarında konuşmaları ile Latin alfabesine geçişi hızlandırdı.

1925-29 yıllarında Azerbaycan Yüksek İlmî İdaresinde Ter­minoloji Komitesine, 1929 yılından sonra Azerbaycan Devlet İlmî Tetkikat İnstitutunun aspirantura şubesine, Yeni Türk Alfabesi Umum-İttifak Merkezî Komitesine başkanlık eden Bekir S. Çobanzade’yi aynı yıl Moskova Şark Halklarının İlmî Tetkikat İnstitutuna ve 1935 yılının 16 Martında Paris’teki Milletlerarası Dilcilik Cemiyetine aslî üye seçerler. (Babayev Adil, 1998: 109).

Britanya ve Erdebil nüshalarına dayalı Hataî divanının mukayeseli metnini hazırlayan, “Türk dili ve edebiyatının tedrisi usulü“, “Türk grameri”, “Kumık dili ve edebiyatı tetkikleri”, “Türk-Tatar dialektolojisi”, “Türk-Tatar lisa­niya­tı­na medhal”, “Kırım-Tatar edebiyatında kurultaycılık ve milletçilik”, “Azeri edebiyatının yeni devri, nasyonalizmden enternasyonalizme” v.s. gibi ilmî eserleri neşrettiren alim daima Sovyetlerin takip ve tazyikleri ile karşılaşmıştır. Bü­tün bunlara rağmen, A.Tahirzade ve V. Huluflu ile bir­lik­te üç ciltlik “Azerbaycanca-Almanca-Rusça luğat” üzerinde çalışır. Muntazam matbuatta onu ve yaradıcılığını sertlikle tenkit eden makaleler de yayınlanmıştır. (Kahramanlı Nazif, 1994:24)

B. S. Çobanzade SSCB’de Türk halklarından filoloji sa­hasında Sovyet hükümetinin profesör unvanı verdiği ilk alim idi. O, üni­versitelerde Azerbaycan Türkçesinde, Özbekçe, Kumukça, Tatarca, Türkmence ders veren, üniversitelerde bölümler kuran ilk alim olmakla birlikte, edebiyat tarihi ve nazariyesi, dilcilik üzerine 150’den fazla makale yazmıştır ki, bunun da 100’e yakını Azerbaycan Türkçesindedir. O, “boş bir yerde yüzlerle dilci ve edebiyatşinas kadrosu yetiştirdiğini, bunların arasında SSCB’de ve hariçte tanınan onlarla yüksek ihtisaslı ilim işçileri, asistanların bulunduğunu” yazmıştır.

4. Birleşik Türk Tatar Devleti kurmak uğrunda mücadelesi

Bütün bunlar hiç de sebepsiz değildi. Taşkent, Fergana ve Buhara ali mekteplerinde türkoloji şubelerinin açılmasında büyük rolü olan, Dağıstan’da, Başkırdistan’da, Tataristan’da tebliğler sunan Bekir S. Çobanzade Moskova ve Lening­ra­d’ın ali mekteplerinde Türk dilleri, edebiyatı, tari­hi dersleri vermekle türkologların hazırlanmasına çalıştı, hem de gittiği yerlerin aydınları arasında köprü rolünü oy­nadı. Bu seyahatlerdeki bir maksadı da Sovyetler Birliğini dağıtıp Birleşik Türk-Tatar Cumhuriyetini yaratmak isteyenleri bir araya ge­tirmek oldu.

Sovyet hükümetinin Bekir Çobanzade gibi istidatlı elemana büyük ihtiyacı olduğu için bir müddet onun milletçi faa­liy­etine ne kadar “göz yumsalar” da, dikkatlerini ondan ayırmıyorlardı. Daima gizlice izledikleri, takip ettikleri alimi 1930 yılından beri matbuatta tenkit ederek yolundan döndürmeye çalışırlardı. 1931 yılında matbuatta ona karşı tenkit, tehdit ve tahkir dolu makalelerin sayısı arttı.

Bu makaleler arasında Mikayil Refilin’in, Mustafa Kuliye­v’in, Osman Efendiyev’in, Mehdi Hüseyin’in yazıları özellikle, göze çarpardı. Alimin sadece kendisini değil, aile fertlerini, yakınlarını da incitirlerdi. 1904 yılında doğmuş bacısı Zıliha’yı da (Zü­leyha’yı) sıkıştırırlardı. 18 yaşında Akmescit’teki Darül­mual­li­matı (kadın pedagoji mektebini), sonra ise Kırım Pedagoji İnstitutunun gıyabî şubesini bitiren Zıliha’yı (Züleyha) 1933 yılında Ka­ra­­subazar’daki 9 saylı mektepte işinden çıkarırlar. Günümüze kadar ulaşabilmiş belgelerden  görülüyor ki Zıliha ağabeyinden farkli olarak, mücadelesini açıkça yapmayı severmiş ve ağabeyinin makalelerindeki bazı cümlelere bakılırsa, onu suçlarmış. B. S. Çobanzade de bacısının(kızkardeşi) ithamlarına cevab olarak 1930 yılında şöyle yazmış: “Bana böyle bir makale yazmak kolay mı geldi, zan ettin? Yüreğim kanayarak yazdım. Yaptıklarımın hepsini kendi elimle silmek kolay olmadı. Lâkin makalede az da olsa kendi ilmî ve içtimaî faaliyetimden niçin vaz geçtiğimi anlatmakla birlikte, onların ileride yine de dünya yüzüne çıkaracaklarına ve benim adımı lekelemeye değil de, ebedileştirmeye hizmet edeceklerine emin olduğumu ifade ettim. Sen bunu anlamalısın, bunun için beni suçlamağa hakkın var, ama başka çarem kalmadı. Alt-üst oldum, bu daha çok devam edecek mi, bilmiyorum”. (Adilov Memmed, 2007:11).

Arşiv belgeleri şunu gösteriyor ki, B. S. Çobanzade daima nezaret altında bulumuştu. Kendisi, bunu bildiği halde, akidesinden de dönmemiş, yolundan da çekilmemişti. 1935 yılının sonunda Moskova’dan, merkezi komiteden, Azerbaycan SSC Halk Dahili İşler Komiseri (o devirde KGB’ye de o başkanlık ederdi) Y. D. Sumbatov-Topuridze’ye B.  S. Çobanzade’nin haps edilmesi hakkında talimat gelir. Y. D. Sumbatov-Topuridze ise elde yeterince delil olmadığından B. S. Ço­ban­zade’nin hapsini uygun görmez. O devrin kaidelerinden az-çok haberdar olanlar iyi bilirler ki, Moskova’nın buyruğunu kolay kolay böyle cevaplandırılamazdı. Y. D. Sumbatov-Topuridze de Azerbaycan Kom.  P. Merkez Komitesi birinci kâtibi M. C. Bağırov’ la mutabık kalmadan böyle cevap vermeye cesaret edemezdi. 1920-30’lu yılların belgeleri ile tanış olduğumuzda M. C. Bağırov’un hakimiyettekiler arasındaki tartışmalara faal bir şekilde iştirak ettiğini görürüz. O, rakiplerine karşı mücadelede millî yönlü, istidatlı aydınlardan, vatanperverlerden de maharetle istifade etmişti.

İkinci Dünya Savaşının yaklaştığını gören Sovyet hükü­metinin ileri gelenleri Bekir Çobanzade gibi insanları aradan kaldırmayı planladılar. Azerbaycan’dan yeterince delil olmadığı hususunda cevap aldıkdan sonra, görülüyor ki, yukarıdan, lâzım olan deliller ve talimatlar gelir. Bu deliller de B. Çobanzade’nin hariçteki antisovyet teşkilâtlarla ve SSCB merkezi kurumlarında çalışsalar da, gizli teşkilâtların üyesi olan milletçilerle münasebetleri idi. İstintaklarda bu meseleler özellikle vurgulanır.

5. Bekir S. Çobanzadenin göz altına alınması

SSCB İlimler Akademisi Azerbaycan Şubesindeki va­zi­fe­sinden ve tahsil müesseselerinden uzaklaşdırılan B. S. Çobanzade takip ve tazyiklerden, muvakkaten de olsa, uzaklaşmak isteğiyle,  Azerbaycan Opera ve Bale Tiyatrosunun solisti olan ha­nı­mı Rukiye Kerey (Girey) ile birlikte Kislovodsk’taki “Gornyak” (“Maden işçisi”)  sanatoryumuna gider. Lâ­kin onun istirahatı uzun sürmez. 1937 yılının 26 Ocağında Azerbaycan SSC Halk Dahili İşler Komiserliği Devlet Güvenlik İdaresinin 4’cü şubesine bağlı 4’cü bölümünün reis muavini, güvenlik teğmeni Şer’in hazırladığı belgede şunlar belirtilir: “1893 yıl doğumlu, Simferopol’lu, Kırım tatarı, SSCB vatandaşı, parti üyesi olmayan, dilci, 1924 yılından beri Bakü’de yaşayan, Azerbaycan Pedagoji İnstitutunda ve Azerbaycan Devlet Ünversitesinde dil ve edebiyat kürsüsünün başkanı, önemli pantürkist şahıs, Kırım Millî Fırkansının eski kâtibi, Kırım Kurultayının üyesi Bekir Çobanzade 1926 yılından beri Millî Fırka namına Müsavat Partisinin Merkezi Komitesi ile görüşmelerde bulunduğuna (sanık Memmedhesen Baharlı’nın ifadesi), aksi-inkilâpçılarla (Yakub Zeki, Şirinski v. b.) aksi-inkilâbî, faşist ve zararlı işler yaptıklarına,  Ruhulla Ahundov’la parti ve sovyet hükümeti aleyhine blokda trotskiçi teşkilâtla birlikte çalışma konusunda danıştıklarına, eserlerinde ve tebliğlerinde aksi-inkilâbî, milletçi fikirler yaydığına binaen Azerbaycan SSC Cinayet mecellesinin 72-73’üncü maddelerine göre sorğulamaya celb edilsin”. (Bünyadov Ziya, 1993:89).

Bir yıl evvel B. S. Çobanzade’yi hapsetmek için yeterince delil olmadığını yazan Y. D. Sumbatov-Topuridze bu defa merkezin buyruğunu yerine getirerek tutuklama kararını imzalar. Karar Bakü’de hazırlandıktan iki gün sonra, yani 1937 yılın 28 Ocağında B. S.  Çobanzade Kislovodsk’daki “Gornyak” sanatoryumunda tutuklanarak Pyatigorsk hapisanesine, oradan da Bakü’ye getirilir. İstintak materyallarında onun Bakü’ye ne vakit getirildiği gösterilmemiş.

KGB mensupları Şer ve Ohanesov’un 7 Şubatta başladıkları sorğulama üç gün sürer. İstintak materyallarından belli olur ki, Azerbaycan’daki içtimaî-siyasî vaziyetten pek o kadar haberdar olmayan, hatta adamların adlarını, soy adlarını, meşgul oldukları vazifeleri bile doğru düzgün bilmeyen müstantiklerin elinde B. S. Çobanzade hakkında geniş bilgi var.  İlk istintakta B. S. Çobanzade, üye olduğu gizli teşkilâtlarının faaliyeti ve başkanlık ettiği gruplar hakkında geniş bilgi verir. İstintak materyalları ile yakından tanış olan filoloji ilimler doktoru, profesör Adil Babayev şunları yazar: “Birinci sorğulamada onu “başa salırlar” (“inandırırlar” – S.O.) ki, her şeyi anlatırsa salıvereceklerdir. Filologlar sadelövh (saf insan), her şeye inanıveren insan olur.  Ona göre de o, müstantiğin tuzağına düşüverir.”. (Babayev Adil, 2003:84).

Engin bir dünya görüşüne sahip, Avrupa’nın birçok ülkesinde belli aralıklarla yaşamış, onların özel hizmet organlarının sorgu suallerine cevap vermiş, gizli ve siyasî teşkilâtların içinde bulunmuş bir profesörün böyle saf olabileceği inandırıcı görünmüyor. Bizce o, istintaka verdiği cevapla müstantiklere yalnız açıkça meydan okumuş olmaz, faaliyetlerinin tarihini de yazardı. Bu kanaate gelmemiz hiç de tesadüfi değil. 1930’lu yılların istintak materyallarında müstantiklere meydan okuyan, cemiyetin noksanlarını belirten mert kişilerin cevaplarına az rast gelmemiştik.

B. S. Çobanzade’yi genelde 2 veya 3 müstantik aynı anda sorgulamış. Bu sorgulamaların 11’i 3-er gün sürmüş. Herhalde istintaka celp olunan, gizli teşkilâtta oldukça mühim bir şahıs sayıldığından 17-20, 23-25 Nisan ve 7 Mayıstaki sorgulamalarda Halk İç İşler Komiserinin muavini Gerasimov da istirak etmiş. Genellikle B. S. Çobanzade’nin sorgulanmasında o devirde gaddarlıkları ile nam salmış Kirkoryan, Ohanesov, Zıkov iştirak etmiş. 1937 yılın 16 Şubatından aynı yılın Ekim ayına kadar Bekir Çobanzade’nin 57 defa uzun ve işkenceli sorgulanması olmuş. Neticesinde 1021 sahifelik bir suçlama dosyası hazırlanmış.             

İstintaktan anlaşılıyor ki, gizli teşkilât Azerbaycan’da beş grup şeklinde faaliyet göstermiş.  Bu gruplardan ikisine Bekir Çobanzade başkanlık etmiş. Gizli antisovyet teşkilâtının Moskova’da, Leningrad’da, Samara’da, Astrahan’da, Saratov’da, Ulyanovsk’da, Orenburg’da,  Donbas’ta ve Sibirya’da şubeleri olmuş. Teşkilâta Rusya Federasyonu Halk Komiserler Şurası başkanının muavini Rıskulov[1], Rusya Federasyonu Merkezi İcra Komitesinin eski kâtibi Sencer İsfendiyarov[2], Rusya Federasyonu Halk Maarif Komiseri Yumankulov[3], Özbekistan Kom.  Partisi Merkez Komitesi kâtibi Rahimbayov[4], Kırım Muht. SSC Halk Komiserler Şurasınn başkanı Şuku Emirasan, Dağıstan Muht.SSC Halk Maarif Komiseri Taho Kodi, Karaçay-Çerkez Muht. SSC Merkezi İcra Komitesinin başkanı Ömer Aliyev, Azerbaycan SSC Merkezi İcra Komitesinin başkanı Soltanmecid Efendiyev, Zakafkaziya (Transkafkasya) Sovyet Federativ Sosyalist Cumhuriyeti Halk Torpak Komiseri Dadaş Bünyadzade, Azerbaycan SSC Halk Maarif Komiseri Mustafa Kuliyev, Azerbaycan Kom. (bolş.) P. Merkezi komitesinin eski kâtibi Ruhulla Ahundov v.b. önderlik eden parti ve sovyet devleti adamları da dahil imiş. (Bünyadov Ziya, 1993:92-93).

Sorgulanmalarda onların faaliyet programları hakkında yetecek kadar bilgiye rast gelinir. Meselâ, Azerbaycan SSC Halk İç İşleri Komiserinin muavini Gerasimov başkanlığında yapılan sorgulamada B. Çobanzade Sovyet hükümetine karşı isyanın başlamasının üç varyantından, “1. İsyanı dağ rayonlarından (Destafur’da, Gedebey’de, Kelbecer’de v.b.) başlanması. (1930’lu yıllarda bu rayonlarda başlamış isyan ilk merhalede başarı kazanmışsa da ordunun gücü ile, gaddarlıkla bastırılmıştır. – A. Ş.) 2. İsyana İran ve Türkiye ile serhad rayonlardan başlanması. Çünkü oradan hem silâh alınmalı, hem de eşkıya çeteleri şeklinde adamlar yardıma gelmeli idi, 3. İsyanı Bakü’nün kendisinde başlanması. Çünkü teşkilâtın hesabına göre, Bakü’yü ele geçirmek bütün Azerbaycan’ ele geçirmek demekti.” (Bünyadov Ziya, 1993:92).

 

Haziranın 25’indeki sorgulamada ise isyan zamanı Azerbaycan Kom.(bolş.) P. Merk. K-nin birinci kâtibi M. C. Bağırov’u aradan kaldırmak, hakimiyet başına 1891 yılında Gedebey rayonunun Karabulak köyünde dünyaya gelmiş, 1920 yılının 28 Nisanında Bakü şehir ve Kaza Halk Milisi İdaresinin reisi, Moskova’da Halk Milli İşler Komiserliğinde şube müdürü, Azerbaycan SSC Halk İçişleri Komiserinin muavini, Azerbaycan Kom.(bolş.) P. Laçin Kaza Komitesinin kâtibi, Azerb. SSC Merk. İcra Kom.-nin kâtibi, halk içtimaî güvenlik komiseri, Sanayi Şurası İdare Heyetinin başkanı (ASE, 1987:288, X cild) vazifelerinde çalışmış Rehim Memmedcefer oğlu Hüseynov’u getirmek planlandığı anlatılıyor. (Bünyadov Ziya, 1993:92-93).

İstintak materyallarından anlaşılıyor ki, gizli milletçi teşkilâtın üyeleri ülkedeki rejimden memnun olmayan gruplaşmalarla, hatta Trotskici-Zinonyevci gruplaşmalarla da ilişki kurmağa çalışmış, onlarla birlikte harekete geçmenin yollarını müzakere etmişler.

Bir birinden habersiz, ayrı ayrı olarak sorgulanan gizli teşkilât üyelerinin verdiği ifadeler B. S. Çobanzade’nin söyledikleri ile  çakışmaktadır.

Uzun yıllar Azerbaycan Millî Güvenlik Bakanlığının arşivlerinde çalışmış, oradan elde ettiği materyallara dayanarak 10-dan ziyade kitap yazmış, filoloji ilimleri doktoru unvanını almış Celal Kasımov Azerbaycan Millî Güvenlik Bakanı general-leytenant Namık Abbasov’un baş denetçiliğinde hazırlanan “Repressiyadan deportasiyaya doğru” kitabında (Kasımov Celal, 1998) şöyle der: “...bazı müellifler (sovyet devrinde repressiyaya - zulme maruz kalmış ilim adamlarından ve içtimaî-siyasî hadimlerden makaleler ve kitablar yazan müellifler kasd edilir – A.Ş.) herhangi bir şahsiyet hakkında makale veya inceleme yazısı yazarken tez-tez “güya antisovyet propagandası yapıp”, “güya sovyet hükümetini  sevmeyip”, “güya pantürkist olup”, “güya panislamist olup”, “güya milletçi olup”, “güya...” gibi ifadeler kullanır ve bununla da “günahsız hükümlü” portresi yaratmağa çalışırlar. Aslında ise bu günahsız hükümlülerin büyük ekseriyetinin günahı olmuştur. Aynı günahlar bugünkü nesle örnek olabilecek, iftihar edilebilecek, gururlanılacak günahlardır ve onları perdelemek tarihi tahrif etmekten başka bir şey değildir. Böyle ifadelerin kullanılması sovyet devrinde makbul sayılsa da, bugün çok şaşırtıcı gelir. Elbette, biz repressiyaya maruz kalanların hepsini fark gözetmeden, müstakil Azerbaycan uğrunda mücadele etmiş olarak da takdim etmek istemeyiz.

...Bolşevikler tarafından “Aksi-inkilâbî milletçi teşkilât”ın üyeleri olarak adlandırılanlar onların yürüttüğü siyasete karşı itiraz edenlerdi.  “Aksi-inkilâbî milletçi teşkilât” derken sovyet hükümeti müsavatçıları, ittihatçıları, turancıları, tek kelimeyle millî kurtuluş uğrunda mücadeleye katılanları göz önünde bulundururdu.

Arşiv materyalları adlarını bugün de “güya” ibaresi ile kullandığımız teşkilâtların gerçek mevcudiyetlerini ortaya koyar. Aynı zamanda muhacerette yaşayan azerbaycanlı mütefekkirler de bolşeviklere karşı gizli teşkilâtların faaliyetini inkâr etmezler”. (Kasımov Celal, 1998:70-71).

Martın 3-5 günlerindeki istintakta müstantiğin “Siz mücadele derken ne düşünürsünüz?” sualine B. S. Çobanzade: “Bence birincisi, Tataristan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırım, Kazahıstan ve Azerbaycan aksi-inkılâpçıların faaliyetini irtibatlandırıp tek merkezden idare etmek, ikincisi emigratsiyada (diasporada) olan pantürkist ruh halindeki dairelerle ilişki kurmak. Bu cihetten ben C.Seydahmetov ve prof. Köprülüzade’ye ümid bağlardım” cevabını vermiştir. Müstantiğin “Bu tedbirleri hayata geçirmek için siz ne yapmıştınız? sualine  ise Bakü’de meydana getirdikleri 5 aksi-inkilâbçı grupdan ve bu grubun üyelerinin faaliyetinden söz açar. (Babayev Adil, 2003:85-86).

Bekir S. Çobanzade 100’den fazla kırımlı talebenin Bakı’da okumasını sağlamıştı. Onların hepsi aynı dünya görüşünü paylaşan kimseler değildi. Biz Bekir S. Çobanzade’nin izahatından onların Kırımlı milletçi talebeler olduklarını çıkarabiliriz. Bekir S. Çobanzade’nin önderi olduğu ikinci grup, yani Kırımlılar grubuna Zeki Yakub, Kürkçü Hüseyin, Akimova Asiye, Toplu Osman, Ametov İsmayıl, Rıfatov Reşid, Enan Abdürrehman, Refatov Asan, Tanabeyli Ak­molla, Gekarbayev Osman, Tarki Zeki, Bayasanov Bilal, Ba­yasanov Osman, Kasımov Tofik, Şeyhamirov Osman, Ce­li­­lov Receb, Hacı oğlu Mehemmed, Yurkçi Ömer dahil idi. (Babayev Adil, 2003:85-86).

KGB arşivinde araştırma yaparken gördüğüm en büyük istintak ma­teryalı Bekir S. Çobanzade’nindir. Yani 1021 sahifelik bir istin­tak ma­teryalıdır. Bu istintak materyalı bir daha onu gös­terir ki, 1960- 80’li yıllarda söylendiği ve yazıldığı kibi, Be­kir S. Çoban­za­de “hiç sebepsiz yere”, “birilerinin yüzüne karşı konuşmasından”, birilerinin ona “iftira etmesinden” hapse atılıp kurşuna dizilmiş değildir. Onu böyle müdafaa etmek aslında Bekir S. Çobanzade’yi ve meslektaşlarını millet ve vatan kar­şı­sın­daki büyük işlerini küçültmeye hizmet etmek demektir.

Bekir S. Çobanzade ve SSCB’nin esareti altında olan halkların yüzlerce milletsever evlâdı Sovyetler Birliği’ni dağıtarak Birleşik Türk-Tatar devleti kurmağa çalışmışlardır.

Büyük alim, coşkun Türkçü, esarette olan Türklerin kurtuluşu için çalışan Bekir S. Çobanzade’yi 1937 yılının 12 Ekiminde arkadaşları ile birlikte kurşuna dizdiler.

Sonuç

Zaman Bekir S. Çobanzade ve arkadaşlarının doğru yolda olduğunu ispatladı. Sovyetler Birliği dağıldı, esarette olan halkların bazıları kurtularak öz müstakil devletlerini kurdular. Azerbaycan’da Bekir Çobanzade’nin “Seçilmiş eserleri”nin 5 cildinin her biri 25 bin tirajla bastırılarak cumhuriyetin kitaphanelerine dağıtıldı. Beş ciltlik takıma oldukça akıcı ve dolgun önsöz yazan Memmed Adilov der ki, müellifin ana dilinde yazdığı ve başkaları tarafından rus diline tercüme edilerek neşr edilmiş bazı makalelerini, üslup hataları ile dolu olduğundan, şimdilik bu baskıya dahil edilmesini uygun görmemiştir. (Adilov Memmed, 2007:13).

Bekir Çobanzade’nin vatanı Kırım ise hâlâ da buruntular içindedir.

 

Kaynaklar

1.   Adilov Memmed. (2007). Ön söz, Bekir Çobanzade “Seçilmiş eserleri” , “Şark-Garb” neşriyyatı, Bakü.

2.   Babayev Adil. (1998).  Bekir Çobanzade, Bakü.

3.   Babayev Adil. (2003). Elimizin ve elmimizin soykırımı (I kitab), Bakü Universiteti neşriyyatı, Bakü.

4.    Bünyadov Ziya.(1993). Kırmızı terror, Azerneşir, Bakü.

5.   Fazıl Riza, Nagayev Safter. (2001). Kırımtatar Edebiyatının Tarihı (Kısa bir nazar), Akmescit.

6.   Kasımov Celal. (1998). Repressiyadan deportasiyaya doğru, “Mütercim” neşriyyatı, Bakü.

7.   Kahramanlı Nazif.(1994). Karasubazardan olan professor,  Bakü.

8.  Otar İsmail. (1999). Kırımlı Türk şairi ve bilgini Bekir Sıdkı Çobanzade, Lebib Yalkın yayımları ve basım işleri A.Ş., - İstanbul. 

 

Çap olundu: Birleşik Türk-tatar devleti yaratmak uğrunda şehit olan Bekir Sıtkı Çobanzade. Ученые записки (Таврического Национального Университета им. В.И.Вернадского, том 25 (64) № 3, ч 1 филология социальные коммуникации, Симферопол, 2012)



[1] Burada sözü edilen kişi milliyeti kazak, 1920 yılında Türkistan Merkezi İcra Komitesinin başkanı, 1921-22 yıllarında Rusya Federasyonu Halk Komiserler Sovyeti başkanının millî meseleler konularında muavini olan, 1938 yılının 10 şubatında, 43 yaşında kurşuna dizilen Turar Rıskulov’dur.

[2] Burada sözü edilen kişi milliyeti kazak, AlmatıTıp Üniversitesinin kurucusu ve ilk rektörü, 1920-21 yıllarında Türkistan SSC’nin Sağlık ve Yer-Su İşleri Bakanı, Türkistan Komünist Partisinin baş kâtibi, 1927-28 yıllarında Moskova’daki “N. Narimanov –Şarkşinaslık İnstitutunun rektörü, 1931-32 yıllarındaKazakistan SSC Sağlık Bakanı v.b. vazifelerde çalışmış, 1938 yılının 25 şubatında kurşuna dizilmiş Asfandiyar Sanjar’dır..

[3] Burada sözü edilen kişi milliyeti başkırd, 1917 yılındal Başkırd vilayet şurasının ve Başkırd hükümetinin üyesi, 1919 yıllarında Müvekketi Başkırd Harbi İnkilabi Komitenin başkanı, “İrek” Başkırd Milli Partisinin başkanı, 1921-31 yıllarında Ümumittifak Merkezi İçraye Komitesinde Başkırdıstan MSSR-in daimi üyesi ve b. görevlerde çalışmış, 1937 yılda Tutuklanmış Haris Yumakulov’dur.

[4] Burada sözü edilen kişi milliyeti özbek, 1920 yılında Türkistan MSSC Merkez İcra Komitesinin başkanı, 1934-1937 yıllarında Tacikistan SSC Halk Komiserler Sovyetinin başkanı v.b. vazifelerde çalışmış, 1938 yılının 7 Mayısında 42 yaşında kurşuna dizilmiş Abdolla Rahimbayev’dir.

 
Sayğac
 
Flag Counter
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol